kapat
22.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

Merhaba ey 75!

Galiba ben hiç büyümeden yaşlandığım için, yaşlandığımı da yeni yeni farketmeye başladım. Nerdeyse iki yıl öncesine kadar, apartmanın bizim daireye kadar olan 220 basamağını, 5-7 dakika arasında çıkabiliyordum. Şimdi artık gözüm kesmiyor...

Hiç mi hiç aklıma gelmemişti; daha doğrusu, aklımın köşesinden bile geçmemişti 75 yaşımı selâmlayan bir yazı yazacağım...

Gençliğimde yaşlı yazar dostlarım; hep o yaşta yaşamışlar, hiç genç olmamışlar gibi gelirdi bana...

Üstelik de, o kadar iyi anlaşırdık ki onlarla; sanki aramızda hiç yaş farkı yokmuş gibi..

Fizyolojik yıpranma dışında, kuşaklar arasındaki fark; koşullanmalardaki değişimlerden doğar. Yazı adamları ise, toplumsal kökenli koşullanmaların dışındadırlar. Kullandıkları kavramların tanımlamasını, ortaklaşa yapabiliyor ve olduklarından daha fazla görünmeye de heves etmiyorlarsa... 23 yaşın kalemiyle, 82 yaşın kalemi, sandığınızdan çok daha rahat anlaşır ve ortak bir kahkahayla çok daha rahat paylaşır doğaçlama bir nükteyi...

Benim gençliğim, kendimden on beş, yirmi, otuz, kırk yaş daha büyük ozan ve yazarların sıcacık dostluk havuzları içinde geçti.

Bugün bilemezsiniz nasıl özlüyorum Refik Halit'i de, Hüseyin Cahit'i de, Vâlâ Nurettin'i de, Nadir Nadi'yi de, Haldun Taner'i de, Aka Gündüz'ü de, Cahit Sıtkı'yı da...

Ve artık yaşım, onlardan çoğunun hayata veda ettikleri yaştan bir hayli fazla...

Bazen üç çeyrek yüzyıl boyunca, hayattan ne öğrendiğimi düşünüyorum. "Hayat" genellikle insanların kendi koşullanmalarına göre çok yanlış kullandıkları bir zaman parçası..

Ve benim yaşadığım dönemde de; "yoksul-zengin", "yöneten-yönetilen" ayrışımından arınamadı.

Hele yaşam serüveninde, "varlıklı olmak" ile "var olma" hedeflerine dönük çabaların, rota farkları; hiç mi hiç billurlaşamadı dünyadaki 6 milyarlık toplumlar bilincinde..

Böyle olunca da; ve hele hele, cakalı koltuk krikolarıyla hiç büyümeden yaşlanıvermişsen; ne öğrenmiş olacaksın ki, hayattan?

Sürekli, olduğundan değişik görünmeyi mi; yoksa demagojiler orekstrasında baterist olmayı mı; yoksa üç kâğıtçılık hünerlerinde altta kalmamayı mı?

Benim gördüğüm kadarıyla yazı adamları, hayat tiyatrosunun değişik sahnelerini anlatıp dursalar da; pek birşey öğrenmiyorlar hayattan...

Geçmişi, yazı birikimleriyle hukuk bilincinin petekleşmesinden oluşmuş bir toplumda uğraşsaydım yazıyla...

Elbet hayatımın boyutları da, çok daha değişik olurdu..

Ne yapalım, yazının lezzeti büyük bedel ödetiyor; o lezzetin dışında kalmış yörelerde..

Olsun; garsonlar, şoförler, kitap satıcıları, su tesisatçıları, marangozlar, elektrik teknisyenleri, manavlar, dönerciler, çiçekçiler ve kendini şifahi olarak hemen kanıtlama telaşından arınmış kaliteli meslek insanları; öylesine bir sevecenlik bahçesidirler ki, onların oksijeniyle yaşamanın tadını, sadece bilenler bilir...

Yazıya karşı daha damıtılmış yerlerde de doğmuş olsam; gelir yine Türkiye'de yaşardım... Sık sık öfkelenip pek beğenmesem de, galiba çok sevdim ben, parçası olduğum kendi dünyamı..

Merhaba ey 75! Seninle ilk kez karşılaşıyoruz... Gerilerde kalmışlarla olduğu gibi; bakalım seninle de, sonuna kadar birlikte olabilecek miyiz?

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır