kapat
06.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

Okuyana acımam da Şifo Mehmet'e yanarım..

Gönüllü eğitimciler tarafından bir süre önce rehin alınan Şifo Mehmet'i görkemli bir jübileyle yeşil sahalardan uğurladık.. Şahsen töreni izlerken çok hüzünlendim.. Aklıma gelen aykırı şeyler de işin cabası..

Beni "dilhun" eden Şifo Mehmet'in yeşil sahalardan kopup gitmesi değildi.. Futboldur bu.. Yaş limitin dolar, vücudun artık istediklerini yapmaz olduğunda bırakman gerektiğini anlar, bırakırsın..

Şifo'nun gidişine de bu gözle baktım.. Lakin jübile gelirlerini eğitimcilere kaptırmasını hiç hazmedemedim.. Beni yıkan bu oldu!

Adım gibi biliyorum ki bu yazıyı okuduktan sonra birileri öfkelenecek..

Evvela "Sen ne biçim adamsın?" diye dellenecekler.. Saniyen "Eğitime muhtaç bir milyon çocuğa hizmetten" söz edip özüme saldıracaklar..

Vız gelir tırıs gider..

***
Ben medyada gezerim, bildiğimi yazarım.. Bildiğim de çocuklara eğitim götürmenin faydadan çok zararı olduğudur..

Bütün bunlar bankacı İbrahim Betil'in akılları.. Teşkilatı o kurdu.. Bizim okumuş takımı da faydasız işlere meraklı olduğundan etrafında birikince ortaya "Eğitim gönüllüleri" diye birşey çıktı..

Efendim, para toplayacaklarmış.. Topladıkları paralarla fukara çocuklarına eğitim imkanı sağlayacaklarmış.. İyi de bunun çocuklara faydası ne?

Karpuz kabuğu olayı..
Sen git, sokakta Selpak satıp yolunu bulan bebeyi kolundan çekiştir.. Çarşı hamamına götürüp kafasına tası vura vura oğlanı yıka.. Okul önlüğünü giydir.. Eline de üç beş kitap, iki parça defter, bir cetvel, bir iletki ver.. Zorla okula yolla..

Onların hizmet dediği şey bu.. Fiilen işkence..

Sekiz yılı temel eğitimde geçen, sınıfta kalmazsan en az 14 yıl sürecek bir mahkumiyet..

Bu memlekette idam mahkumunun cezasını müebbete çeviriyor, müebbetin infazını da otuzaltı seneden hesaplıyorsun.. Sonra cezanın üçte birini yani en fazla oniki senesini yatırıp dışarı salıyorsun..

Okula soktuğun çocuk ise ondört seneden aşağı çıkamıyor..

Diyelim ki çıktı, o vakit de iki yakası bir araya gelmiyor.. İş bulamadığından aç kalıyor.. Sonunda devletine, büyüklerine asi oluyor..

Okula gidip de birşeyler öğrenen insanları mutlu etmek zordur.. Hele işsiz bırakmışsan hiç hayır bekleme.. Oysa "eğitim gönüllüleri" bu işlere karışmasa o çocuk Selpak'ını satıp yolunu bulacak..

Eğitimi olmadığından büyük beklentileri de olmayacak.. Başına gelenleri "kader" olarak kabullenip katlanacak ki ideali de budur.. Teşbihte hata olmaz ama "Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmenin" de alemi yoktur..

Ayrıca sokak bebelerine verecekleri eğitim de bir şeye benzese!

***
Yetmişsekiz senedir üzerinde kafa patlattığımız eğitim sistemimiz sonunda gidip, sahtecilik yaparak mesleğe girmiş bir davar yetiştiricisini "Yılın Öğretmeni" seçiyor..

Adamın adı Haydar Hanoğlu.. Tahsili ortaokuldan terk.. İşi besicilik.. Yani davarından sığırına kadar eline ne geçerse, besleyip satmak..

Amcasının oğlu Hüseyin ise Eğitim Fakültesi'ni bitirdikten sonra bakanlığa müracaat etmiş.. Bir süre sonra da geçirdiği trafik kazasında ölmüş..

Bakanlığın bunlardan haberi olmadığından üç dört ay sonra Hüseyin Hanoğlu'na "Müracaatınız kabul edildi, Van Lisesi'ne tayin edildiniz.. Görevinize başlayın.." diye bir yazı göndermiş..

Besici Haydar Bey bu yazıyı almış.. "Amcaoğlu gitti gider.. Onun yerine ben öğretmenlik yapsam, maaşını da paşa paşa yesem.." diye düşünüp, onun yerine geçmeyi planlamış..

Van'a gidip kutsal öğretmenlik mesleğine fiilen başlamış..

Besiciden eğitimci..
Merhum amcaoğlunun branşı da çetrefilli.. Yaşasaymış felsefe, psikoloji, sosyoloji derslerine girecekmiş.. Haydar Bey ise ortaokuldan terk ama bunu kendine hiç dert etmemiş..

Mesleği besicilik olduğundan felsefeye zaten yatkın.. Neden derseniz koyun kısmı durmadan düşünür.. Felsefe hocasının işi de düşünme yöntemlerini öğretmek.. O yüzden zorlanmamış..

Psikoloji biraz zor gelmiş.. Aklına, baharda çayıra salınan danaların hoplayan zıplayan halleri geldiğinden; okul bebelerini de danalara benzettiğinden bu dersin de hakkından gelmiş..

Sosyolojiyi ise kitaptan idare etmiş.. "Dersiniz filanca sayfada var.. Okuyun.." demiş.. Okumayıp dalga geçenin kafasına da "Dersini oku, eşeğin boku.." deyip cetveli ekleştirmiş..

Sonuç yüzde yüz başarılı olduğundan bakanlığın da dikkatini çekmiş.. Haydar Bey'i hemen Ankara Anıttepe Lisesi'ne tayin etmişler..

***
Ortaokuldan terk besici Haydar Bey'in "Yılın Öğretmeni" seçilmesi işte bu lisede olmuş..

Hem çocuklar hem velileri hem de meslektaşları Haydar Bey'den çok memnun kalmışlar.. Bakanlık, onun "besicilik teknikleri" kullanarak çocukları gütmesinden çok etkilenmiş.. Böylece besici Haydar Bey'i 1990 yılının en başarılı öğretmeni seçmişler..

Yanlış anlamayın.. Bu seçim, ömürleri okul sıralarında geçen diğer öğretmenlere;

- "Besici Haydar Bey kadar olamadınız.." demeye gelmiyor..

Bu seçime bakıp, eğitim sosyolojisi açısından "Madem çocuklarımız davar gibi.. Bu durumda onları çobanlara emanet etmemiz daha doğru olur.." sonucunu da çıkaramayız..

Her neyse..

Bakanlık besici Haydar Bey'in öğretme tekniklerinden çok etkilendiği için onu Ankara Milli Eğitim Müdür Yardımcısı yapmış.. Yani eğitime muhtaç çocuklardan başka öğretmenleri de Haydar Bey'e emanet etmiş..

Haydar Bey'in hayali eğitiminin bir dönem arkadaşı tarafından keşfedilmesi, polisçe yakalanması, dört buçuk yıl hapse mahkum olması ise daha dünün işi..

Hapislik faslından önce tam yirmi yıllık bir eğitim hizmeti var..

Sıra lafın kuyruğunu bağlamaya geldi..

Eğitim sistemimiz bu.. Eğittiğimiz insanlara ne verebildiğimiz ortada.. Hallerimiz böyleyken bir milyon çocuğu daha bu işin içine katıp, onları beter hallere sokmayalım..

Kıssadan hisse: Besiciliktir eğitimin özü.. Ya koyun güdersin ya kuzu..

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır