|
|
|
1 milyar $'ın sırrı
RP ve FP'deki eski arkadaşlarının, "Belediye başkanı olmadan hayatını zor kazanırdı" dedikleri Tayyip Erdoğan'ın 1 milyar dolarlık servetinin gizemi DGM'de çözülecek
Rahmi Koç'un CNN Türk'te Taha Akyol'un sorularına cevap verirken söylediği bir söz ülkenin gündemine oturdu: "Siyaset para işidir... Tayyip Erdoğan'da olduğunu öğrendik. 1 milyar dolarları varmış, nasıl biriktirdilerse..." Bu sözlerin sahibi Türkiye'nin en büyük şirketler gurubu olan Koç Holding'in Başkanı. Sahibi olduğu şirketlerin geçmişi Cumhuriyetin kuruluşuna kadar dayanıyor. Başta otomobil olmak üzere Türkiye'de pek çok sanayinin kuruluşuna imza atmış, önderliğini yapmış bir ailenin temsilcisi. Türkiye'deki her evde birkaç ürünü kullanılan, dünyanın dört bir yanına ihracat yapan Koç Holding'in Başkanı Rahmi Koç. Ve Forbes Dergisi'nin son araştırmasına göre Rahmi Koç'un serveti 2.5 milyar dolar...
Koç'un medyadan bilgilenip ortaya attığı sorunun muhatapı ise Recep Tayyip Erdoğan. Gençliğinden bu yana Milli Görüş'ün içinde olan, bir zamanlar kapatılan Refah Partisi'nin İstanbul İl Başkanlığı'nı yapan, daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçilerek siyasette tırmanmaya başlayan nam-ı diğer Kasımpaşalı.
MÜTEVAZI MALVARLIĞI
Erdoğan'ın herkesçe bilinen özgeçmişinde ticari bir faaliyetten eser yok. Ama ortaya atılan iddiaya göre serveti tam 1 milyar dolar... Öte yanda Türkiye'nin en büyük grubunun başkanı Rahmi Koç. Onun serveti ise 2.5 milyar dolar. Çelişki o kadar büyük ki... O nedenle Rahmi Koç'un hayret ederek bu soruyu sorması çok doğal...
Erdoğan'ın ticari hayatıyla, servetiyle ilgili bilgilere ancak satır aralarında rastlanıyor. İlk servet beyanını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'n aday olunca yaptı. 20 Şubat 1994 tarihli SABAH'ta yer alan döküm hayli mütevazı: Kasımpaşa'da bir daire, Maltepe'de bir kooperatif hissesi. Bolluca'da (Gaziosmanpaşa) 346 metrekare arsa, Burak Gıda ve Ticaret Limited Şirketi'nde yüzde 10 hisse. İlginçtir, seçim kampanyası sırasında da Erdoğan'ın malvarlığıyla ilgili iddialar ortaya atılmıştı. O dönemde gündeme oturan iddia şöyle: "Erdoğan'ın Sultanbeyli'de 6 villası var." Erdoğan, 6 Ekim 1994 tarihinde (seçimden sonra) Meydan Gazetesi'nden Fatma Aksu'ya verdiği röportajda iddiaları yanıtlıyor: "Benim iddia edildiği gibi hiç villalarım olmadı. Bunları söyleyenlere 'İspatlayın üçünü size vereyim, üçünü de seçimde kullanırız hiç olmazsa' dedim."
ÜLKER'İN DAĞITICISI
Erdoğan'ın ticari hayatıyla ilgili ipuçlarını ise 2 Mart 1997'de Ekonomist Dergisi'nde Meliha Okur'un röportajında buluyoruz: Erdoğan anlatıyor: "İETT'de top oynadığım dönemlerde aynı zamanda personeldim. Ancak 12 Eylül'den hemen sonra özel sektöre geçtim. Et ve et mamülleri üreten bir şirketin önce muhasebesini tuttum. Arkasından ticaret müdürlüğünü yaptım. Asker dönüşü aynı sektörde başka bir firmada genel müdürlük yaptım. 1987'de kendi şirketimizi kurduk. Ülker ve Eti gibi şirketlerin ürünlerini pazarladık. Bir ortağım var. Yüzde 60 pay onun, yüzde 10 bizim. Şimdi işin niteliği biraz değişti. Şirketimiz Ülker'in İstanbul'de dağıtımını yapan 5 distribütörden birisi. Eniştem ve ortağım işbaşında. İşin bizim başkanlığımızla alakalı bir yanı olmadığı açık. Ülker'in de reklama ihtiyacı yok. Emniyet Gıda'nın cirosu fena değil."
"SUCUK PAZARLARDI"
Erdoğan'ı gençlik yıllarından beri tanıyan, RP ve FP'de yöneticilik yapmış dava arkadaşları ise ticari hayatıyla ilgili şu bilgileri veriyorlar: "Tayyip Bey 1984 yılında bir sucuk fabrikasında pazarlama elemanı olarak çalışıyordu. Daha sonra bir başka sucuk firmasına geçti. Bu arada 1990'lı yıllardan sonra profesyonel olarak Refah Partisi'nde çalıştı ve yöneticilik yaptı. Bu dönemde hayatını partiden aldığı ücretle sürdürdü. Kasımpaşa'da babasına ait 2 odalı sobalı bir evde otururdu. Ailesinden kalma önemli bir miras veya malvarlığı da yoktu. Belediye Başkanı olmadan evvel hayatını zor kazanan biriydi. Özel kesimde üst düzey yöneticiliği yoktu. Herhangi bir işletmesi ve ticarethanesi de yoktu."
İşte kritik cümle bu: "Belediye Başkanı olmadan evvel hayatını zor kazanan biriydi." 1 milyar dolarlık servet tartışmasının odaklandığı yer de İstanbul Belediye Başkanlığı. Albayraklar, Kalyon Grubu gibi kapatılan Refah Partisi'ne yakın olduğu bilinen şirketler. Erdoğan'ın yakın dava arkadaşlarının anlattığı oldukça ilginç: "Belediye Başkanı olduğu dönemde, dönemin RP Adalar İlçe Başkanı'yla yemek şirketi kurdu. Daha sonra Kalyon Grubu'na, Albayraklar'a büyük işler verildi. Bu dönemde gizli kasalar kurularak paralar biriktirildiğini duyuyorduk. Kalyon İnşaat Kiptaş'ın 20 bin konutluk ihalelerini aldı."
SİYASİ CÜRÜM
Türkiye'nin tartıştığı 1 milyar dolarlık servetin sırları DGM'deki kritik dava sonuçlandıktan sonra çözülecek gibi görünüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer Faziletli belediye başkanlıklarından Albayrak A.Ş'ye verilen ihalelere ilişkin iddiaları inceleyen İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren bir süre önce çalışmasını tamamlamıştı. Başmüfettiş Eren, raporunu İstanbul DGM'ye gönderdi. Eren'in İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'na gönderdiği, oradan da DGM'ye gelen suç dosyasında, son 5 yıllık dönemde yapılan ihaleler mercek altına alınıyor. Sıradan bir servis şirketiyken, Recep Tayyip Erdoğan döneminde 1998 yılında 641 milyarlık çöp toplama işi alan, daha sonra aynı işi, 1999 yılında 1 trilyon 222 milyar, 2000 yılında ise 1 trilyon 500 milyara alan Albayrak A.Ş'nin şirket yapısı da inceleniyor. Raporun bir bölümünde Büyükşehir Belediyesi'nin 227 araçlık yeni personel taşımacılığı için hazırladığı şartnamede "İhaleye katılacak firmanın 3 bin kişilik taşıma gücüne sahip olması gerekir" ibaresinin bizzat Albayraklar için konulduğu belirtiliyor. İşte 313. Madde gereğince yargılanmaları istenen kişiler için yer alan iddia "Geleceğin Başbakanını hazırlamak ve cihat hazırlığı yapmak için nitelikli yollar kullanarak belediyenin parasını bu amaçlara yönlendirdikleri ve zimmete geçirdikleri..."
İşte Rahmi Koç'u hayretler içinde bırakan, ürünlerini dağıttığı Ülker Ailesi'ni bile geride bırakacak kadar büyük bir serveti olduğu iddia edilen Tayyip Erdoğan'ın ticari hayatı... Belediye Başkanlığı yaptığı döneme ilişkin incelemenin öyküsü. Türkiye'yi uzun bir süre konuşturacağa benzeyen 1 milyar doların sırrını DGM çözecek...
İhalelerle geleceğin başbakanını hazırladılar
İçişleri Bakanlığı'nın 133-71 sayı numarası ile, Tayyip Erdoğan için yapılan incelemeler ve alınan ifadeler sonrası Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren'in yaptığı değerlendirme şöyle:"İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Belediye Şirketlerinin yetkilileri, Kağıthane ve Gebze Belediyesi yetkilileri ile Albayrak A.Ş yetkilileri hakkında; Siyasi ve sosyal bir görünüşten kaynaklanan bir amaçla cürüm işlemek için devasa bir teşekkül oluşturdukları, oluşturulan bu teşekkül vasıtasıyla organize çalışmalar yapmak suretiyle ihalelere fesat karıştırdıkları, belediye birimlerinde, yapılan ihalelere esas olan şartnameleri Albayrak Şirketler grubu menfaatleri doğrultusunda hazırladıkları, Belediye şirketlerinde ise Yönetim Kurulu Kararları ile yapılması planlanan hizmetleri, yine Albayrak Şirketi'ne veya bu şirket sahiplerinin kurdukları tali şirketlere verdikleri, Ihtiyaca binaen araç kiralanması adı altında, belediye yetkililerinin kendi araçlarına belediye bütçesinden kira adı altında ödemeler yapılmasını sağladıkları, hayali şirketlere, naylon ve sahte faturalarla ödemeler yaptıkları, yapılan bu ödemeler sonucunda, toplanan paraları, kendilerince bilinen kişilerin elinde toplayarak özel amaçlar doğrultusunda kullandıkları, yukarıda belirtilen (Geleceğin Başbakanını hazırlamak ve cihat hazırlığı yapmak) amaçlara yönlendirdikleri ve zimmete geçirdikleri, İstanbul ilinde özellikle kapatılan Fazilet Partisi Belediyeleri ile işbirliği yaparak kamu imkanlarının çeşitli yollarla kendilerinin ve mensubu bulundukları partinin menfaatine aktardıkları, güncel tabiri ile hortumladıkları, Bu eylemler arasında gerek gördükleri takdirde baskı, şiddet, cebir ve mafyavari yollara başvurmak suretiyle suç işledikleri yönünde iddialar ve ifadeler bulunduğu tespit edilmiştir."
Şener: Finans kaynağımız yok
Yenilikçilerin önde gelen isimlerinden Maliye eski Bakanı Abdüllatif Şener, hiçbir holding ve grupla parasal ilişkilerinin olmadığını belirterek, faaliyetlerini milletvekillerinden aldıkları aidatlarla sürdürdüklerini söyledi. Şener, şöyle dedi: "Afyon'daki toplantıda her milletvekili ve katılan arkadaş otel masraflarını kendi cebinden ödedi. Bu tür organizasyonları arkadaşlarımızın katılımıyla gerçekleştiriyoruz. Ayrıca son birkaç aydır milletvekili arkadaşlarımızdan aidat almaya başladık. Örneğin bu ay 55 milletvekili arkadaşımızdan 300'er milyon lira aidat aldık. Bu paralar da şimdilik harcamalarımızı karşılıyor. Parti grubu oluştuğu zaman da seçime katılmamış bir parti olarak, Hazine'den 2 trilyon lira yardım alacağız. Üstelik bizim tüzüğümüze göre her üye partiye aidat ödemek zorunda olacak. Bunların dışında herhangi bir gelirimiz de yok"
KOÇ MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜ?
Abdüllatif Şener, Rahmi Koç'un "Tayyip bey 1 milyar dolar para biriktirmiş" şeklindeki sözlerine de tepki göstererek, "Rahmi bey bunu nereden biliyormuş. Rahmi Koç, Tayyip beyin muhasebe müdürü müymüş?" dedi. Şener, Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde usulsüz hiçbir işlemin olmadığını da savundu.
BAŞMÜFETTİŞ RAPORU İNCELİYOR
Belediye çalışanları ve Albayrak şirketi yetkililerinin TCK 313. gereğince yargılanmalarını isteyen Başmüfettiş ayrıca aynı raporda bu iddialarla ilgili olarak dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve şimdiki Başkan Ali Müfit Gürtuna için de 4483 sayılı Memurun Muhakemat Yasası'nın 37. maddesi gereğince inceleme yapmak için izin istedi.
Büyükşehir Belediye Başkanları için yapılacak yargılamanın ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülecek. Başmüfettişe 34-7/4582-23 sayılı görev emri ile izin verildi.
|
|
|
|