Herkes iradesi dışında oluşacak hayatıyla ilgili bir kararın çaresiz bekleyişi içinde.. Fazilet kararını bekliyor.
İSO Başkanı Kavi, manzarayı çizdi:
"Çalışanlar işini kaybetti. İnsanlar maaşlarını ya alamadı, ya eksik aldı. Piyasalar döküldü. Faiz yükleri inanılmaz arttı. Ödeyecek ne kaynak, ne de iş potansiyeli kaldı.."
Ekmek aslanın ağzında.. Krizi yeniden tetikleyecek bir olayın ortaya çıkaracağı tablo dudak uçuklatacak vehamettedir.
Piyasalar, Fazilet Partisi'nin kapatılması halinde neler olabileceğinin uyarıcı tepkilerini günlerden beri veriyor.
Siyaset tehlike alârmını algılamıştır. Başbakanın "erteleme temennisi" tepki aldı ama uyarı yapmak onun göreviydi.
Sonuçta muhatabı Anayasa Mahkemesi'dir ve yaptığı da dava ile son karar konusunda bir telkin değil, ülkeye zor bir geçitte zaman tanıma dileğidir.
Nitekim dün üç bakan, Ecevit'in erteleme dileğini destekleyen demeçler vermişlerdir.
Kaldı ki erteleme kararı, hukukun ihlâli veya inkârı anlamına da gelmeyecektir.
Çünkü iki yıldır süren bu davanın kararını bir kaç hafta daha geciktirmek için yeterince sebep mevcuttur.
Anayasa hukukçuları, Fazilet ile Refah'ın aynı partiler olmadığını, eylemi ve söylemi ile farklı olduklarını, bu farkı da Fazilet içindeki muhalif kanadın belirginleştirdiğini söylüyorlar.
Avrupa Konseyi, kapatma cezasını ancak "Anayasal düzeni yıkmak amacıyla şiddeti araç olarak kullanan partiler için" öngörüyor.
Bunlar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları yeterli olmuyorsa, mecliste beş partinin uzlaştığı bir Anayasa değişikliği var.
Siyaset kurumuna "İki yıldır aklınız neredeydi?" diye hesap sorulabilir ama gafleti cezalandırmak adına ülkeyi yangın yerine çevirmek âdil olamaz.
Çünkü suçlular değil, ekmek derdindeki yığınlar mağdur olacaklardır.
Biz her şeye rağmen Anayasa Mahkemesi'nin hukuku ve adaleti, kurumun yüceliğine yakışan bir genişlikte yorumlayacağını bekliyoruz.
"Boğazlardaki taşımacılıkta ciddi kaza riski ortalama 2 yılda birdir."
İstanbul'daki Uluslararası Enerji Konferansı'nda konuşan BP Shipping Genel Müdürü Linda Adamany böyle söyledi..
Boğaz'dan yılda 50 bin gemi geçiyor, 65-70 milyon ton petrol taşıyor.
İki yılda bir kaza riski ne demek?
Alaska kıyılarında Exxon Valders tankeri 40 bin ton petrolle battığında dünya ayağa kalktı. Bomboş sahilleri temizlemek bile 3 yıl aldı ve 18 milyar dolara patladı.
İstanbul'u bu kabul edilemez riske karşı savunmak yalnız hakkımız değil, insanlığa borcumuzdur. Hiç bir siyasi veya ekonomik baskı bizi durdurmamalı.
Hazar petrolünün yolu Bakü-Ceyhan'dır.
Boğazlar için tarihin en büyük uluslararası dayanışmasını yaratabiliriz. Önce Yunanistan.. Bir tanker kazası Ege adalarını da cehenneme çevirecektir çünkü.
Sonra da sınır tanımayan çevreciler Greenpeace'in çabalarını takdir etmeliyiz.
Onlara hoyrat davranıyoruz!
Magazin
