kapat
30.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

Win-Türkçe
ASCII

 

Sanat için soyarım


Ebru Şallı ve Deniz Akkaya gibi mankenlerin estetik pozlarını sadece fotoğrafçı hüneri mi sandınız? 'Sanatsal dekolte kıyafetler' tasarlayan Cüneyt Akeroğlu, Nihat Odabaşı'yla çalışıyor
Çok değil, bundan üç-beş yıl önce Türkiye'de herhangi biri, herhangi bir dergiye soyunacağı vakit ya iç çamaşırı ya bikini ya da ince askılı saten gecelik giyerdi. Oysa şimdi neredeyse herkes sanat için soyunuyor. Kadınları estetik kıyafetlerle soyan ilk adam Nihat Odabaşı... Fotoğrafçı Odabaşı yeri geldiğinde çıplak vücutlu bir kadını göğüslerinin üzerinde sahanda yumurta ile bile çekiyordu. Çok geçmeden Nihat Odabaşı, çekimleri için kıyafet tasarlayabilecek bir modacı arayışı içine girdi. Çünkü yumurta, süt, yoğurt, bal detayları tükendi!

İşte Cüneyt Akeroğlu ile Nihat Odabaşı böyle buluştu. Akeroğlu, Şamdan çekimleri için kıyafetler tasarlamaya başladı. Şifon transparanlar, minimal geometrik kıyafetler, pullar, payetler mankenlerin vücutlarını süsledi.

NİHAT ANNEM BABAM
Akeroğlu henüz 24 yaşında. 19 Mayıs Üniversitesi Güzel Sanatlar mezunu. Okulu bitireli daha bir yıl olmuş... Ve şimdi ismi, takdir edilen bir modacı olarak ağızdan ağıza dolaşıyor. Cüneyt Akeroğlu kadınları sanatla soyuyor.

Bir yılda bu kadar yol almayı nasıl başardınız? Sanat camiasına girmek bu kadar kolay mı?

Kolay değil ama Allah her zaman çalışanın yanında. Ben beş yıl üniversitede arkadaşlarımdan daha fazla bilgiye nasıl ulaşırım diye çalıştım. Her zaman yaptığım işe güvendim.

Ailenize değil yani...
Hayır, bir yıl öncesine kadar kimseyle tanışmıyordum. Arzu Kaprol hariç. Arzu bizim aile dostumuz. İlk günden beri o benim hep yanımdaydı. İlk önce sevdiğim modacılara ulaşmaya çalıştım. Cengiz Abazoğlu ve Bahar Korçan'a ulaşmak çok zor oldu. O insanlara yüzlerce telefon açıp, binlerce mesaj gönderdim. Sekreterleriyle akraba olmuştum artık. Yeri geldiğinde ofislerinin kapısında yattım. Bahar Korçan ile 10 dakikalık bir görüşme ayarladım. Ama çalışmalarımı görünce dört saat boyunca konuştuk.

Nihat Odabaşı ile nasıl tanıştınız?

Bir makyöz arkadaşımın sayesinde... İlk defa Ebru Şallı'nın Şamdan çekimi için çalıştık. Sonra da hiç ayrılmadık. Zaman zaman bir araya gelip çok güzel şeyler çekiyoruz. Çünkü kafamız çok uyuşuyor. Herkes bize 'siz çete gibi oldunuz' diyor. Nihat bana Arzu'dan sonra en çok destek olan kişi. Annem babam gibi...

Başka nerelerde çalıştınız?

Bir dönem Donna dergisinde moda editörlüğü yaptım. İş, iş getiriyor. Şimdi Burcu Güneş ve Gökhan Tepe gibi isimlerle çalışıyorum. Sanatçılarla çalışmak ismimi duyurmak için bir kanal. Eylül ayında ilk defilemi yapacağım. Nihai hedefim marka olmak.

Tarzınızı anlatır mısınız?

Ben kumaşlara müdahaleleri seviyorum. Kumaşın bana geldiği halini asla kullanmıyorum. Boyuyorum, işliyorum. Kumaşta değişiklik yaptığım zaman o ürün benim oluyor. İşlemeler, pullar, payetler çok tarzım değil. Daha natürel şeyleri seviyorum.

Erkek koleksiyonunuz için mankenlik de yapıyorsunuz...

Evet, bazı kıyafetlerimi ben giydim ve Nihat fotoğrafladı. Çünkü boyum posum müsait. Zamanında güzellik yarışmasına falan da katıldım. Başak Gürsoy'un kataloğundaydım. Sesim de güzeldir. Ama bunların hepsi boş. Benim yapmak istediğim şey moda...

Koleksiyonun hepsi böyle 'uçuk' mu? Sokaktaki insan giyemez onları, herkes Ebru Şallı mı?

Koleksiyonum iki bölümden oluşuyor. Biri gerçekten uçuk, sokakta giyilebilecek şeyler değil. Ama giyilebilecek olan bir bölüm de var. Uçuk olunca kendimi daha özgür hissediyorum. Farklı olmak bana yarıyor.

Sibel Arna


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır