kapat
07.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
YAVUZ DONAT

Durum vahim

Sayın Demirel... Bu işin sonu ne olur?.. Bu iş nereye gider?

- Önce bugünkü durumu iyi değerlendirmek lazım.

- Değerlendirmeniz nedir?

- Halkın siyasi iktidara, parlamentoya, seçtiklerine bakışı hiç bu kadar kötü olmamıştı... Bunu şunun için söylüyorum... Çareyi ararken, meselenin dibine ineceksin... Teşhis fevkalâde önemli.

DAYANAK
- Teşhisiniz?

- Anketler gösteriyor ki... Üç partinin, yani iktidar partilerinin oylarının toplamı yüzde on... Bu demektir ki, siyasi iktidarın halkta dayanağı kalmamış. Son günlerdeki kıpırdanmalar da onu gösteriyor.

- Meclis'teki kıpırdanmalar mı?

- Ben genelini söylüyorum... Meclis'e gelince... Süha Tanık "halkın içine çıkamıyoruz" diyor... Süha Bey'i tanırım... Parti başkanına en bağlı insanlardan biridir.

DERİN KRİZ
- Sayın Demirel... Çare?

- Oraya geleceğim... Bugün, çok derin bir güvensizlik var... Sekiz ay öncesinden çok daha kötü bir durum.

- Efendim, kriz neden uzadı?

- Sekiz ay önce mali kriz başladı... Ekonomik kriz yoktu... Ama sekiz aydır Türk Lirası'ndan kaçış, dolara hücum önlenemedi.

UYUM
Biz soru sormak üzereydik ki...

Demirel birden parladıf:

- Ne zaman bu işin içinden çıkamayacağınızı anlayacaksınız?.. Bir an önce anlayın... Yoksa... Vakit çok geç olur... Hoşnutsuzluk, güvensizlik dorukta.

Sonra durdu...

Birkaç saniye "uçaktan aşağılara" baktı.

Ardından devam etti:

- İkide bir beyanat... Uyum içinde çalışıyoruz... İyi... Çalış da... Yarın vatandaş demez mi ki sana... Uyumun buysa, uyum içinde çalışmasan ne olacak?.. Netice bu.

"En başa" döndük.

"Baştaki soruyu" bir kez daha sorduk:

AMPÜTASYON
- Ne olur?... Nereye gider?

- Siyasal ve sosyal hadiseler, kangrene uzun boylu dayanmaz.

- Çare?

- Çaresi "ampütasyon."

- Ampütasyon... Yani kesip atmak mı?.. Ameliyat mı?

- Sen ampütasyon yaz... Kesip atmak.

SİYASİ KANAL
- Sayın Demirel... Ampütasyon nasıl olacak?

- Bunu siyasetin kendi mecrasında, kendi metotlarıyla ve kendi kanalında yapmalı... Siyaset bu işin içinden çıkabilmelidir.

- Çıkabilecek mi?

- Ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor, "güven tazelenmeli" diyor... Bunu sana mı söylüyor?.. Herhalde sözlerinin bir muhatabı var.

SEÇİM
- Sayın Demirel... Güven sorunu var.

- Evet... Temel mesele de bu.

- Nasıl aşılacak?

- Eğri oturup, doğru konuşalım... Herkese iş düşüyor... Halimizden memnun değiliz feryadı ayyuka çıktı... İş çevreleri batıyorum diye bağırıyor... Doğru muf?

- Tabii ki.

- Meclis, Anayasa değiştiriyor... Güzel işler yapıyor... Bunlar, halkın parlamentoya inancını takviye eder... Ama halk bunları takdir edecek durumda değil... Günlük sıkıntıları buna engel.

- Çare?

- Çare hür Meclis'te... Halkın seçtiği Meclis'te... Önce Meclis zemininde konuşulup, çare aranmalı... Bu, iktidar muhalefet meselesi değil... Türkiye'nin içine düştüğü krizin, sosyal bunalım halini almadan önlenmesi meselesi... Meclis, bunu aşacak tedbirleri ortaya koymalı.

- Koyabilir mi?

- Koyamazsa... Yapılacak iş, hiç vakit kaybetmeden seçim.

DEMOKRASİ
Demirel:

- Dünyada 189 ülke daha var... 130'u demokrasi ile yönetiliyor... Bunalıma düşen tek ülke de biz değiliz... Bunalıma düşen, kendini denize atmadığına göre... Durumun vahametini anlayacaksın... Çareyi arayıp bulacaksın. Gecikmeden.

- Gecikilirse?

- Gecikilirse... İki ay sonra, bugün aranır hale gelinir... Bu çeşit lafları söylemekten hoşlanmam ama... Aldığım izlenim de bu... Endişelerim var.

- Efendim, son sözünüzf?

- Başkaları demokrasi içinde sorunlarını çözüyor da biz neden çözemeyelim?

Bu ayıp yeter
Demirel, perşembe günü Konya'daydı. Cuma günü de Kayseri'de... İncesu'da.

Kayseri'ye giderken, uçakta sorduk:

- Konya nasıldı?

Demirel, başladı anlatmaya:

- Tarım şehrinden modern bir sanayi kenti doğdu... Müthiş gelişme... Dört tane Organize Sanayi var.

Ardından sözü "üniversiteye" getirdi:

- Ocak 1977... Selçuk Üniversitesi'nde iki profesör, 312 de öğrenci vardı... Şimdi 60 bin öğrenci... 2300 profesör, doçent, yardımcı doçent, okutman... Türkiye'nin ikinci büyük üniversitesi.

***
Kayseri'de Demirel'e "Kayseri'yi sorduk."

"Türkiye'nin on gelişmiş şehrinden biri" diye başladı:

- Konya'da olsun, Kayseri'de olsun, işadamı bankadan pek para almaz... Kendi yağıyla kavrulur... O nedenledir ki... Son sekiz ayın Türk sanayiine indirdiği darbeden, daha az etkilendiler... Şöyle, böyle ayaktalar.

Demirel, Kayseri'den "övgüyle" bahsederken... Bünyan'ı, Develi'yi, Felahiye'yi, Pınarbaşı'nı, Yahyalı'yı anlatırken...

"Bu hale gelmiş... Kalkınmış Türkiye'yi kimse kurutamaz... Geri götüremez" derken... Demirel'in gözü "bir yere... Birine" takıldı. Dikkatle kendisini izleyen, kasketli bir Kayserili'ye. Ve sordu:

***
- Nassın bakiim?.. Eyi misin?

Adam, Demirel'i süzdü, süzdü...

Sonra da yanıt verdi:

- Ey koca Demirel... Halimizi bilmen mi ki, sorup durun?.. Bizde eyi olacak hal mi kodular?

Demirel'e takıldık:

- Bu adama ne diyeceksiniz?

Demirel "adama da... Çevredekilere de" moral vermeye çalıştı:

- İşte gözünü sevdiğimin Türkiye'si... Büyük Türkiye... Bu Türkiye'yi hiç kimse namerde muhtaç hale getiremez.

Bu sırada bir laf atıldı:

- Getirildi bile efendim.

Demirel:

- Öyleyse ayıp oldu... O ayıp yeter.

- Kime yeter Sayın Cumhurbaşkanım?

- Kim kabullenirse... Herhalde bu kasketli Kayseri'li kabullenecek değil ya.

Uzun... Yaygın... Tahripkâr...
Geçenlerde OSTİM'i gezmiştik. "5000 işyerinin" bulunduğu dev sanayi sitesini.

Demirel "neler gördün" diye sordu.

"Bir fabrikayı" anlattık.

"Yüzden fazla" işçi çalışıyormuş.

Krizden sonra Derviş Bey bu fabrikayı ziyaret ettiğinde, çalışan işçi sayısı 35'e düşmüşmüş. Biz gittiğimizde ise...

"11 işçiye" inmişti.

Uluslararası kalite belgesine sahip, modern fabrika "topu atmak üzereydi."

Demirel sordu:

- Yani Derviş Bey'in ziyaretinden, senin gezmene kadar işler iyiye mi gitmiş, kötüye mi?

- İşçi sayısı azaldığına göre... Kötüye.

- İşte orada dur... Her şey, neticesi ile ölçülür... Kriz, her ülkede olur... Ama bu kadar uzun, yaygın, tahripkâr ve önü görülmeyen kriz hiç olmadı... Söylenen şeylerin hiçbiri doğru çıkmadı... OSTİM'deki çizgiyi bu şekilde uzat, iki ay sonra ülkemde acaba ne olacak?

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır