kapat
11.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Muhtarlar dert babası oldu


Bir zamanlar tası tarağı toplayıp büyük şehre göçenler, tas ve tarağını da kaybetmiş şekilde köylerine dönüyor. Muhtarlar, icradan kaçanlar, sahte ikametgah isteyenler, süt yardımı peşinde koşanların ağlama duvarı oldu
Eskiden "taşı toprağı altın" diye gelinirdi İstanbul'a... Göçü önlemek için projeler üretilirdi. Hatta İstanbul'a girişte vize uygulanmasından sözedenler bile vardı. Ama anlı şanlı şehir planlamacıların, politikacıların yapamadığını kriz yaptı. Bir zamanlar tası, tarağı toplayıp "büyük şehre" gelenler, şimdilerde tas ve tarağını da kaybetmiş halde köyünün yolunu tutuyor. Kimi parasızlıktan kimi icradan kaçıyor. Kurtarabilecek malı olan, sahte adres vererek türlü yollar deneyerek kaçınılmaz sonu geciktirmeye çalışıyor.

Eskiden cebi biraz para görmüş, az da olsa bir düzen tutturabilmiş olanlar ise krizin ardından şehir dışlarına, daha ucuz semtlere gidiyor. Hacizden, pahalılıktan kaçanlar için muhtarlar dert babası, danışman olmuş... Bakın Bağlarbaşı Mahallesi Muhtarı Ali Galip Yurduseven, hayatın kendilerine biçtiği yeni rolü ve insanların dramını nasıl anlatıyor:

SÜT YARDIMI HÜCUMU
"Geçenlerde televizyonlardan gezetelerden Dünya Bankası'nın süt yardımı yapacağı ve bu paranın muhtarlar tarafından dağıtılacağını duyan kapıya dayandı. Herkes "Ben de işsizim, mağdur durumdayım. Küçük çocuğum var, süt yardımından yararlanmak istiyorum" diye bana geliyor. Her gün para isteyen, "Sen muhtarsın, çevren vardır. Bana da bir iş ayarla" diyen bir sürü insan burada. Hangisine ne diyeceğimi şaşırıyorum."

MUHTARLAR BEKÇİ OLDU
Krizden sonra icraların da arttığını belirten Yurduseven, "Ayda 500'e yakın icra kağıdı geliyor. Evde bulamadıkları zaman getirip muhtara bırakıyorlar. Haciz memurları da ilk önce bize gelip adresi alıyor, sonra eve icraya gidiyor. Ertesi gün evine icra gelenler bizim kapımıza dayanıyor; 'Abi niye adresi verdin, burda oturmuyor deseydin?' diye. İnsanlar kaçmak için hayali nakil alıyor. Yanlış adres verip buraya taşındım diyor. İcra memurlarına o adresi veriyorum. Bulamayınca, görevi suiistimalden beni dava ediyorlar. Ev sahipleri de bize geliyor "Kiracı kirayı, elektiriği ödemeden kaçmış, ne yapalım?' diye."

Aslında, muhtarların kendi durumu da vatandaştan farklı değil... Bir sürü muhtarın ek iş yapmak zorunda kaldığını belirten Yurduseven, durumlarını şöyle özetliyor: "Kriz herkes gibi bizimde hayatımızı mahvetti. Tanıdığım bir sürü muhtar arkadaşım inşaatlarda gece bekçiliği, şoförlük yapıyor."

Kriz yüzünden Bebek'ten Balat'a taşındım
Erkan Lembent 22 yıldır Taksim'de Kadıköy ve Eminönü minibüs duraklarının kahyalığını yapıyor. Lembent'in gözünde kriz 'iş ahlakının yok olması' demek. "Eskiden dostluklar, hatır-gönül vardı. Şimdi parasız bir şey yapılmıyor. İş ahlâkı kalmadı" diyen Lembert, şunları söylüyor:

"Kimsenin cebinde para yok ki bir yere gidip gelsin. Dolmuş müşterisinin yüzde 80'i bayandır. Kocası işsiz evde oturuyor, para vermiyor. Kadın nereye gitsin. Taksiciler dolmuşçuluk yapıyor. Eskiden şoför arkadaşlar sigaramızı alırdı. Şimdi öğlen yemek yemeyip simitle geçiştiriyorlar. Gerçi simitler de pahalı ya. Bebek'te otururdum. Balat'a babadan kalma eve taşındık. Kira yok ama elektrik-telefon-su kira gibi geliyor. Hanıma makineyi sık açtırmıyorum. Çevredeki esnafın durumunu da biliyorum. 8 aydır kira veremeyenler, çevreden utandıkları için dükkânını açıp siftah etmeden kapatanlar var. İşler yarı yarıya düştü. Günde 20 servis yapılıyordu. Şimdi 10'u bulan gün çok az. Ben de günde 5-6 milyon kazanıyorum."

Eda ZİNG- Leyla ŞEN

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır