kapat
15.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )

Özlerine dönüyorlar!

Saadet Partisi ve AK Parti tek parti gibi hareket etmeye başladılar. "Biz dememiş miydik?" diye sormak kalıplaşmış bir tavır olacak ama gerçekten de söylemeyip de ne yapacağız, biz dememiş miydik?

Tek eksiğimiz süre ile ilgili.. Biz bu kadar kısa süre içinde aynı çizgide olduklarının tekrar ortaya çıkacağını tahmin edememiştik, niyetlerin biraz daha gizleneceğini, zamanın daha uzayacağını sanıyorduk. Hani toplum saf çocuk yerine konuyor da, açıkça aptal yerine konduğunu göstermezler diye düşünüyorduk. Bir mahzuru yokmuş demek ki!

AK Parti lideri Tayyip Erdoğan, 11 Eylül saldırısı konusunda önce "Suçlular cezalandırılmalı, kimse teröre arka çıkamaz" derken SP lideri Kutan'ın tepkisi üzerine hemen tavır değiştirdi. Türkiye'nin askeri destek göndermesi için yapılan oylamada sadece bu iki parti red oyu kullandılar.

Keşke bu oylamadan sonra iki lider yanyana TV'lere çıkıp neden bu yönde oy kullandıklarını açıklasalardı (yuvarlak sözlerle yan çizmekten bahsetmiyorum, madde madde, nedenlerin açıklanmasından söz ediyorum.) Teröristler İslâm oldukları için biz bu saldırıya karşı değiliz mi diyeceklerdi acaba?

Yoksa o teröristler "cihat" uğruna öldüler ve şehit oldular mı diyeceklerdi?

SP ile AK Parti ve onlarla aynı görüşü paylaşanlar Afganistan'da masum sivillerin de atılan bombalarla öldüğünü söyleyerek ABD'nin suçlu olduğunu savunuyorlar. Oysa bu tür savaşlarda ne yazık ki masum sivillerin cımbızla ayıklanması gibi bir metod işletilemiyor. Ülkeler terör söz konusu olduğunda daha büyük zararları önlemek adına kendi vatandaşlarıyla dolu kendi uçaklarını, gemilerini (veya topraklarını) bile kendileri bombalamak zorunda kalabiliyorlar veya yanlışlıkla zarar verebiliyorlar.

Öte yandan, Taliban öylesine korku, dehşet dolu bir yaşam sunuyor ki ondan kaçmak için Afgan vatandaşları canlarını bilerek tehlikeye atıyor ve (eğer sağ kalmayı başarabilirlerse) kaçarak özgür ülkelere iltica ediyorlar. Edemeyenlerin de tek hayali bu.. Yani kısacası ölüm onlara Taliban yönetimi altında yaşamaktan daha cazip görünüyor. Bu sözleri kafadan yazmıyorum. Türkiye'ye iltica eden ve Van'da bulunan Afgan vatandaşlarının ağzından bunlar kısa süre önce basında yer almıştı.

Afganlardan çok Afgan'cı!
Örneğin; geçmişte Afgan ordusunda yüzbaşı olarak görev yapmış olan Emanullah Molladat Taliban mensuplarının 14 yaşındaki kızı Müjgan ile 38 yaşındaki eşi Müşerref'i zorla istediklerini, bu nedenle kaçtığını söylerken "Taliban'da ne şeref, ne din, ne de vicdan var. Onlar Müslümanlar'ın adını da lekeliyorlar. Göz diktikleri kız çocuk ve kadınlara tecavüz ediyorlar. Gerekirse ABD saflarında yer alıp ülkemiz için savaşırız" demiş. Konuşan kadın ve genç kız mülteciler de karşı gelenlere nasıl işkence yapıldığını anlatmışlar. Taliban'ın sokaklarda kadınları nasıl kırbaçladığını, insanları ipe çektiğini ise TV'lerde izledik.

Şimdi, Afgan vatandaşları bile bu zulmü yapan, ülkeyi taş devri döneminde yaşamaya mecbur eden, ilkel bir kabile olarak muhafaza etmek isteyen ve bunu vahşetle sağlayan, Müslüman oldukları halde mezhebi farklı diye kendi halkının bir kısmına kitle katliamı uygulayan, çocukların derisini yüzen terör yönetimine karşı "ABD'yle savaşırız" derken, 4-5 bin Taliban üyesi şimdiden kaçıp Kuzey İttifakı'na katılmışken SP ile AK Parti ve onlar gibi düşünenler neyi savunuyorlar acaba?

Keşke Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın eşi Cihan Sedat'ın BBC'de yaptığı ve "Terör, terördür, hangi ülkenin yaptığı önemli değil. Benim kocam terörle çok uğraştı" dediği, bütün ülkelerin terör karşısında birleşmesi gerektiğini anlattığı konuşmasını Türkiye de izleyebilseydi..

İnsanları kendi saflarına toplamak veya siyasi destek sağlamak amacıyla "ortak bir düşman"a ihtiyaç hissedenler kan dökmeye, cinayete, teröre mazeret olarak din, dil, ırk ayrımcılığını kullanmasınlar. Terörün mazereti olamaz. Bugün bir başka ülkedeki teröre arka çıkarsanız yarın benzeri sizin ülkenize de sıçrar. Bu gerçeği dünyanın süper güçlerinin de artık farketmiş olması 11 Eylül faciasının tek olumlu yanıdır.

Geçen Cuma Beyazıt Meydanı'nda namaz çıkışı "I love Ladin", "Terörist Amerika" pankartlarıyla gösteri yapan Afgan vatandaşı görüntüsündeki sakallı, takkeli, şalvarlıları gördük. Tehlike Türkiye'ye çok uzak değil.

Afganlardan çok Afgancı olanların aklını başına toplaması gerekiyor!

Demirel'in konuşması
Süleyman Demirel'in Pazar akşamı NTV'de yaptığı konuşma dinleyen herkesi etkilemiş. İki gündür, daha önce onu tenkit edenlerden bile sadece olumlu yorumlar dinliyorum.

Hatırlayacaksınız, kısa süre önce "Kriz dönemlerinde liderlik" başlıklı yazıma Clinton'la Bush'un liderlik özelliklerini karşılaştırarak başlamış, oradan bizim liderlere geçerek Demirel'in böyle durumlarda kararlı tavrı ve devlet deneyimiyle toplum üzerinde nasıl toparlayıcı, doğruyu gösterici etki yaptığını anlatmıştım. Ne yazık ki onun gibi "bilen ve geleceği de görebilen" devlet adamlarından çok fazla yok Türkiye'nin elinde..

Hele şu sıralarda öyle bir otorite boşluğu yaşanıyor, toplumun her kesimi kendisini aydınlatacak, bilgilendirecek, yönlendirecek gerçek devlet adamlarının konuşmasına öyle ihtiyaç duyuyor ki Süleyman Demirel'in yıldızı tekrar parlamaya başlıyor.

Eski Cumhurbaşkanı konuşmasında bu savaşın sürecinin fazla uzamaması ve fazla yayılmaması konusunun önemini ve Türkiye'nin bir NATO ülkesi olması, NATO'nun da "5. Madde"yi yürürlüğe koymasıyla zaten "savaşa girelim mi, girmeyelim mi" tartışmasına zemin bulunmadığını gayet güzel açıkladı. Böylece NATO üyeliğinin bir sosyal klüp, ya da spor klübü üyeliği gibi olmadığını, istediğimiz zaman faaliyetlerine katılıp, istediğimiz zaman "İşimize gelmiyor, bizi bu kezlik affedin" diyemeyeceğimizi anlamayanların da anlamasını Ğherhalde- sağladı.

Türkiye Süleyman Demirel'i "Dış politika uzmanlığı ve siyasi danışmanlığı" konusunda resmen görevlendirerek içte ve dışta yararlansa çok şey kazanır. Saplantılarla ve her fırsatta birbirimizi suçlayarak bir yere varamıyoruz!

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır