Ben size boşuna mı diyorum:
- Enseyi karartmayın, diye?
Enseyi karartmayın, çünkü Türkiye güngünden daha çok saydamlaşıyor.
Saydamlaşıyor da ne mi oluyor?
Son 70 yıl boyunca kendi çapı oranında "padişahçılık" oynama hırsındaki kadroların, "sinsi talanlar ve iri yalanlarla" Türkiye'yi nasıl çökertmiş ve "yaşam kalitesi açısından" Yunanistan'ın bile 65 basamak nasıl altında bırakmış oldukları çıkıyor ortaya...
Ortaya çıkıyor da ne mi oluyor?
Sinsi talan ve yalanlarla, "padişahçılık" oynama hırsının gelip duvara tosladığı ve bir dönemin artık parantezini kapattığı bilinci köpükleniyor...
Bundan böyle "padişahcılık" oynama hırsıyla, kimler sürdürebilir ki, sinsi talan ve yalanları?
Kimse...
Onun için enseyi karartmayın.
Yeni dönem nasıl bir dönem mi olacak?
Tepedeki yönetici kesimin saltanatına göre ayarlanmış, oligarşik bir "kabuk devlet" biçimlenmesinden; halk yığınlarına servis veren "teknik bir devlet" yapılanmasına geçiş dönemi olacak...
İçi boş hamaset sloganlarına abanan ve her türlü eleştiriyi bir düşmanlık gösterisi olarak damgalayan, demagogların yerini; Kemal Derviş örneğinde olduğu gibi, evrensel kalite kadroları almaya başlayacak.
Evrensel kalite kadroları almaya başlayacak da ne mi olacak?
"Padişahçılık" oynama hırsındakilerin sade talancılığıyla yalancılığının değil; bol keseden yaptıkları savurganlıklarla, kullarına ihsanlarda bulunma alışkanlıklarının da yerini, evrensel kalitede durmadan artan bir üretim alacak...
Ve dış dünyadan kopuk, feodal bir ortaçağ despotluğuna benzeyen Türkiye, globalleşme süreciyle bütünleşecek. "Onlar-biz" ayrımları bitecek... Önce Avrupa ile, sonra da Dünya ile ortak bir vatandaşlık başlayacak...
Türkiye böyle bir değişime ayak uydurabilecek mi?
Önce Yunanistan, şimdi de Polonya, Macaristan, Bulgaristan v.s. nasıl ayak uydurmaya başlamışsa; Türkiye de öyle uyduracak...
Peki, Türkiye neden şimdiye dek hep çağının gerisinde kaldı?
Çünkü efendim Türkler evrensel değişimin motorunu hiç merak etmediler.
Hiç merak etmediler, taş devrinden yontma taş devrine; yontma taş devrinden tunç devrine; tunç devrinden tekerleği ve enerji kaynağı olarak kölelerle rüzgârları kullanma dönemine; sonra da buharı, elektriği, nükleer enerjiyi, elektroniği, sibernetiği, lazeri kullanma ve uzay dönemine nasıl geçildiğini...
Bugün merak ediyorlar mı?
Hayır, yine merak etmiyorlar ama, dış dinamikler; Türkiye'yi, 21. Yüzyıl'ın da dışında bırakmayacaklar.
Onunu için enseyi karartmayın.
Türkiye'nin 21. Yüzyıl'la bütünleşmesi ne kadar zaman alacak?
Soruyu böyle sormak yerine, şöyle sormak daha yerinde olur:
Türkiye'de kimler 21. Yüzyıl'la bütünleşmenin öncülüğünü yapacak?
Çalışmalarını sade Türkiye'de değil, tüm dünyada sürdürenler ve kazançlarını sade içerden değil, tüm dünyadan sağlayanlar...
Bu kalibrede bir donanımı olmayan ve o nedenle de, "padişahçılık" oynama tutkusunu sürdürmek isteyenler; evrensel değişimin Türkiye'yi de kucaklamasına direnmeyecekler mi?
Elbet direnecekler...
Ama direndikleri ölçüde krizler de artacak...
Bugün olduğu gibi, krizler çözüm yoluna girdikçe, globalleşme de hızlanacak...
Enseyi karartmayın onun için..
Türkiye'nin imajı ne zaman ayvayı yedi?
Herşeyin yapay bir görüntüden ibaret olduğu ve Japonya'da 1000 kişiye 1000 kitap düşerken; Türkiye'de 7250 kişiye sadece 1 kitap düştüğü ve Türkler'in genellikle "yazı" ve "yazarlık" kavramlarını değerlendirmekten yoksun oldukları anlaşıldığı zaman...
Magazin
