kapat
06.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Sibirya'da düşen Tupolev..

Sovyet yapımı (Bu uçaklar, Sovyetler devrinden kalma) bir Tupolev düştü, Sibirya'ya.. Tam 135 yolcu ve 10 mürettebat.. Tümü öldü.. Düşme sebebi fazla kargo yüklenmesi..

Bu devirde bu nasıl olur.. En hassas elektronik teraziler, bavulları, gram gram tartarken..

Siz öyle sanın..

Sibirya'ya ben de gittim. Hem de bu Tupolevlerle gittim. Verilmiş sadakam varmış..

Bir defa bunlar uçak falan değil.. Uçan otobüs.. Uçağın içine elinizde bavul ve paketlerinizle giriyorsunuz.. Uçak iki kat.. Alt katta raflar var.. Bu raflara bavullarınızı bırakıp, üst kata, oturma yerine çıkıyorsunuz. İnsanları tıkış tıkış doldurmak, on kişi daha fazla almak için koltuklar öyle dar, öyle ufak ki, yanınızdaki ile kucak kucağa oturuyorsunuz. Adam sadece ayakkabısını değil, çoraplarını da çıkarmış, ayak parmakları arasındaki kirleri temizliyorsa, şaşmayın.. Bu doğal.. Öte yanınızda oturanın kucağında, bir koca tahta kasa çilek, ya da kiraz varsa, ona da şaşmayın. O da memlekete meyva götüren bir manavdır.. Ve de uçakta, böyle sayısız meyva, sebze kasası, hatta canlı tavuk ve horozlar vardır. Bu Sovyetlerden kalma Aeroflot.. Rusya'nın resmi hava yolları..

Şaka etmiyorum.. Sibirya'ya aynen böyle gittik.. Dönüşte pırıl pırıl, çağdaş bir uçakla, çağdaş bir yolculuk yaptık. Bu da, Gorbaçov devriminden (Ya da bazılarına göre karşı devriminden sonra) kurulan özel şirket..

İkisi arasında böyle Himalayalar kadar fark olur mu?.. Oluyor..

Haa.. Sibirya'da indiğimiz hava alanı.. Toptancı hali gibi bir yer. Derme çatma bir baraka.. Görevliler için.. Uçaktan bavulları getirip bu leş gibi kokan binanın bahçesine atıyorlar. Uçak indikten bir saat sonra.. Siz de gidip yığının içinden kendi bavulunuzu seçiyorsunuz.. Öyle dönen ve bavulunuzu taşıyan kuşaklar falan yok.. Köhne bir bina ve avlusu.. Hepsi o.. İnanmak mümkün değil.. Koskoca Sovyetler Birliği ve bu rezillik..

Aslında Türkiye'nin kıymetini anlamak için böyle şeyleri görmek ve yaşamak gerek..

Dünya devi Sovyetlerin Aeroflot'u ile, mütevazi Türkiye'nin Türk Hava Yolları'nı karşılaştırdığınız zaman farkı görüyorsunuz.. Bizimki en az yüz yıl ilerde.. Havacılığın tarihi zaten bu süre..

Bizim ülkemizde çok güzel şeyler de var.. Bu yüzden durmadan felaket tellallığı yapan, bitmez tükenmez bir geri kalmışlık sakızını onlarca yıldır çiğneyenlere fena halde kızıyorum..

Türk Hava Yolları'nı ve Hava Limanlarımızı acımasızca eleştirenler de keşke bu tür geziler yapsalardı!..

Türkiyem mükemmel değil.. Ama pek çoğundan ilerde.. Felaket tellallığından, umut kırıcılıktan vazgeçsek.. Kavgayı bırakıp ele ele versek.. Tanrının bu ülkeye bahşettiği, toprak altı ve toprak üstü değerleri kullanmaya başlasak bir, neler olur neler..

Her Allahın günü bir başka kriz yaratmakta usta siyasetçilerimiz, medyamız ve borsa sömürücülerimize rağmen, ben hala umutluysam, dünyayı da, ülkemi de iyi bildiğimdendir.

Bravo Namoğlu!..
Seçim öncesi Beşiktaş Belediye Başkan Adayı Yusuf Namoğlu'nun "10 yıldır yapılamayan Akmerkez Ğ Zincirlikuyu yolu yapılacaktır" afişlerini görünce içimden "Zor yaparsın" demiştim.. Zorlukları çok iyi biliyordum, çünkü..

Ama Namoğlu verdiği sözü tutmak için çırpındı. Hazine, Milli Emlak, Vakıflar ve yol güzergahındaki özel arsa ve bina sahipleri ile sayısız görüşme, yazışma yaptı ve sonunda amacına ulaştı.

Böylece daha 1992 yılında Akmerkez sahiplerinin, bu binaya izin karşılığında yapmayı taahhüt ettikleri bu yol için temel atma aşamasına gelindi.

Bu yol 1480 metre.. Devamı 400 metreyi de Büyük Şehir yapacak ve Akmerkez- E-5 bağlantısı sağlanmış olacak. Böylece Zincirlikuyu girişi ve çıkışındaki günün her saatindeki tıkanıklık bitecek. Nispetiye Caddesi tamamlanacak..

Çalışmaların 300 günde bitmesi planlandı.

Temel atma töreni bugün, saat 11.00'de bu yol için kaldırılan Ulus Pazarında yapılacak. İlk harcı da, Maliye Bakanımız Sümer Oral koyacak..

Tebrikler Namoğlu.. Teşekkürler Ali Müfit Gürtuna!..

Sıra geldi, Naturland'e..
Antalya hava alanından, bir saat kadar gittikten sonra, Çamyuva'ya geliyor ve Naturland'in önünde duruyorsunuz.

Burası giriş.. Naturplaza'nın girişi.. Hafif bir köy kokusu var.. Bre aman.. Bu nerden derken, giriş kapısının üzerindeki camekanlı mini ahırı fark ediyorsunuz.. İki inek, yaşayan inek karşılıyor sizi, tepeden.. Meydanda resepsiyon falan.. Etraf.. Etrafta neler neler yok ki..

Bir eğlence merkezi.. Bowling, bilardo, masa tenisi, elektronik dart, çeşitli bilgisayar oyunları.. Tavla, satranç ve her türlü kağıt oyunu da mevcut.

Ecodemia.. Seramik, resim ve tahta oymacılık, halıcılık, takı tasarımı kursları ve çalışmalarının yapıldığı yer..

Ve de dükkanlar.. Hem Naturland'e has, hediyelik eşyalar (Hepsi orda veya orası için yapılmış özel) hem de Naturland'ın esas varlık sebebi, doğal gıda ürünleri..

Yolun karşısında bir Damlataş mağarası gibi dizayn edilmiş, Volcano disko.. Gene yer altına inşa edilmiş 400 kişilik bir kongre salonu..

Spor ve eğlence bu kadar değil tabii.. Uzman dağcılar tarafından inşa edilmiş bir tırmanma kayası var, merak edenler için.. Harika atlar var, binmek isterseniz.. tenis, futbol.. Dalgıçlık, sörf, yelken başta deniz sporları zaten var.

Naturland'in hangi bölümünde kalacaksanız, yola çıkma yeri, bu meydan..

Hangi bölüm..

Üç ayrı üslupta üç ayrı bölüm var, Naturland'de..

Hemen deniz kenarında, Aquarium Park.. Park adını içindeki deniz sulu akvaryumdan alınıyor. Akvaryum bir katil balina, Orca'nın içine yerleştirilmiş. Öyle amatör işi falan değil.. Duvarına asılı bilgi tabloları ile tam bir mini, profesyonel denizaltı bahçesi.. Fevkalade ilginç balıkları izlemeniz mümkün..

Park içinde 2 büyük havuz var.. Bu havuzlar kanallar sistemi içinde yer alıyor. Bu kanallarda değişik hızlarda akıntılar, suda geçirilen vakte heyecan katıyor. Deniz kenarı ayrı..

Tepe ikiye bölünmüş.. Doğuya bakan yamaç, Forest Park olarak düzenlenmiş.. Dünyanın akciğeri yağmur ormanları sembolize ediliyor.

İki anıt var, bu bölgedeki lüks otelin ve tatil evlerinin arasında..

Nuhun gemisi, din kitaplarından elde edilen tahminlerle bire bir ölçüde yapılmış, içindeki hayvanlar da birebir. Özellikle çocuklar için harika bir oynarken öğrenme yapıtı..

Kaygusuz Abdal anıtı.. Antalya ve yöresi deyince akla hemen Likya ve Pamfilya geliyor. Oysa burada bin yıllık bir Selçuklu ve Osmanlı geçmişi de var. Kaygusuz Abdal, sahiplenebilsek, tanıtabilsek, duyurabilsek, belki de dünyanın ilk çevrecisi.. Abdal, kurdun kuşun dilinden anladığı varsayılan bir ozan. Doğa aşkını, türkülerinde, şiirlerinde anlatmış. Bu anıt, Kaygusuz Abdal'ı önce bizlere, sonra yabancı turistlere anlatmak için dikilmiş.. Harika bir heykelcilik düşüncesi.. Görülmeye değer..

Naturland'in hemen her yeri çocuklar için sanki.. Buradaki Ağaç ev, hemen her çocuğun hayalinde vardır.

Ve de beni en etkileyen bölüm.. Country Park.. Tepenin batıya bakan tarafı.. Yüzlerce, binlerce bitki.. Botanik park gibi.. Bu parkın içine yerleştirilmiş, ahşap Anadolu evleri.. Devrek yöresinde yıkılan ahşap evlerin tahtalarını satın alıp, bu evleri aynen buraya taşımış, Çılgın projeci Cemil Çakmaklı..

İnsan, hayvan ve bitkinin doğal denge içinde buluştuğu bu parkı anlatmak kolay değil. Görmek gerek, aslında..

Ben bu Country Park'ı aslında başlı başına bir yazı konusu yapayım da, Salı günü anlatayım, olur mu?..

aa

Teşekkürler!..

Galatasaray başkanı Faruk Süren beni aradığında kargalar kahvaltıdan henüz kalkmış olmalıydılar.

"Asıl yuh sana" demedi.. Ama ses tonundan öyle demek istediği belliydi.. "Ne zamandan beri gazetelerin her yazdığına inanır oldun" dedi.. Anlattı..

"Hele Romanya'da yapılan jübileyi gördükten sonra, Hagi'ye İstanbul'da sıradan bir jübile yapamayacağımızı anladık. Ali Sami Yen'de dandik bir maç. Bir plaket, hadi yallah.. Yönetim Kurulumuz Hagi'ye mümkün olan en görkemli jübilenin yapılması kararına vardı. Bu jübilenin dillere destan olması için ne lazımsa yapılacak. Bu yüzden aceleye getirmeme ve Hagi ile işbirliği yaparak düzenleme kararı aldık. Ben başkan kaldığım sürece bu sözün ardında duracağım. Ayrılırsam, takipçisi olacağım. Galatasaray'da söz, kulübün sözüdür. Benden sonra gelecekler de, bu sözü yerine getireceklerdir, hiç şüphem yok.. Senin de şüphen olmasın.."

Başkan şu anda belirlenmiş bir jübile tarihi olmadığını, bu yöndeki haberlerin de asılsız olduğunu açıkladı. "Galatasaray yönetiminden resmen gelenler dışında hiçbirşeye inanma" dedi.

Kime inanacağımızı şaşırdık, ama, Süren'in açıklamaları içimizi rahatlattı..

Borsa ve kriz!..

Bunu herkes söylüyor.. Sonunda, İstanbul festivalinde sık sık rastladığım Uğur Alacakaptan Hocam da doğruladı..

Borsa'nın ne Fazilet'in kapatılması, ne hükumetin ihaleleri, ne de başka şeyle ilgili aslında..

Borsayı yönlendiren ve sayıları beşi geçmeyen, büyük paralı spekülatörler var.. Bunlar borsayı kendi kontrollerinde yükseltip, düşürdükçe, trilyonlar kazanıyor.. Kimden?.. Tabii, sizden, benden, ondan..

Şimdi oyuna bakın. Bu beş kişinin para kazanması için Borsanın inip çıkması lazım. İnip çıkması için de bahane..

Bu beş kişi durmadan bahane arıyorlar.. Hükumet istifa edebilir.. Bahane.. Fazilet gider.. Bahane.. 10 milyar dolar gelir.. Bahane.. Medya bunların oyuncağı.. Bunlar üflüyor, medya gazı veriyor, Borsa asansörü harekete geçiyor. Borsa inse de, çıksa da paralar bu spekülatörlerin cebine giriyor.

Yoksa Fazilet'in kapanması ile Arçelik Buzdolaplarının satışı arasında bir günden ertesine böyle ilişki olur mu?..

Bunu herkes biliyor, ama hiç kimse, ne resmi, ne özel bir şey yapmıyor.. Medya sorumsuz, yangına körükle gidiyor..

Zavallı vatandaş soyuldukça soyuluyor..

Devletin koyduğu vergiye "Soygun" diye kıyameti koparanlar, Borsa'da hergün vatandaşın kaç trilyonunun soyulduğunun farkındalar mı?..

BİZİM DUVAR
MHP, Faziletlilere gözünü dikti. Doğaldır. Sürüden ayrılanı KURT kapar.

Hakan&Utku

TEBESSÜM
Fıkra Halis Mesci'den

Temel bir gün eve Nataşa ile birlikte gelmiş. Karısı Fadime kapıyı açmış ve vurulmuşa dönmüş.. Temel hemen karısını yumuşatma politikası uygulamış..

"Dur Fadime, kızma hemen canım, yeni bir fantezi deneyeceğiz."

Üçü birden yatağa girmişler.. Aradan bir saat geçmiş. Bir saat daha geçmiş.. Fadime elleri iki yanında yatakta yatmaktaymış.. Canı sıkkın bir sesle fısıldamış sonunda..

"Temel, 169 dediğin fantezinin keyifli birşey olduğuna emin misin?"

SEVDİĞİM LAFLAR
Sızıyı gideren su. Suyun sızladığını kimseler bilmez.

Anonim (Teşekkürler Emrah)


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır