kapat
22.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Alokurye
 

Geçmişini arayan Prens


Son Tunus beyinin torunu Faysal, Osmanlı sarayında 'odalık' olan babaannesi Safiye'yi anlattığı kitabını İstanbul'da tanıttı
Son Tunus Beyi'nin torunu Faysal, Osmanlı sarayında cariye olarak terbiye gören ve bir prenses gibi yetiştirilen babaannesi Leyla Safiye'nin hayatını kitap yaptı. Prens Faysal tarafından 2 yıl süren çetin çalışmalar ve araştırmalarla hazırlanan 'La Derniere Odalisque-Son Odalık' adlı romanda, Prenses Safiye'nin Kafkas Dağları'ndan Tunus Sarayı'na kadar uzanan ilginç öyküsü anlatılıyor. Geçtiğimiz Kasım ayında ölen babaannesinin hayatını anlattığı kitabı geçtiğimiz ay piyasaya çıkartan Faysal Bey, kitabının tanıtımını da İstanbul'da yaptı.

'O BİR ODALIKTI'
Kitap çıktığından bu yana birçok gazete ve televizyona konuk olan Faysal Bey, son olarak kitabın hikayesini Fransız Point DE VU dergisine anlattı. Son Tunus Beyi I'inci Lamin'in oğlu Muhammed Bey ile Prenses Safiye'nin oğlu Rafet'in çocuğu olan Faysal dergiye şunları anlattı:

"Ne zaman babaanneme kendisinden bahsetmesini istesem 'Bilmiyorum, unuttum' gibi baştan savma cevaplarla sorularımı geçiştirmeye çalışırdı. Çok sıkıştırınca 'Bilmiyorum, Türkçe'yi de unuttum" derdi. Ancak gözyaşlarına da hakim olamazdı. Oysa sarayımızdaki son harem ağası baba Asat ile Türkçe anlaşırdı. Saray muhitinde bulunanlar ise babaanenin sırrını açıklamaz sadece 'O bir odalıktı' demekle yetinirlerdi.

SULTANLIĞA YÜKSELDİ
Odalığın, Osmanlı sarayında özel olarak prenslerin, paşaların gözdesi olarak yetiştirilen cariyeler olduğunu daha sonra öğrendim. İstanbul'da özellikle Eyüp ve Haliç'te yaptığım uzun araştırmalar, babaannemin daha çocukken saraya getirildiğini gösteriyordu. O zaten bakışlarıyla, yürüyüşüyle, konuşmasıyla, narin güzel elleriyle, koyu kumral saçları ve kestane rengi gözleri ile bana daima soylu bir hanım olduğu düşüncesini verirdi.

Saraylardaki yaşam, cariyeler için gerçekten çok zordu. Küçük bir tedbirsizlik, bir hata, rakiplerinin onu bir anda unutulmanın uçurumuna yuvarlamasına yol açabilirdi. Babaannemi sarayda yetiştiren hanımın çocuğu yoktu ve bu Çerkez cariyede, sultanlığa kadar yükselecek yetenek olduğunu keşfetmişti.

Nitekim Tunus'ta savaş yılları sonrasında son Tunus Bey'inin hapsedilmesi, Başbakan Habib Burgiba'nın cumhurbaşkanı olup onları serbest bırakması, onları hapisten kurtarması gerçekten bir romanı dolduracak olaylardan çok daha fazlasıydı. Babaannem, Tunus Beyi ile evlenerek 1922 yılında yerleştiği Tunus Sarayı'nda hem kederi yaşamış, hem de 3 çocuk doğurarak mutluluğu burada bulmuştu. Dedem Tunus Beyi'nden bahsederken gözleri daima parlardı, gözünden akan sevinç gözyaşlarına hakim olamazdı."

İSTANBUL FARKLI
Faysal Bey, Point DE VU dergisine, İstanbul'la ilgili düşüncelerini de anlattı. İstanbul'u beklediğinden çok farklı bulduğunu, kendisine senelerdir anlatılan aristokrat kesimden hiçbir iz bulamadığını belirten Faysal Bey, İstanbul'un çok mistik olduğunu söylüyor; bu şehrin adeta başka bir gezegen olduğunu vurguluyor.

Fransız dergisi, Tunus Beyi Faysal'ın Türkiye'de tanıtımını yaptığı bu romanının büyük ilgi çekeceğini ve geçmişteki cariyelerin son dönemdeki yaşamına da ışık tutacağını özellikle belirtiyor.

www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır