"Şu andaki tavrına" gelince:

- Eğer birliktelik olacaksa... Tek bir partide birleşilecekse... Oyunbozanlık etmem... Bunu Recai ağabeye de söyledim.

- Recai Kutan'a başka neler söylediniz?

- Dedim ki... Ağabey... Eğer bölüneceksek... Eğer Fazilet'in mirasından iki parti doğacak olursa... Tavrım şu ki, iki emanetçinin de peşinden yürümem.

- İki emanetçi derken... Kimleri kastediyorsunuz?

- Belli değil mi?.. Biri, Hoca'nın emanetçisi Recai ağabey... Diğeri de Recep Tayyip Erdoğan'ın emanetçisi.

- Ama Recep Tayyip Bey diyor ki... Benim yasağım falan yok... Yani yerine bir emanetçi göstermeyeceği havasında.

- O zaman durum değişir.

- Nasıl değişir?

- Eğer gerçekten yasağı yoksa, Recep Tayyip Bey'le birlikte siyaset yaparım.

- Bölünmeyin... Sizi bugünlere getiren kişiye itaat edin... Zira... Bu hareketi başlatan ve bugünlere taşıyan, o büyüğünüzdür... Gerçi bugüne kadar dört parti kapatıldı ama... Kapattıran, o büyüğünüz değildir... Partilerimizi, değiştirmek için mücadele ettiğimiz düzen kapattı.

- Sadakat, evet... İtaat, evet... Ama tek kişiye sadakatten daha önemli olan, davaya ve ehliyete sadakat değil mi?.. Liyakata itaat daha doğru olmaz mı?.. Ehliyetsiz birine otomobili ver, gitsin kaza yapsın... Bunun adı da sadakat, itaat olsun... Hayır, hayır... Bu yol çıkar yol değil.

"Geçmişten ders almak."

"Herkesi kucaklayan oluşumlara yelken açmak."

"Toplumun değişim taleplerine yanıt vermek."

"İpoteklerden... Dışardan yönetim arzularından uzak durmak."

Açıkçası...

"Merkeze doğru ilerlemek."

Mirasçılar eğer bu yolda bir yürüyüş başlatabilselerdi...

Hem "kendileri" için ve hem de "ülke için" en doğrusunu yapmış olurlardı.

Ama şu ana kadar olup bitenler gösteriyor ki... Eski Fazilet'liler bırakınız herkesi kucaklamayı, birbirlerini kucaklamakta bile büyük zorluk yaşıyorlar.

Fazilet kapanınca herkes "başka partilerin milletvekili sayısı artacak" sanıyordu.

Oysa "tam tersi" oluyor.

DYP ve MHP, daha şimdiden "birer fire" verdiler bile.

DYP'den "bir, iki fire daha" olabilir.

ANAP'tan "bir."

MHP'den de "en az bir."