Tanrı'nın simülasyonu
Günlük koşuşturma ve telaş içinde kayboldu gitti.
Gazetelerin iç sayfalarında yer alan ama en geniş biçimde Radikal'in yer verdiği bir haberden söz ediyorum.
"İnsanlık" için çok önemli bir haberdi. Köklü bir devrime yol açabilecek bu bilimsel çalışmalardan ne yazık ki araştırmacının ölümüyle haberdar oldum.
"Türler arası iletişim" çalışmalarına ömrünü veren Dr. John Cunningham Lilly 86 yaşında vefat etmiş...
Düşünebiliyor musunuz, insan türünün dünyadaki diğer canlı türleri ile konuşarak iletişim kurabildiğini?
Dr. Lilly, insan türünün diğer canlıların konuşmasını çözerek, onlarla "diyalog" kurması üzerinde önemli çalışmalar yapıyormuş. Diyeceksiniz ki. "İnsanlar kendi türünün konuşmalarını duyuyor, aynı dili konuşuyor da ne oluyor? Diyalog miyalog hak getire. Anlaşamıyor, dünya savaşları çıkarıyor, birbiriyle sürekli kavga içinde. Hayvanlarla konuşup da ne yapacağız?
Böyle düşünenlere de hak verilebilir ama, kim bilir belki de hayvanlarla daha iyi diyalog kurulabilir!..
"İnsan düşüncesinin sınırlarına yolculuk" yapan Dr. Lilly, 1980'lerin başından itibaren çalışmalarını yunus balıkları üzerine yoğunlaştırmış. Bir yandan onların dilini "anlamaya" çalışırken, diğer yandan da onlara bilgisayarda üretilen yapay bir dili "öğretmeye" çalışmış.
İnancın bilimi
Ancak, asıl ününü çok daha önceleri, 1950 yılında geliştirdiği "izolasyon tankı" projesi ile elde etmiş. Aktarıyorum:
"Lilly, insan bilincinin gerçek yapısını çözmek için izolasyon tankı içinde, dışarıdan gelen tek bir uyaran bile olmadan oturmayı gerektiren birtakım deneyler yapmıştı. Bu deneyler hakkındaki notlarından birinde şöyle yazmış: Yunuslarla dolu havuzun üzerinde, buraya yerleştirilmiş bir izolasyon tankının içinde oturuyordum. Birdenbire yunusların konuşmasına katıldım. Çıldıracak gibi oldum. Çok şey söylüyorlardı ve çok hızlı anlaşıyorlardı."
86 yaşında vefat eden Dr. Lilly, son olarak"Simulations of God / Science of Belief " (Tanrı'nın Simulasyonu/İnancın Bilimi) adlı bir kitap hazırlamış. Bu kitabın yayınlanıp yayınlanmadığı bilmiyorum.
Biz Türkler, dünyanın hayhuyu içinde kafamızı doğrultamadığımız için; taksitlerimizin, çocuklarımızın eğitiminin, işimizi kaybetmemenin, karnımızı doyurmanın ve beceriksiz politikacılardan kurtulmanın derdine düştüğümüz için bunlardan haberdar olmadık.
Milyonlarca insanımızın mutfağında tencere zor kaynarken, insan türünün diğer canlı türleri (özellikle hayvanlar) ile "konuşabilmesi" bilimsel bir devrim olsa da, vız geliyor, tırıs gidiyor!..
Çetin Altan'ın sık sık vurguladığı gibi "enseyi daha da karartmamak için" hiç olmazsa aşağıdaki gibi davranabilir miyiz acaba?
Gülümse
Bir gülümseme insana hiçbir şeye mal olmaz. Fakat çok şey verir.
Vereni fakirleştirmeden alanı zengin eder.
Gülümseme yalnızca bir an sürer, fakat anısı kimi zaman ebediyen yaşar.
Hiç kimse onsuz yaşayabilecek kadar zengin ve güçlü değildir.
Gülümseme evde mutluluk, işte ise iyilik ve başarı yaratır.
Dostluğun ve samimiyetin parolasıdır.
O yorguna dinlence, üzgüne neşe verir.
Böyle olmakla beraber, satın alınamaz. Rica ve yalvarmayla elde edilemez. Ödünç alınamaz ve çalınamaz.
Çünkü kendiliğinden verilmedikçe hiç kimsenin işine yaramaz.
Gülümseyemeyecek kadar yorgun ve umutsuz olanlara, bu mutluluğu siz verin.
Gülümseyin.
Unutmayın zaman kimseyi beklemez.
Magazin
