kapat

01.03.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Kurban Bayramı
METİN MÜNİR(mmunir@sabah.com.tr )


Ziyafette yoktunuz ama

Etrafımız sembollerle dolu. Üniversite öğrencilerine yaptığı konuşmadan sonra fenalaşan Süleyman Demirel 40 yıldır Türkiye'yi yöneten aktörlerin tükenişini sembolize ediyor.

Gittikçe küçülen adımlarla yürüyen Bülent Ecevit, hükümetin gidecek yeri kalmadığının simgesi.

Milli Güvenlik Konseyi fiyaskosundan sonra kamuoyunun gözünde sıfıra inen Başbakanı gözyaşları ile alkışa boğan Demokratik Sol Parti milletvekilleri siyasi duyarsızlığı, körlüğü ve sağırlığı sembolize ediyor.

Sırf hükümete bir gol atmak amacıyla programının temel taşlarından biri olan emeklilik yasasının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne giden Fazilet Partisi siyasi zekâ düzeyinin düşüklüğünü sembolize ediyor.

Güneydoğu'da, politikacıları devlet kurumlarına davet edip ortadan kaldıranlar, rejimin yasa tanımaz, çağ dışı gaddarlığını simgeliyor.

Peki bu ülkenin enerjisinin, yaratıcılığının, hoşgörüsünün, dünya vatandaşılığının, kültürünün, dürüstlüğünün, uçukluğunun, sembolleri nerede?

Vatanını paradan çok sevenler nerede?
Bir avuçluk aşiretle dünyanın en uzun ömürlü ve büyük imparatorluklarından birini kuran dedelerimizin genlerini kimler taşıyor?

Üçüncü dünyadan birinci dünyaya terfi etmemiz için neler yapmamız gerektiğini düşünenler nerede?

Yoksa, ortak zekâmızın ölçüsü liselerden yabancı dilin kaldırılması için yasa tasarısı hazırlayan 65 milletvekili midir?

Dürüstlüğümüzün ortalamasını, devlet bankalarında 30 milyar dolarlık deliği kimlerin açtığını gizleme kavgası verenler mi temsil ediyor?

Yoksa, bu ülkenin gemisini üçüncü dünyalığın haysiyetsiz sularında yüzdürenler, çıkarabileceklerimizin en iyileri mi?

Kırık yıldır bu ülkeyi aynı insanlar ve onların genlerinden çoğaltılmış kopyaları yönetiyor. Bunlar Türkiye'yi, yöneticileri tarafından en acımasızca soyulan ve soydurulan ülkelerden biri haline getirdiler. Sadece bankacılık sisteminden -30 milyar doları devlet bankalarından olmak üzere- 50 milyar dolar uçtu.

Bu krizi neden yaşıyoruz, ne oldu, diye soruyorsanız cevabı çok basit: Kırk yıldır hortumlanan servetin faturası önümüze kondu. Ekonomi artık yolsuzluğun ve bir tür yolsuluk finansmanı olan enflasyonun yükünü taşıyamıyor.

Çaldılar, har vurup harman savurdular, görenler başını çevirdi, duyanlar kulaklarını tıkadı, yazanların parmakları felç oldu.

Ziyafet sona erdi. Siz davetli değildiniz. Ama tahsildar faturayı size yolladı.

Öyle görünmüyor belki ama, şimdi ümitli olmanın tam zamanıdır. Bu gibi çöküntülerin yaşandığı ülkelerde bir dönem kapanıp başka bir dönem açılır ve sahneye yeni oyuncular çıkar.

Eğer bu olacaksa, üçüncü dünyalığın sembollerinden kurtulup birinci dünyaya doğru yelken açacaksak, devalüasyonun hepimizin cebinden çaldığı paralar boşa gitmemiş demektir.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır