kapat
22.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )

Son kurşun... Son kurban

Her savaşın bir son kurşunu vardır. Ateşkes haberini en geç duyan askerin attığı son kurşun... Ve o son kurşunun kurbanı olan şanssız bir asker vardır her zaman.

Savaşta ölmek acıklıdır ama son ölü olmak hepten acıklı gelir bana. Yıllarca dişini sıkıp, onca vartayı atlatıp da, barış şenliklerine beş kala postu deldirmek gerçekten göz yaşartacak bir dramdır.

Aynı şeyi idam cezası için de düşünürüm.

Avrupa ülkelerinde idam cezasının kaldırılmasından önce idam edilen son bir kişi vardı mutlaka; ya da Türkiye'de idam cezalarının infazının durdurulmasından önce, idamı infaz edilen son bir hükümlü...

141'inci maddenin son kurbanı kimdi acaba? 169'dan son hükmü kim yedi?

Köleliğin kaldırılışını göremeden, köle olarak ölen son zenci kimdi?

***
Fazilet Partisi'nin durumu, savaşın son kurşununa kurban giden askerin; ya da idam cezası infaz edilen son hükümlünün durumuna çok benziyor. Miadı dolmuş bir yasanın son kurbanı...

Bu yazıyı yazdığım şu saatlerde, Anayasa Mahkemesi'nin kararı henüz belli değil.

Hep birlikte bekliyoruz.

FP, Türkiye'nin "Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılan son partisi" olma şanssızlığına mı uğrayacak acaba?

Türkiye'de siyaset, parti yasaklamaları dönemini kapatmaya hazırlanırken, Meclis'te parti kapatmalarını zorlaştıran Anayasa değişikliğinin yapılması konusunda bir uzlaşma sağlanmışken, bu değişikliğin yapılması birkaç haftaya bakarken, yani yasakçı yasa son demlerini yaşarken, o yasayı son bir kez uygulamak ve bir "son dakika kurbanı" yaratmak ne derece adil olabilir?

Adaletin böyle "saat farkıyla" farklı tecelli edebilen birşey olmamaklığı gerekir. Toplumsal vicdan, evrensel adalet ve yasaların kusursuz bir eşzamanlılık içinde değişip dönüşmesini bekleyemesek de, önlenmesi mümkün olmayan "zaman aralıkları" yüzünden kurbanlar yaratılmasını büyük ölçüde engelleyebiliriz.

İnsanlık düşe kalka tarih içinde yürüyüp giderken, suç ve ceza kavramlarını da geliştirip değiştiriyor. Suç ve ceza anlayışındaki bu değişimin sıçrama noktalarında, kırılma anlarında, keskin dönemeçlerinde bu kadar döke saça gitmek kaçınılmaz olamaz, olmamalı.

***
Kimileri için Fazilet Partisi hakkında verilecek kararın pratik bir önemi kalmamış olabilir. Bazıları meseleye sadece erken seçime yol açıp açmaması açısından bakabilirler. Kimileri AB'yle ilişkilerimiz açısından; kimileri Yenilikçi Kanat'ın kazandığı manevra olanakları açısından....

Ben bütün bu değerlendirmelerin kalıcı bir önemi olmadığını düşünüyorum.

Eminim ki, bundan on-onbeş yıl sonra, Fazilet Partisi davasını inceleyenler -eğer kapatılırsa- partinin "odaktan mı, devamdan mı" kapatılmış olduğu tartışmalarına hiç de önem vermeyecekler.

Gelecek kuşaklar bugünün siyasi tarihini okurken, -eğer kapatılırsa- Fazilet Partisi'nin kapatılmasını, Türkiye'nin Avrupa'yla bütünleşme öncesi döneminin son anti- demokratik uygulamalarından biri; "ateşkesten önce atılan son kurşun" olarak değerlendirecekler...

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır