kapat
28.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )

Siyasi alarm...

Gereken oldu, Cumhur Ersümer istifa etti. Aslında hükümet "gönüllü" olarak yapabileceğini "zorunlu" olarak yaptı.

Bilineni bir kez daha vurgulamakta yarar var: Bu gelişme hükümetin biraz daha puan kaybetmesine ve zayıflamasına yol açmıştır. Ersümer'in istifası hükümetin, bugüne kadar reddettiği bir durumu, sıkıştırılma sonucu bugün kerhen onaylamak zorunda kaldığını göstermektedir.

Tepkilerle büyüyen DSP, MHP, hatta ANAP gibi bağımlı siyasi partilerin oluşturduğu bir koalisyondan, yani bir "yarı ara rejim hükümeti"nden bu tür bir edilginliğin ötesinde bir şey beklemenin bir anlamı yok, şüphesiz. Ayrıca çeşitli unsurları ciddi ölçüde şaibe altında olan bir koalisyon hükümetinin siyaseten yıpranmasından, yerini bir diğerine bırakacak duruma gelmesinden daha doğal, demokrasinin gereklerine daha uygun bir şey de olamaz.

Ancak ne var ki, bu ülke demokrasiyi "yarım gebelik" gibi yaşıyor.

Yürütme tarafından yutulmuş bir yasama, devletin icra memuru haline gelmiş bir yürütme; bitirilmiş bir siyasi alan, kendi içinden yeni bir hükümet çıkarma şansına sahip bulunmuyor. Yeni bir hükümetin de âli devlet tarafından kabul edilme ihtimali gözükmüyor. Ve başta "devletin asli sahipleri" olmak üzere, tüm ülke, bu koşullarda bu hükümetten "ham hayal" misali bir dirilme, bir silkinme bekliyor. Beklenti baskıya döndükçe, hükümet daha da yalpalıyor, "yönetim krizi" daha da azıyor. Hatta Kemal Derviş gibi siyasette olağanüstü koşullarda aniden boy gösteren ve "söz" dışında henüz hiçbir beceri ve irade kanıtı göstermeyen kişiler etrafında bir "sanal siyaset alemi" kuruluyor. Vahimi, bu alem Derviş'e rağmen bazılarının siyaseti yıpratma, yeniden dizayn etme projelerinin bir parçası haline geliyor.

Yeni "otoriter arayışlar"a endeksli bu "yarım gebelik hali" hükümetin yaşadığı örselenmeye de farklı bir gözle bakmayı gerektirir.

Meclis'teki beş partiden üçünün oluşturduğu bu "zoraki hükümet"in "etik, kararlılık ve beceri" noktasında puan kaybetmesi, bugünün koşullarında siyasetin örselenmesinin bir parçası haline gelmiştir.

Hükümet söz konusu olduğunda bu örselenme iki faklı manivelayla çalışmaktadır.

Bir yandan hükümete yönelik eleştiriler üzerinden "siyaset anlamsız kılınmakta ve marjinalleşmeye davet edilmekte"dir.

Öte yandan hükümet bu örselenmenin önde koşan sorumlularından birisidir. Siyaset talebini ve Meclis iradesinin muhafazasını, "yolsuzluk iddialarına ve eleştirilerine karşı kalkan olarak kullanmakta", kendi dışında üreyen her şeye, hatta ekonomik programa bile tavır alarak "negatif bir direnç" üretmektedir.

Daha açık bir dille; hükümet, yolsuzluklara yönelik operasyonların siyasi tasfiye yüzüne yaslanarak, "yolsuzlukları normalleştirmeye çalışmakta", böyle yaptıkça "kamuoyu nezdinde siyaset fikrinin yıpranmasına zemin hazırlamakta", en nihayet tahrik ettiği ve muhalefeti içine çektiği tartışmalarla "siyasete yönelik marjinalleştirme girişimi karşısında tüm partilerin elini kolunu bağlamakta"dır.

Oysa siyasetin kendi içini alabildiğine temizlemesi, yeniden güven ve meşruiyet kazanmasının yegâne yoludur, siyasete yönelik operasyonlara en etkili direnç de, krizleri aşmada en etkili yol da, bu tür içeriden gelecek bir "yeniden yapılanma"dan geçer.

Ama ne Ecevit ne diğerleri bunun farkında...

Hükümette değişiklik düşünmediklerini söylemelerine rağmen, yapmaları gereken ilk iş, ciddi bir hükümet revizyonuna gitmeleridir.

Aksi halde, hükümet un ufak olacak, kendisiyle birlikte önce siyaseti, sonra ülkeyi dibe çekecektir.

Not: Dünkü yazımın 7.paragrafının 2. cümlesi, "(...)bu tür muhalif yayın organlarının (...), jandarmanın sivil alana girişine (...), bu konuda yeni yasal düzenleme girişimlerine tavır almaması, yani büyük oyunun asıl sahnesini görmeden, oyunda figüran olmaları başka nasıl açıklanır." şeklinde olacaktır.

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır