kapat
06.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Bu işin tokadı da olur


Sakıp Sabancı, 'IMF Türkiye'nin içişlerine karışıyor' görüşüne katılmadığını belirterek, "Türkiye'ye kimse zorla senet imzalatmadı. Biz rica ettik. Madem kimse yerine getirmeyecekti, neden o taahhütlerin altına imza attılar?" dedi
IMF zorluyor, hükümet direniyor. Hatta bazı bakanlar IMF'nin dayatmasını 'onur' meselesi yapıyor. İşte bu karmaşa içinde Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı ile hükümeti IMF'yi ve Türkiye'nin geleceğini konuştuk. Sabancı, kimsenin Türkiye'e zorla senet imzalatmadığını belirterek, "Biz onlara gidip rica ettik. Üstelik kağıt imzaladık. Madem istediklerini yapmayacaktık neden zamanında o kağıda imza attık?" diye soruyor. Devlet Bakanı Kemal Derviş'i, "Türkiye'nin yeni umudu" olarak tanımlayan Sabancı, yılın ikinci yarısından da umutlu.

* İki kaza geçirdik. Hatta 'moratoryum'u bile düşündüğümüz söylendi. Şimdi önümüzde nasıl bir resim var ?

Kötü öğrenci olduk. Sicilimiz kırıklarla dolu. IMF artık bize inanmıyor ve güvenmiyor. Bunu açıkça belli etti. Gidip noterden imzalı kağıt istedi. Biz de verdik. Ama söylediklerini yapmıyoruz. Sonunda öfkeleniyor, bir tokat da atsa... Hemen öğretmene küsmeyeceksin. Çünkü mahkum ettin bunu ona. Doldurmuşsun öğretmeni, noterden kağıt imzalatmış. Gene yapmamışsın. IMF'ye kızmak yerine kendimize kızalım. Tokadı yedik. Bunu avantaja dönüştürebiliriz. Ama geçmişten ders almayı beceremedik. Bu kendi kurallarınla futbol oynamaya benziyor. Oysa bütün dünyada kurallar aynı. Bunlara uyacaksın. Uymazsan, dünya seni kabul etmez.

DERVİŞ'E DESTEK ŞART
* Peki nasıl bir kadro kurmalı'?

Birini arıyorduk. Birine ihtiyaç vardı. Enflasyon düşük, işsizlik sıfır, paramızın itibarı mükemmel olsaydı, kimseyi aramaya ihtiyaç duymazdık. Ama bu gidişatta insanlarımız mutlu değil. Genç insanlar, yeni beyinler gelmeli. O zaman Derviş geldiğinde bir umutla ona destek olalım, yanında duralım. Denemeyelim mi? Her şey yolundaysa enflasyon düşmüşse, herkes mutluysa denemeyelim.

IMF'YE BİZ GİTTİK
* IMF'nin Telekom'da Türkiye'nin içişlerine karıştığı ifade ediliyor...

IMF bize 'Zorla gelip size reçeteler yazacağım. Yoksa şartlarım şunlardır' demedi. Biz gidip ondan tavsiye istedik. 'IMF İngiltere'ye reçete yazıyor mu? Öyle bir durumdasın ki insanların kaygıları tırmanıyor, enflasyon bildiğini okuyor, insanlar zenginleşme yerine fakirliğe mahkum ediliyor. Adam sana çökmeyesin, batmayasın diye hoşa gelmeyen laflar söylüyor. Çünkü 'aferin'lik bir durumun yok. Doktora da gittiğin zaman sana reçete yazıyor. 'Aman ne güzel bal gibi' deyip almıyorsun ilaçları.

* IMF kağıtta yazılanın daha ötesine geçti mi?

Bana kredi veren Almanlar'a sordum. "Kurullarınıza üye seçerken ana kriteriniz nedir? Siyasetçiler kendi insanlarını doldurur mu?" dedim. Adam şaştı. 'Biz projeye bakarız, proje layıksa verilir" dediler. İşte soruların cevabı burada. Hiç bir siyasi Akbank'a telefon edip 'Şuna kredi verin' diyemez. Ben de hayatımda bir kere olsun telefon açıp, "Buna da kredi verin" demedim. Bunu yaparsam ilkelerimi çiğnemiş olurum. Haysiyetsiz davranmış olurum.

Hissesi olan herkes aileden
* Sabancı, aile ile holding arasındaki ilişkiler hakkında da ilginç bilgiler verdi...

Bir aile konseyi kurduk. Büyükler ölünce şirketler dağılıyor. Dünyada bunun örnekleri var. Birlik ve beraberliği sağlamak. Aile konseyi senede üç dört defa toplanır. Şimdilik aile üyeleri ve damatlar var. Ama, önümüzdeki toplantılarda Holding'in elinde hisse bulunan herkese açık hale getirilecek. Belli kriterlere sahip, sicili temiz, elinde belli miktarda hissesi olan herkes Sabancı Aile Konseyi'nin üyesi olabilecek. Alınan kararlarda söz sahibi olacak.

* Aile konseyinde şirketlerle ilgili stratejiler yapılıyor, kararlar alınıyor mu?

Genellikle ekonomik meseleler hakkında konuşmalar olur. Bu mecliste herkesin söz hakkı vardır. Ayrıca, Sabancı Holding'in 15 kişilik idare heyetinin 8 kişisi aile konseyi içinden seçilir. Bu sekiz kişi CEO'yu da tavsiye eder. Üç kişiyi ise ilk defa bu yıl holding dışındaki profesyonellerden seçtik. Bundan evvel, 5 kardeş ve Hasan Güreşçi olmak üzere altı kişiydik. Bu yanlıştı. Biz bir ilki gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu işler 10 tane fabrika yapmaktan daha faydalı. Şimdi bir iki kademe daha ileri gideceğiz. Ama bugünlerde krize odaklandığımız için yeniden yapılanma arkada kaldı.

Yabancı sermaye beklemeyin
Sakıp Sabancı sohbetinde yabancı sermayeye de değiniyor ve şu ilginç anektodu anlatıyor...

CarrefourSA'nın içinde ekmek fırını var. Fırını kapatmamızı istiyorlar. Fırıncılar ekmeğinden oluyormuş. Ben orada ekmeği 60 bin liraya satıyorum. Fırınlar 150 bin liraya satıyor. Bir yanda üç-beş fırıncı, diğer tarafta milyonlarca insan var. Ve azınlık mutlu ediliyor. Başka bir örnek daha var. Tütün ve İçki Düzenleme Kurulu kurulacak. Buna kaynak lazım. Kim versin? Benim şirketime gidip satışın binde 4'ünü istiyorlar. Bu Philip Morris'e 1-1.5 milyon dolara malolacak. Memlekete hayırlı işler yapılacaksa bana bu yük gelsin. Ama bizden aldığı haraçtan kurula atadığı adamlarına ev, araba alacaklar. Bakın, 5 tane Carrefour kuracağız. 100 milyon dolar arsasına verdik. 20-30 milyon dolar da müteahhitlere verdik. Sen böyle yaparsan yabancı sermaye gelir mi? Malta geçen sene Türkiye'den çok yabancı sermaye çekmiş. Biz niye çekemedik. Ne gereği var yabancı sermayenin. Gavurun parası diyenler var. Eğer matematiğin azıcık varsa dış kaynağa mahkum olduğunu anlarsın.

Hükümet gibi kadrom var
Sabancı, 25 yıl önceki Akbank Dergisini gösterip devam ediyor:

"Akbank bugün 52 yaşında. Biz bu işe başlarken bir takım kurduk. Kardeşlerin yanına Bülent Yazıcı (İş Bankası ve Sanayi Kalkınma Bankası Genel Müdürü), Turgut Özal, Medeni Berk (Erbakan döneminin Başbakan Yardımcısı), Memduh Yaşa, Kemal Aydın (İstanbul Valisi) gibi isimler koyduk. Güçlü bir takım oluşturduk. Bizim 50 sene evvel yaptığımız bu takım bugün bile hükümet olur."

* Ama siyasilerde de bir devamlılık görünüyor!

Evet, koltuğu bırakmama konusunda devamlılığımız var. İngiliz Başbakanı 'Bir sonraki seçimde yokum' diyor. Biz koltuk sevdasında şampiyonlar şampiyonuyuz. Yeni yüzlere, vizyonu olan gençlere fırsat vermeye hazır değiliz.

Bankama müdür atayamıyorum
* Telekom'da yanlış nerede yapılıyor?

Telekom'da üç kişi senden, iki kişi benden diyenler yıllardan beri aynı kafayla devlet bankalarının özelleştirilmesine karşı çıktı. Çünkü hükümetler kurulurken de çiftlikler 'sende mi kalacak, bende mi kalacak?' kavgası yapılıyor. O kafa hiç değişmedi. Londra'da Sabancı Bank diye bir bankam var. Bunun Genel Müdür Yardımcısı ayrıldı. Yerine birini alacağız. Ama istediğimiz adamı tayin edemiyoruz. İngiltere Merkez Bankası "Sen bana alternatiflerini sun. Ben onlardan birini seçeceğim" diyor. Ben oraya damadımı, öbür tarafa yeğenimi koyamıyorum. Türkiye'de ise önüne gelen bankacı oluyor.

KANUNLAR KALİTESİZ
* Son dönemde parlamento çok sıkı çalışıyor. Yasalar birer birer çıkıyor. IMF'nin istediği 15 yasanın da çoğu çıkmış durumda...

Evet 300'e yakın yasa çıktı. Ama adetler değil içerikler önemli. "Bankalar kanununu değiştireceğiz daha iyi yapacağız" dediler. Çıktı, ama çıkmaz olaydı. Onu da değiştirmek zorunda kalıyorlar. Biz zaman bakımından bu kadar zengin miyiz? Zaten rötarlıyız. Eski püskü kanunlara bizi muhtaç ediyorlar. Bu parlamento ne yapıyor? Ben lastik fabrikamda yöneticilere "Kaç ton lastik ürettin, kalitesi nedir?" diye sorarım. Parlamenterlere "Kaç kanunu çıkardın, kalitesi nedir?" diye soramıyoruz. Bazı insanların başı ağrıyor. "Şiir söyledi, kanunun şurasına uymadı" diye. Ama bunları değiştiremiyoruz. Avrupa'ya bir baloya çağırmışlar bizi. Giysilerimiz o kadar eski püskü ki bir türlü kapıdan içeriye giremiyoruz. Politikacılara haykırıyorum. Siz yıllardan beri ne yaptınız? 'Müslümanız mazereti artık insanları uyutmuyor. Parlamentoda kaliteyi sağlayamıyoruz.

Siyasiler paramızı sünepeye çevirdi

* IMF onurumuzla mı oynadı?
Ülkelerin haysiyeti parasıyla ölçülür. Paranı koy dünya paralarının yanına. Senin paran Amerikan parasının yanında erozyona uğramış. Afrika'daki memleketlerin gerisindeyiz. İki bayrağımız var. İkinci bayrak Türk Lirası. Siz benim paramı sünepe ettiniz. Olay bu... İstediğin kadar 'Ben aslanım kaplanım' de. Borsan, küçüğün küçüğü, utanılacak durumu var. Enflasyondan kurtulamıyoruz. Özelleştirme yapamıyoruz. Hangi haysiyetten bahsediyoruz.

* Yılın ikinci yarısından umutlu musunuz?

İki kriz tünelinin içinden giderken doğal olarak üretim düştü. Cirolar da düştü. Dolarla değerlendirme yaparsak yarı yarıya indik. Bundan sonraki altı ay nasıl olacak. İdare heyetini toplayacağız. Bütün sektörler nasıl geçmiş bakacağız. Ama ben kendimi hazırladım. Önümüzdeki altı ayda, satış da üretim de vergi de daha iyi olacak. Yeter ki bir darbe daha yemeyelim. Korkuyorum, tütün işi, buğdaş işi, ücretler, Telekom derken yenilerinin gelmesinden korkuyorum. Her şey yolunda giderse TL bazında eski bütçeleri yakalayabiliriz.

LEYLA ŞEN


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır