kapat
30.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

Win-Türkçe
ASCII

 

Bitmeyen bir kâbus gibi


Aradan geçen dokuz yıl, suçlu olmadığı halde gözaltına alınıp copla O şimdi de başından geçenleri anlattığı için yargılanıyor
işkence gördüğünü iddia eden hemşire Nazlı Top'a yaşadıklarını unutturmamış. Nazlı Top, dokuz yıl önce, henüz 23 yaşındayken hayatının akışını tamamen değiştirecek bir olay yaşadı. Doğup büyüdüğü Tunceli'den sıkılmış, eşiyle birlikte İstanbul'a taşınmıştı. Altı ay geçmişti ki bir gün hemşirelik yaptığı hastaneden çıktığında kimlik kontrolüyle karşılaştı. O gün bir polis otosu taranmıştı ve Nazlı Top'un eşgali olaya karışanlardan birine benziyordu. Bundan sonrasını ise şöyle anlatıyor: "Beni karakola götürdüler, 10 gün boyunca gözaltında tuttular, vücuduma elektrik verdiler, iki aylık hamile olduğu halde karnıma tekmeler attılar ve copla tecavüz ettiler. İşkenceyle geçen günler sonunda, olay günü hastanede görev başında olduğum anlaşılınca serbest bırakıldım."

Top, hemen dava açtı. Polisler duruşmaya bile gelmeden beraat etti. Bu Nazlı Top'un ikinci mağduriyetiydi. Pek çok yerde başına gelenleri anlattı. En son geçtiğimiz yıl Haziran ayında Emniyetten izin alınarak gerçekleştirilen uluslararası bir kurultayda yaşadıklarını anlatınca devletin güvenlik görevlilerini zan altında bırakmaktan dolayı hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Dava hâlâ sürüyor. Suçlu bulunduğu takdirde 1 ila 6 yıl arasında hapis cezası istenecek. Bu üçüncü mağduriyet demek.

"ACABA O MU?"
Bu kader değil de nedir? Bir insanın hayatı bir günde böyle değişebilir mi? Nazlı Top ise buna kaderin cilvesi gözüyle bakmıyor: "Bu olay sadece benim başıma gelmiş olsaydı kader derdim ama pek çok kişinin başına geldiği için toplumsal gerçekliğin halkalarından biri."

Dava ettiniğiniz polisler beraat ettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuracağınızı söylemiştiniz.

Evet ama o süreci kaçırdım ben. Belirli bir süre içinde başvurmanız gerekiyormuş. Ben de acemiydim, onu bilemedim. Şimdi olsa, bu tecrübeyle çok daha hızlı hareket edebilirdim. Bir de ben isterim ki kendi ülkemde bu olaylar çözülebilsin.

Hâlâ o polislerin cezalandırılmasını istiyor musunuz?

İstiyorum tabii ki. Birçok insanın hayatını mahveden bu insanların hâlâ çok rahat, serbest, ödüllendirilerek aramızda gezmesi beni rahatsız ediyor. Dolayısıyla herhangi bir emniyet mensubunu gördüğümde bu da acaba bana işkence edenlerden birisi mi diye düşünüyorum. Sorguda gözlerim bağlıydı. Dava sırasında da duruşmaya hiç gelmeden beraat ettiler. Eğer o dönemler içinde kendileriyle karşılaşsaydım belki seslerinden anımsardım ya da tepkilerinden çıkarabilirdim.

"YARIN DİĞERİNE"
* Hiç intikam alma ihtiyacı duydunuz mu?

Benim sorunum bireylerle değil, bunu yaptıranlarla. Bugün bana, yarın diğerine yapar.

İşkence gördüğünü iddia edenlerin çoğu konuşmaktan korkuyor. Sizdeki bu cesaret nereden kaynaklanıyor?

Benim isyankâr bir yapım var. Haksızlığı kabul edemem. Dava sonuçlandıktan sonra ben her yerde konuşmaya devam etmiştim. Çok uyarı aldım, 'Çıkıp konuşma, seni yine içeri alabilirler' dediler. Ben de dedim ki bunun ötesi neresi? Bir şekilde buna dur demek zorundayım, onuruma sahip çıkmak zorundayım. Devletin memuru devletin yetkisini kullanarak rastgele insan dışı davranışlarda bulunmamalı. Senin ödediğin vergilerle maaş alıyorlar, senin vergilerinle alınan aletler var orada ve onları sana

karşı kullanıyor.

Bir müddet sonra ölüm korkusu da kalmıyor galiba?

Kalmıyor. Diyorsun ki çok çok kurşun sıkar, vurur. Zaten orada ölüme çok yaklaşıyorsun. Mesela boğma girişiminde bulundular birkaç kez.

HAYATA KÜSMEDİM
Böyle bir tecrübeden sonra hayatı nasıl görüyorsunuz?

Daha dirençli oluyorsun. Yaşamın acılarına, dayatmalarına karşı. Belki kötü bir tecrübe ama benim belki de böyle rahat olmam, yaşama bağlı olmam, mücadeleci kişiliğimin ön plana çıkması aslında o gözaltı sürecinden güçlü olarak çıkmamdan kaynaklanıyor. Eğer susmuş olsaydım, bunları kimseyle paylaşmamış olsaydım, şu an yaşama küsmüş, pasif, belki de depresyon tedavisi gören biri olabilirdim.

Oğlum inadına doğdu
Olaylar sırasında hamileydiniz, oğlunuz şimdi sekiz yaşında. Onun üstünde bu olayın ağırlığı var mı?

Küçük olduğu için tam kavramları bilmiyor. İşkenceyi biliyor, ne olduğunu biliyor ama çok fazla yansıtmıyoruz ona. Sorduğu noktayı açıklıyoruz tabii.

Peki oğlunuza aşırı bir düşkünlüğünüz var mı?

Özel bir çocuk olduğu gerçek. Ben ne kadar yaşama bağlıysam, inadına yaşama sarılmışsam o da benimle yaşama güçlü bir sarılış gösterdi. İnadına yaşadı, doğdu. Oğluma bakınca kötü günlerimi hatırlamıyorum, geleceği görüyorum, coşkusunu, sevincini görüyorum. İyi ki de doğmuş diyorum. İşkenceden sonraki süreçte endişe duyup, gebeliğe son verebilirdim ama o olaydan sağ çıkmış bir bebeği öldürmek kötülük olurdu.

Öfkeniz ne zaman dindi?

Tam zamanını söyleyemem ama galiba çocuk doğduktan sonraki sürece denk geliyor. Yaşamla bağın tekrar güçleniyor çünkü o zaman.

Şimdi size açılan davanın cezası ne?

Bir yılla altı yıl arası hapis.

İçinizde korku var mı?

Eğer ben ceza alırsam bunu Türkiye'nin ayıbı olarak değerlendireceğim.

Peki buna gücünüz var mı?

Bu kimsenin tercihi değil, kimse bunu istemez ama eğer kamuoyu oluşturma, duyarlılık oluşturma noktasında buna ihtiyaç varsa buna da razıyım. Ne diyebilirim ki? Zaten bu açılan dava hukuka aykırı bir dava. Orada bizim konuşmalarımızı ihbar olarak almaları ve o kişiler hakkında araştırma yapmaları gerekirken bizi yargılıyorlar. Dolayısıyla da bu davanın sonucu çok ilginç olacak. Ama benim içimde hiç korku yok.

Ben haklıyım ve elbet bir gün hukuk gerekeni yapacaktır diye düşünüyorum. Yanlışın bir yerinden dönülecektir diye umuyorum.

Artık bu konudan bıktınız mı?

Bunu hayatımdan çıkartmak istiyorum ama olmuyor. Bir başkası çıkıp çok acı deneyimler aktardığında etkileniyorum. Hâlâ yaşanıyor. Hâlâ dur diyemiyoruz diye düşünüyorum. Ruh hallerini anladığım için etkileniyorum. Benim kabusum bir gün mahkemede hakim önüne çıkan insanın 'ben işkence görmedim' dediği gün biter.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır