kapat
08.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

"Sese Soko Koko N'Gbendu Wa Za Bango"

Yukarıdaki başlık askeriyenin şifresi değildir.. Aslında erkek milletinin tabiatının şifresidir.. Manasını söktürmek isteyen yazının içine baksın biz erkeklere vurmadan önce bir de bizi dinlesin.. (Doğayı koruyalım..)

Hülya Hanım'ın durduk yerde niza çıkarıp "Ayrılacağım.." diye tutturması yüreğimi ağzıma getirdi.. Haberi duyduğumda;

- "Eyvah.." diye elimi dizime vurmuşum.. Dizimi yan bağlarından sakatladığım yetmemiş bir de "Gitti Kemal Derviş'in bunca emekleri.." diye bağırmışım..

Eyvahlanmamın sebebi başka.. Küçük Zehra'nın ortada kalma ihtimalini düşündüğümden değil.. Parasızlıktan zaten kenarda duran aklımın, pat diye kucağıma düşmesi memleketimizin halleri ile ilgili..

Memleket dört parmak daha aşağı göçer diye korktum..

Girişimci Türk Ekonomisi'nin daha kırkı çıkmamışken böyle bir boşanma haberini hiçbir kurum kaldıramaz.. Siyasetçi yellenmesinden etkilenen borsamız ise hiç kaldıramaz..

***
Gerçi evlilik onların ortak kararıdır, ben gidişatına da sonucuna da karışmam ama yine de Kaya'nın şahsında erkek milletine söyleyeceğim bir iki laf var.. Buna isterseniz "erkek dayanışması" deyin, isterseniz arkadaşlık gayreti..

Bu bir hizmettir ve yerine getirmekten beni kimse alıkoyamaz.. En başta söyleyeceğim şudur:

- "Erkek kısmı ya nefsine hakim olup evlenmeyecek.. Veya kaderine razı olup sesini çıkarmayacak.."

Raconun ilk kuralı budur.. Neden derseniz, budur da ondan..

Bir işkence tekniği..
Şimdi tutup bana itiraz edecek:

- "Erkek olduğundan Kaya'yı kayırıyorsun ama oğlan rahat durmuyor ki.. Bak, kaşla göz arasında Ayşe Hatun Hanım'la aynı uçağa binmiş.." diyeceksiniz.. Haklısınız..

Ortada bir sadakat tartışması var.. "Sadakat" sözcüğünü ciddiye alırsanız Kaya'nın suçu büyük.. Ama olaya "Sadakat; namuslu bir erkekle namuslu bir kadının birbirine yaptığı işkencedir.." mantığından bakarsanız Kaya'nın masum olduğunu görürsünüz..

Bilen bilir, bilmeyen aslı yok sanır.. İşin hilkati budur.. Tabiatın iki temel programı vardır.. Biri yaşama güdüsü, diğeri üreme güdüsü..

Erkek milleti "üreme güdüsünden" nasibini bolca aldığından kolay zaptolunmaz.. Hareket halinde herşeye gözünü diker.. Bunu kabullenmek ise bir bilgelik sorunudur.. Bu gerçeği her erkek öyle kolayca itiraf edemez..

Zaire'yi 1960'lı yıllarda yöneten Joseph Mobutu bu gerçeği kamuoyu önünde itiraf eden ilk erkek oldu..

(Yazarın notu: Toprağı bol olsun, Joseph Mobutu aslında çok demokrat bir insandı ama ülkesini tek başına idare etmek istediğinden adını diktatör diye çıkardılar..)

***
Zaire Devlet Başkanı Joseph Mobutu kendi durumunu uzun uzun düşündükten sonra bir karar aldı ve adını "Sese Soko Koko N'Gbendu Wa Za Bango" olarak değiştirdi..

Sömürge dönemini hatırlatan adını bu şekilde değiştiren Mobutu'nun yeni adının yerel dildeki manası "Hareket eden herşeye atlayan horoz.." oluyor..

1960'lı yılların bu önemli devlet adamının erkeklere vermek istediği mesaj da adının tercümesi yapıldığında tam olarak ortaya çıkıyor..

Bunu hatırlatmamın sebebi "Erkek milletinin meşrebi budur.." deyip, bunca yıllık helalinizi kışkırtmak, sizlerle kanlı hale getirmek değil.. Ben sadece bir gerçeğin altını çizmek istedim..

Kaya vak'asında da durum budur..

Ayşu Hatun Hanım önünde hareketlenince Kaya Bey peşinden uçağa binip gitmiş.. İstemezler yemeyip içmeyip bunu Hülya Hanım'a yetiştirmişler.. O da alınıp ileri geri konuşmuş..

Yani iki taraf da tabiatlarının gereğini yapmışlar..

Örnekleri de var..
Peki erkek milletinin fikri böyledir de ne demeye evlenir, diyecek olursanız bunun cevabı daha karmaşıktır..

Tabiatın temel iki programından biri olan "Üreme güdüsünde" erkeğe düşen görev "Sese Soko Koko N'Gbendu Wa Za Bango" hizmeti vermektir.. Dişi ise en güçlü geni bulmak için seçici olmuştur..

Belgesellerde görüyorsunuz.. Hani bir kuş var.. Erkeğinin ibiği kırmızı balon gibi şişer, tüyleri rengarenktir.. Dişi ise ıslanmış piliç gibi silik ve çirkindir..

Lakin o güzelim ibikli erkekler o aptal dişiyi etkilemek için bağırır dururlar.. Bağırmak da yetmediğinden ibiklerini balon gibi şişirirler ki herbiri futbol topu kadar olur..

Hani biraz daha şişirse popodan yırtılacak garipler.. Niye? Bütün dertleri dişinin ilgisini çekip, kabul görmek..

Şimdi yaz ayları.. Cırcır böceği diye bildiğimiz yaratıklar yani Ağustos Böcekleri cırıl cırıl bağırmaya başlamıştır.. Yazlıkçıları deli eden bir ses çıkarırlar ki niye bağırdıklarını bilmediğinizden haklı olarak sinirlenirsiniz..

Bağıranların tümü erkektir..

Kendilerini bir dişiye kabul ettirmek için yırtınırlar.. Dişi bu sesleri dinler, en çok bağıranlardan birini "Bunun genleri kuvvetli" deyip seçer, mahremiyetine kabul eder..

Hikayenin buraya kadarı bir "mutlu son" olarak gözüküyor ama kazın ayağı öyle değil.. Çünkü Ağustos Böceği'nin toprak altında, bir koza içinde geçirdiği süre yedi yıl ile onüç yıl arasında değişir..

Yıllarca toprak altında kaldıktan sonra dışarı çıktıklarında ise ancak bir hafta yaşarlar.. O bir haftalık kısa ömürleri de bir dişi bulabilmek için kıçını yırtarcasına bağırmakla geçer.. Muradına eren de ölüp gider..

Kadere bakın!

Tabiattan alınacak çok ders var.. Erkeğin evlenmesi de bunun gibidir.. Erkek evlilik çağına gelene kadar bir sosyal koza içindedir.. Sonra kabuğunu kırıp dışarı çıkar, bir dişi tarafından avlanması uzun sürmez evlenir..

Ünlü bir düşünür (Adını hatırlayamadım ama bu galiba benim..) evlilik için şöyle demiş:

- "Bir erkeğin manevi hayatı nikahlandığı gün biter.. Kadının hayatı ise nikahtan sonra başlar.."

YARIN: Haller böyleyken erkek milleti niye evlenir? Uzun yaşamanın yani kalıcı bekarlığın sırrı nedir? Bizler gerçekten sersem miyiz? Sersemliğin ilacı var mı?


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır