kapat
01.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Evli olmanın dayanılmaz sıkıntısı


Birbirinden ünlü ve tecrübeli oyuncularıyla 'Minik Kaçamaklar' bize bir evlilik komedisi sunuyor. Kahramanlar konusu aşk, cinsellik, ihanet ve bağışlama olan, dürüstlükten nasibini almamış bir oyun oynuyor
Tamam, "aşk mevsimi" denen şey gençliktir. İnsanoğlu özellikle gençlik yaşlarında sevdalanır, aşkı tutku düzeyinde yaşar ve ömrüne kılavuz yapar. Ama bu, orta yaşlı-yaşlı insanlar da sevmezler, tutkunun anlamını bilmezler demek değildir ki...

Kısacası, gençleri kahraman olarak alan onca aşk filminden sonra, işte orta yaş ve üstü grubundan kişilerin duygusal serüvenleri... 20 küsur yıldır evli iki New Yorklu çift, Warren Beatty-Diane Keaton ve Garry Shandling-Goldie Hawn çiftleri, Paris'te lüks bir lokantada, mutluluklarına kadeh kaldırırlar.

Ama bu sadece görüntüdür. Evli evine köylü köyüne dönünce, gerçekler ortaya çıkar. Shandling'in oynadığı kişilik, karısını, hem de bir travestiyle aldatmaktadır: 20 yıllık evlilikten sonra 'Walter'ı görür görmez' aradığının bu olduğunu anlamıştır!..

KİMSE MELEK DEĞİL
Warren Beatty'nin canlandırdığı yüksek mimar da elbette melek değildir. O da, çıplak çello çalmak gibi bir huyu olan cazibeli Nastassja Kinski'yle mercimeği fırına vermiştir!.. Dört kahramanımız ve çevrelerindeki kişilikler, ana temaları aşk, cinsellik, ihanet ve bağışlama olan bir oyunu oynamaya başlarlar. Bu oyunda her şey vardır, ancak dürüstlük yoktur. Ama acaba asıl kurtarıcı, bu unutulmuş erdem değil midir?

"Funny Bones", "The Mighty" gibi filmlerden hatırladığımız Peter Chelsom, bize küçük dokunuşlarla, küçük sahneler, adeta 'vignette'lerle oluşan bir çağdaş evlilik komedisi sunuyor. İlerlemiş yaşlarına karşın çocuk kalmış ve yürekleri hâlâ bâkir olan kişilikleri, sempatik ve canlı. Kimi zaman dayanılmaz komedi bölümleri de var: Örneğin tüm kadın kahramanların buluştuğu ve olayın çözümlerinin atıldığı kadınlar tuvaleti ya da mahrem konuşmalarda bir türlü açıklayamadğı 'gay'liğini' kalabalık bir salona haykıran antikacı sahnesi gibi...

Filmin başlıca handikapı, ne yazık ki Warren Beatty... Bu efsane oyuncu, hem iç burucu biçimde yaşlanmış görünümü, hem de yüzeysel oyunuyla, filme sekte vuruyor. Belki tek bir sahnenin, karısına sevgisini itiraf ettiği finaldaki sahnenin dışında... Diğer oyuncular ise genelde iyiler.

Özellikle belli bir yaştakilerin keyifle izleyeceği, sonuç olarak hoş bir komedi. Ama komedi olduğuna da o kadar emin değilim!

MİNİK KAÇAMAKLAR
Town and Country: * Yönetmen: Peter Chelsom * Senaryo: Michael Laughlin, Buck Henry * Görüntü: William A. Fraker t Müzik: Rolfe Kent * Oyuncular: Warren Beatty, Diane Keaton, Goldie Hawn, Andie MacDowell, Garry Shandling, Jenna Elfman, Nastassja Kinski, Charlton Heston * New Line Cinema yapımı.

Hayvanlarla konuşan adam

'Küçük dostlarımızla' yüz göz olduk! Huzurlarınızda bir hayvan filmi daha: Eddie Murphy'li Dr. Dolittle geri döndü

Hugh Lofting'in "Doktor Dolittle" öyküleri, hayvanlarla konuşup anlaşabilen ve bu yüzden toplumun deli ilan ettiği bir veterinerin öyküsünü anlatıyordu. Ve bu öyküler, kuşkusuz ki yeniliklere ve keşiflere kapalı, varolan değerlerine sımsıkı sarılmış ve özgün olan herşeyi yok etmeyi amaçlayan bir toplum anlayışını hedef alıyordu.

1967'de dev boyutlu ve bir kaynağa göre "söylenmesi olanaksız şarkılarla dolu" bir müzikale dönüştürülen öykü, baş roldeki Rex Harrison'a karşın tam bir fiyasko olmuştu. 1998'de ise yeni geliştirilen animasyon teknikleriyle, gerçekten 'konuşur gibi' gözüken hayvanlarla dolu bir film çekildi. Ve görece olarak başarılı oldu.

Ve işte Doktor Dolittle dönüyor. Her tür hayvanla konuşabilen doktorumuz, yine sempatik Eddie Murphy'nin kişiliğinde, bu kez doğduğundan beri sirklerde çalışmış, 'yıldız olmuş' bir Pasifik ayısını doğal çevresine geri götürüp bir dişi ayıyla çiftleştirmeyi deniyor. Ki bu tükenmek üzere olan soy kurtulsun ve ormanı inşaat alanına çevirmek isteyen bir çıkar gurubunun hevesi de kursağında kalsın...

SESLENDİRME İYİ
Son zamanlarda izleyegeldiğimiz tüm 'hayvan filmleri'ne pek bir katkıda bulunmuyor film. Ve yine hayvanlarla iyice yüz göz olduğumuz hissine kapılıyoruz. Ama aslında, tümüyle insan özellikleri yakıştırılmış bu hayvan imajı, bu tür filmlerin amaçladığı küçük seyircileri hayvanlara gerçekten de yaklaştırıyor mu, yoksa tersi mi oluyor diye sorulabilir!..

Birkaç sahnesiyle eğlendirici, yer yer tekdüze, orta karar bir film. Ben Türkçesini izledim ve başta Eddie Murphy'yi ustaca konuşan Mehmet Ali Erbil, tüm seslendirme çabasından çok hoşnut kaldım.

DR. DOLITTLE 2
* Yönetmen: Steve Carr t Senaryo: Lary Flynn * Görüntü: Daryn Okada * Müzik: David Newman t Oyuncular: Eddie Murphy, Kristen Wilson, Jeffrey Jones, Kevin Pollak * Fox yapımı.

'Sinema Büyüsü'nde eylül filmleri
Sinema Büyüsü kuşağında bu ay yakın tarihli ilginç Avrupa filmleri var. Beş filmden ilki, Bertrand Tavernier'nin tarihsel filmi "D'Artagnan'ın Kızı". Sophie Marceau ve Philippe Noiret baş rollerde. "Sevgilim İçin-For My Baby", günümüz Viyana'sında bir stand-up komedyeninin Yahudi soykırımında can vermiş ailesinin anılarını araştırmasını anlatan çarpıcı bir film. Alan Cumming oynuyor. "Tek Düşündükleri Bu" ise, başta Claudia Cardinale kalabalık bir oyuncu kadrosuyla, bir büyük aile bireylerinin ilişkileri üzerine bir Fransız yapımı.

"Michael Kael Dünya Haber Ajansına Karşı", modern bir politik komedi denemesi. Baş rollerden birinde 80 yaşındaki efsanevi Mickey Rooney var. "Kızıl Hayat" ise Moskova'da Mafya tarafından kaçırılan bir Fransız müzisyeninin öyküsünü anlatan bir Rus filmi. Pavel Lungin yönetmiş, Vincent Perez baş rolde. (Her Pazar akşamı TRT-2, 22.15)

Atom'un marifetleri
Kanada'da çekilen bir film, şimdiden bizim basına yansıdı. Adı "Ararat". Yönetmeni, Ermeni kökenli Kanadalı Atom Egoyan... Konusu, 1915'lerde Osmanlı döneminde yaşanan Ermeni olayları...

Egoyan'ı yıllardır tanırım. Festivallerde karşılaşır ve konuşuruz. "Exotica", "Felicia'nın Yolculuğu" gibi filmleriyle bizde de çok sevilen yönetmen, yıllardır bana ülkesindeki Ermeni cemaatinin sert ve ödünsüz tavrını anlatır, bundan biraz yakınır ve Ermeni olayları konusundaki gerçeği daha iyi öğrenmek istediğini söylerdi. Onu İstanbul festivaline konuk olarak çağırmayı da planladık. Keşke yapabilseydik: Türkiye'yi gelip görmesi kuşkusuz ki tavrını ve tarihe bakışını etkilerdi.

Ama olmadı. Festival bu çağrıyı bir türlü yapamadı. Ben yine de, Egoyan'ın, basında söylendiği gibi "Geceyarısı Ekspresi"ne benzer ırkçı ve önyargı dolu bir film yapacağına inanmıyorum.

Eylül başında, 10 gün için, Kanada'nın ünlü Toronto film şenliğinde FİPRESCİ jüri başkanı olarak görev yapacağım. Ve eğer Egoyan'ı bulup konuşabilirsem, bu konuda size ilk ağızdan bilgi ulaştırmaya çalışacağım.

Atilla DORSAY al.dorsay@superonline.com

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır