  
Bersay, Terim'i markalaştırıyor
Anlatılanlara bakılırsa, Milan'a teknik direktör olan Fatih Terim'i İtalyanlar da yere göğe koyamıyor. Önceki gün Milano'dan İstanbul'a uçarken, Terim'den imza almak için İtalyanlar'ın sıraya girdiğini öğreniyorum.
Terim'in işi sadece dünyanın en büyük beş takımından biri olarak gösterilen Milan'ın başarısına imza atmakla bitmeyecek gibi görünüyor. Türkiye'nin yurtdışındaki imajının pozitif yönde değişmesi için de Terim'den beklentiler var. Ne de olsa şimdiye kadarki en iyi Türk markalarından biri oldu. Hal böyle olunca bu işi profesyonel ellere teslim etmek de şart olmuş. İşte bu nedenledir ki, Terim, oyunu tamamen kurallarına göre oynayarak, sorumluluklarını profesyonelce yönetecek bir iletişim danışmanı bulmuş kendine. Ali Saydam'ın kurucusu olduğu Bersay İletişim Danışmanlık Şirketi bundan sonra Terim'in hem toplumsal sorumlulukları hem de ticari faaliyetleri için bir strateji oluşturuyor. Bersay Başkanı Ayşegül Meriç, gerçek bir vizyoner olarak tanımladığı Terim'e bir marka olarak yaklaştıklarını anlatıyor. Terim artık tüm zamanını ve eforunu kendi işine yani futbola ayıracak. Bu arada sorumlulukları da Meriç'in başkanlığındaki ekip tarafından profesyonelce yönetilecek. Meriç, eğitim ve toplumsal konularda duyarlı olan Terim'in bu özelliğini Şifo Mehmet'in jübilesine Milan yöneticilerinin gelmesini sağlayarak gösterdiğine inanıyor. Jübileden elde edilecek gelir Türk Eğitim Vakfı'na gidecek. Anlaşılan bu girişimi başka girişimler de izleyecek.
Tantan'ın verdiği desteği Yücelen de verecek mi?
İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) yolsuzluk araştırmasına büyük destek vermişti. Aynı desteği yeni Bakan Rüşdü Kazım Yücelen'in de gösterip göstermeyeceğini zaman gösterecek. TESEV Başkanı Can Paker'e sorarsanız, Yücelen'den de istedikleri destek gelecek. Zaten yakın bir zamanda Paker, randevu alıp Yücelen'i ziyarete gitmeyi düşünüyor.
Üç aşamadan oluşan ve 'hiç rüşvet verdin mi' gibi soruların da yöneltildiği yolsuzluk araştırmasının ilk bölümü geçtiğimiz günlerde tamamlanmıştı. İlk bölümü saha araştırmasıydı ve 3 bin deneğe TESEV anketörleri sorular yönelterek araştırmayı tamamlamıştı. Tabi Doğu'da da çalışan anketörler tutuklanma gibi olmaması gereken durumlarla da karşılamış. Paker'den dinlediğime göre, Sadettin Tantan, işte bu gibi durumlarda çok yardımcı olmuş. Kuşkusuz TESEV'in yaptığı bu araştırmada kamudaki durum çok önemli bir yer tutuyor. İşte İçişleri Bakanlığı, Vakıf'ın kamuda rahat hareket etmesine de yardımcı oluyordu. Paker bu desteğin Yücelen'den de geleceğine emin.
Araştırmaya Dünya Bankası 1 milyon dolara yakın bir parayı hibe etmişti. O günlerde iş dünyasından pek de bir destek yoktu. Hatırlatmakta fayda var, şu anda araştırmaya sponsor olan firmaların, kuruluşların ve kişilerin sayısı 20'yi bulmuş.
Bankacının Advantage kuşkusu
Deniyor ki, kredi kartları ödemelerinde geri dönmeme oranı yüzde 12-13'lerde. Peki bu oran 1 milyon 400 bin müşterisi olan Advantage Kart'ta ne olabilir? Bankacılık sektörünün duayen isimlerinden biriyle sohbet ederken, söz Advantage Card'ın önce Akbank'la, olmayınca Fibabank'la yaptığı ortaklığa geldi. Engin deneyimleri olan bu bankacıya göre, böylesi büyük bir müşteriye sahip olduğu düşünülünce, Advantage'da geri dönmeme oranı yüzde 20'leri bulabilir ki bu çok yüksek. Aynı bankacı, sadece bu sebeple bile, Advantage'ın Akbank'la ortak olma projesinin suya düşmesinin Akbank'ın yararına olduğunu düşünüyor ve Fibabank'ın iki şubeyle 1 milyon 400 bin müşteriyle ilgilenmesinin zorluklarına sözü getiriyor. Sektörde bu kuşkuları duyanlar var, var olmasına da Boyner ve Fiba'nın bu işin olurunu bulduğu da ortada. Boyner'in bugüne kadar işi bankasız yaptığını göze alacak olursak, Advantage Card, sektörde herkesi şaşırtacağa benziyor.
|
Magazin
