Hükümetin getirdiği vergi ve zamlara yönelik tepkiler volkandan püsküren lâvlara benziyor.
Elektronik posta adresime mesaj yağıyor. Çoğu eleştiri sınırını aşıyor, küfür ve beddualar taşıyor.
"Her fırsatta vergi salan, köprüye, otoyollara, benzine ve her şeye zam yapan bu vicdansız iktidarın.." diye başlayan mesajlar..
"Kime oy vereceğim biliyor musunuz?. Fazilet'in yerine kurulacak partiye oy vereceğim.. Şeriat-meriat; hiç birini düşünmüyorum. Artık karnımı doyurmaktan başka hiç bir şey düşünemiyorum.."
Devletin haber alma kaynakları, acaba koalisyon liderlerine toplumda orman yangını gibi genişleyen bu isyanı aktarıyor mu?
Böyle bir işaret yok ortada. Tersine yangını körükleyen aymazlıklar sürüyor. İşte:
IMF'ye gönderilen son "niyet mektubu"nda kamu işçilerine verilen ücret zamlarından ve hububat alım fiyatlarından doğan finansman açığının, kamu mal ve hizmetlerine yapılacak zamlarla karşılanacağı bildirildi.
Zaten bu yapılmıştır..
Ne koalisyonu?
İktidar, "oy deposu" gördüğü kesimlere bol keseden verdi, sonra bu paraları krizde varlığının yarısını kaybetmiş, yüzbinlercesi işsiz kalmış yığınların cebinden zorla almaya çoktan başladı.
Niyet mektubunda "gerekirse yeni gelir artırıcı önlemlerin alınacağı" belirtiliyor.
Yani iktidar "Çaresizliğine ve çığlıklarına aldırış etmeden halkın gırtlağını sıkmaya devam edeceğiz" demek istiyor.
Sosyal demokrat-milliyetçi-liberal koalisyonundan işte böyle acımasız ve vurdum duymaz bir hilkat garibesi çıkıyor.
Bu hükümet, ülke ekonomisini değil, kendi ekonomisini düşünüyor. Üretimi arttırmak gibi bir derdi yok. Kendi çıkarcı kafasıyla savuracağı parayı bulmaya bakıyor..
"Özel sektör krizde bir milyon kişiyi işten çıkardı, kalanların da ücretlerini düşürdü. Biz 3,5 milyon memur ve kamu işçisini azaltmadığımız gibi çoğaltıyor, ücretlerini de durmadan arttırıyoruz. Bu doğru mu? Bu kaynağı üretimi ve istihdamı arttıracak sektörler için değerlendirmek daha doğru olmaz mı?."
Böyle bir özeleştiri yapan da yok.
Sonunda ekonomik kriz MGK'lık oldu!
Kurulun güvenlik kanadı, devalüasyon, işsizlik ve üst üste gelen zamlar nedeniyle dar gelirli kesimin sıkıntı içine düştüğünü belirterek bu durumun sosyal patlama riski doğurduğu uyarısında bulundu.
Bakalım bu uyarı hükümet icraatına nasıl yansıyacak?.
"Örgütlü kesimlere ver-kurtul" politikasına dönecek siyasetçilerin "benden sonra tufan" mantığı mı hortlayacak, yoksa halkın fedakârlığına devletin katılımını sağlayacak akıl mı uyanacak?
Hükümetin, makam araçlarını geri almaktaki isteksizliği ve Derviş'in suyunu ısıtmak konusundaki iştahı kötü işaretlerdir.
İnşallah yanılırız!
Magazin
