kapat

26.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Metin Münir(mmunir@sabah.com.tr )


Piyanisti vurdulard

Geçen yüzyılda Amerika'nın Vahşi Batı'sındaki barlarda, üzerinde "DON'T SHOOT THE PIANIST" yazan tabelalar bulunurdu.

Kovboy filmlerinden hatırlayacaksınız. Havada sandalyeler uçmaya, kurşunlar vızıldamaya başlayınca ayağa kalkıp şaşkınlıkla sağa sola bakan biri vardır: İki ateş arasında kalan piyanist. Bir an ellerini hafifçe yukarı kaldırır gibi yaptıktan sonra piyanonun altına dalar. Gerçek hayatta bu tür düellolarda, barlarda o kadar çok piyanist vuruldu ki bar sahipleri müşterilerini uyarmak zorunda kaldılar:

"PİYANİSTE ATEŞ ETMEYİN."
Vahşi Batı artık vahşi değil ama Don't Shoot the Pianist, bir deyim olarak İngilizcede kaldı. Suçsuz bir insanın, başkalarının kavgaları veya yanlışlıkları sonucu, gümbürtüye gitmesi anlamında.

Merkez Bankası Başkanlığı'ndan geçen hafta istifa eden Gazi Erçel, hükümetin vurduğu bir piyanisttir.

Yaptığı açık hatalar sonucunda Türk ekonomisini tarihinin en büyük krizine sokan hükümet, yapabileceğinin en kötüsünü yaparak, kabahati ekonomi bürokratlarının üzerine yıkmaya karar vermişe benziyor. Sırada başka piyanistler de var.

Büyük bir olasılıkla, kısa bir zaman sonra, Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp de ayrılacak. Demiralp krizden kısa bir süre önce bazı ekonomi gazetecilerine "Erçel'in görevden alınmasını, istenmediğime dair bir sinyal olarak kabul edeceğim," demişti. O günlerde, Erçel'in nisan ayında sona erecek görevine yeniden atanmaması için bazı çevrelerde lobi faaliyetleri başlamıştı. Fondaki batık bankaların Yönetim Kurulu Başkanı, eski Hazineci ve Koç Holding üst düzey yöneticisi Tevfik Altınok'un bu göreve hazırlandığı konuşuluyordu.

Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar görevinde kalacak mı? Bayar da bıkkın ve bezgin, çünkü siyasi müdahalelerle özelleştirme çıkmaza girdi. Uzun zamandan beri istifa etmemek için kendisiyle mücadele ettiği, kendini tutmaya çalıştığı biliniyor.

Hükümetin anlamakta güçlük çektiği çok basit bir gerçek var: Piyasalar ekonomi bürokratlarına değil, hükümete güvenmiyorlar. Hükümet piyasaların güvenini tamamen yitirdi. Güven yeniden kurulmadan iyileşme başlamayacak. Hükümetin üst düzey ekonomi bürokratlarını temizlemesi basiretinin değil basiretsizliğinin yeni bir işareti olarak algılanacak. Çünkü Türkiye'yi yakından izleyen analistler kimin iyi, kimin kötü; kimin kabahatli, kimin kabahatsiz olduğunu biliyorlar.

Bu konuda dün konuştuğum bir Amerikalı bankacının sözlerini aynen naklediyorum: "Bu insanlarda utanma kalmadı mı. Olanlardan ekonomi bürokratlarının sorumlu olduğuna inanılacağını mı sanıyorlar? Esas atılması gereken bakanlar niye yerlerinde duruyorlar?"

Bu hükümet -ve Türk ekonomisi- için son fırsat, köklü bir değişiklik yaparak geçmişinde başarılı performansı bulunan, özel sektör deneyimine sahip, akıllı ve enerjik insanları hükümete almaktır.

Ama bunun olmayacak bir dua olduğunu hepimiz biliyoruz. İlk başta kendi değişmesi gereken bir başbakan nasıl değişiklik yapacak? Kendi geçmişinde başarı performansı olmayan biri, başarı performansı olanları nereden bulup getirecek? Ve bunları artık erimeye başlayan ekonomiyi kurtarmaları için nasıl ikna edecek?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır