kapat

01.03.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Kurban Bayramı
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Siyaset yoluyla çözüm

Geçenlerde bir yazımda, son aylarda uzaktan göz kırpmakta olan bir tehlikeden; toplumda depreşen "kurtarıcı arama" geleneğinden söz etmiş, Sezer'in yavaş yavaş, rejimin tek güvencesi gibi algılanmaya başladığını yazmıştım.

Özellikle MGK krizinden sonra elektronik postama yağan mektuplara bakınca, bu eğilimin nasıl büyük bir hızla yükseldiği açıkça görülüyor. Sayın Sezer, hiç tartışmasız ülkenin en güvenilir kişisi. Üstelik ben bunu fazlasıyla hakettiğini düşünüyorum.

Ama yine de, bu işte bir yanlışlık var. Çünkü, "Sezer" deyip de başka birşey demeyenler, ona görevlerinin, yetki ve sorumluluklarının çok üstünde bir misyon biçiyorlar.

Geniş kitlelerin rejimin temel sorunlarının çözüm yolunu siyasal sistemin işlemesinde değil tek bir adamın cesur çıkışlarında aradığını görmek için tabloya şöyle bir bakmak yetiyor: Bakıyoruz, aylardır her başı sıkışan Sezer'i yardıma çağırıyor. Örneğin, üniversitelerin yıllardır süren YÖK sorununun Sezer'in atamalarıyla "hallolacağı" umuluyor. F tiplerini çözmesi için Sezer'den yardım isteniyor. Aydınlar, sanatçılar ellerinde demokrasi talepleriyle Sezer'in kapısına dayanıyor. Esat Coşan'ın Süleymaniye'ye gömülmesi isteği karşısında, tarikatlara haddini bildirmek için yine Sezer göreve çağırılıyor. Hatta son olarak Güneydoğu'da kayıplara karışan iki HADEP yöneticisini kaybedenlerin bulunması ve olayın aydınlanması için bile Sezer imdada çağırılıyor. Özellikle yolsuzluklarla mücadelenin başarısı için neredeyse tümüylü Sezer'e bel bağlanıyor.

Bu atmosferde muhalefet güçlerine düşen görev de pasif bir Sezer destekçiliği oluyor. Sezer'le hükümet arasında yaşanan keskin saflaşmalarda Cumhurbaşkanı'nın arkasında saf tutmak ve onu alkışlamak başlıca muhalefet biçimi haline geliyor. Aslında bu yol, hem geleneklerimize uygun hem de gayet pratik... Bulup çıkaracaksın bir süper adam; hukuk devletini de, temiz toplumu da, açık toplumu da ona kurduracak, sen de arkasına geçip alkışlayacaksın. Yani bal gibi kolayına kaçma... Ama bir o kadar da sakat. Türkiye ciddi bir değişim yaşamak zorunda. Ama bu değişim bir ya da birkaç yürekli adama dayanılarak yapılamaz. Gerçek değişim, toplumdaki değişim taleplerinin siyasi partiler aracılığıyla siyasal arenaya taşınması ve orada karşılıklı tartışmaya ve etkileşime girerek, kah çatışarak kah uzlaşarak uygulamaya dönüşmesiyle olur.

***

Açık toplum da, temiz toplum da ancak böyle yaratılır. Sezer'in yolsuzluklara karşı Devlet Denetleme Kurulu'nu çalıştırması elbette desteklenecek bir davranıştır. DDK önemli bir sigortadır. Ama sistemin DDK'dan önce, Meclis içinde, icra organı içinde birçok sigortası vardır. Bütün bu sigortaları gözden çıkarır, siyasal mekanizmaları çalıştırmaktan umudu keser ve her sorunda yüzünüzü siyaset dışı bir adrese dönerseniz, "sorun"u çözmek yerine, daha büyük ve daha kalıcı başka bir sorun yaratırsınız.

Yüzünüzü döndüğünüz adres dün kışla olur, bugün Sezer olur, yarın bir teknokrat yönetimi olur. Sonuç farketmez. Çünkü siz, bu tutumunuzla, siyasi alanın daha da daralmasına, hatta giderek siyasetin sorun çözme aracı olarak tamamen devre dışı kalmasına hizmet etmiş olursunuz. Yapılan kamuoyu anketlerinde, en güvenilir kurumların başına Silahlı Kuvvetler'i ya da Sezer'i; en dibine de siyasi partileri ve milletvekillerini yazan halkımız, bu değerlendirmesiyle kendi kuyusunu kazdığını bilmelidir. Kendi kuyusu kazmak derken, kendi kendini yönetme hakkından vazgeçmekten sözediyorum.

Çünkü halk, kendi kendini yönetme hakkını ancak ve ancak, bugün kötü işleyen siyasi temsil mekanizmalarını doğru düzgün işleterek kullanabilir. Silahlı Kuvvetler ya da Cumhurbaşkanlığı makamı aracılığıyla değil.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır