kapat

26.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Ruhat Mengi(rmengi@sabah.com.tr )


Sağduyu bekliyorlarmış!

Pazartesi günleri haftanın ilk günü olduğu için genellikle zordur ama bu pazartesi herzamankinden de zor..

Kafalar %0'ı uçup giden maaşlarla, bankadaki birikimlerle, üzerine %0'lara varan faiz bindiği söylenen kredi kartı borçlarıyla ve "yarın" endişeleriyle dolu ama her zamanki yerinizde, her zamanki tavrınız ve yüz ifadenizle işinizi götürmek zorundasınız. İçi kan ağlasa bile güldürmek zorunda olan komedyenler gibi..

Bütün bu akıl almaz olayların arka arkaya yaşandığı günlerde beni en çok etkileyen Başbaşan'ın arada bir ettiği "Halktan sağduyu bekliyoruz" sözleri. Duyar duymaz aklıma hemen Başbakan ve hükümet üyelerinin Başbakanlık merdivenlerinde üst basamakta durdukları (hani şu TV haberlerinde gördüğümüz, önüne sürekli makam arabalarının yanaştığı ve içinden sürekli lacilerini giymiş bürokratların, bakanların indiği meşhur merdivenler..) bir karikatür geliyor.

Merdivenlerin alt basamağında da halk durmakta. "Sağduyu" sözünü duyar duymaz sağ kollarını dirsekten büküyor ve ellerini yumruk yapıp sallayarak onlara bir sağ...duyu gösteriyorlar...

Gerçekten de bu durumda halk neden sağduyulu olmak zorundaymış? Hiç de değil.. Onlar kendi paylarına düşen sağduyuyu "ekonomik program" dedikleri her ne hal ise onun uygulanması sırasında fazlasıyla gösterdiler. Asıl sağduyuyu ülkeyi yönetenlerin göstermesi gerekirdi, olmadı. Şimdi, bir hükümet değişikliği kesinlikle gerekirken yine partilerin siyasi çıkar hesapları yüzünden bu yapılamıyor. İstifa mekanizması ortadan tümüyle kaldırılıyor. "Sandıkta görürsünüz" demekte de imkânsız, sandıkta halkın karşısına yine "Sen beni akla, ben seni" diyen ve bu aklanmaları toplum katında kabul görmemiş liderlerin yönettiği partilerle, hataları sonucu koca bir ulusu ekmeğe muhtaç etmiş, bununla da kalmayıp dünyaya rezil etmiş partiler çıkacak.

Artık kimsenin bekleyecek hali kalmadı, ülkeyi yönetenlerin hesaplarını iyi yapmaları gerekiyor. Yoksa halk onlara yakında sağ...duyuyu gösterecek gibi geliyor bana!

O tam bir star!
Türk Kalp Vakfı'nın Sabancı Center'da yaptığı ve 2001 yılının "İyi Kalp Ödülü"nü İkinci Bahar dizisine verdiği gecede Türkan Şoray'ın salona girişini görmeliydiniz. O ne "entrance"tı öyle.. Türk sinemasının yeri doldurulamayan yıldızı Şoray güzelliği ve karizmasıyla her zamanki formunda, gerçek bir sultan gibiydi. Siyah tafta, kapüşonu otrişli pelerininin içinde fırtına gibi geldi, peşinde onlarca kamerayla..

Ona ve kendisine gösterilen sevgiye bakınca, bunca yıldır oturduğu evinin büyük bir haksızlıkla elinden alınma ihtimaline karşı söylediği "Nasıl olsa evsiz kalmam. Ülkemde hangi kapıyı çalsam sevgiyle karşılanırım, burada her ev benim evim sayılır" sözlerinde ne kadar haklı olduğunu düşündüm. Türkiye'de çok az sanatçı böylesine bir takdir ve sevgiyle karşılaşmıştır.

Şener Şen için de geçerli aynı takdir. O da oynadığı her filmle yeteneğini, sanatını zirveye çıkarmış bir sinema ustası. Bence İkinci Bahar'ın tüm sanatçıları ayrı ayrı çok başarılıydı ama sonuçta bu dizinin istisnasız herkes tarafından böylesine beğenilmesinde Şoray ve Şen'in varlıklarının ve oyun güçlerinin etkisi tartışılmaz.

Türk Kalp Vakfı bu yıl da çok doğru bir seçim yapmıştı. Ekip ödüllerini aldıktan sonra, yardımsever insanlarımızın bağışlarıyla yapılan ameliyatlar sonucu sağlığına kavuşmuş kalp hastası çocukların sahneye çıkarılması, yapılan bu gecelerin gelirlerinin de ne büyük anlam ifade ettiğini bize göstermesi açısından son derece yararlıydı. TKV'nin "İyi Kalp Ödülü" gecesi, Lösemili Çocuklar Vakfı'nın yaptığı ve Betül Mardin'le 'İmaj'ın organize ettiği Viyana Balosu ile diğer vakıf yemekleri gibi toplantılarda elde edilen tüm gelir maddi imkânı olmayan çocuklarımızın sağlığı için harcanıyor.

Ve gecenin ev sahipleri..
TKV Başkanı avukat Çetin Yıldırımakın, zerafeti ve çalışkanlığıyla Vakfa büyük katkı sağlayan avukat Ergin Yıldırımakın, her zaman Sabancı Center salonlarını bu geceler için gönüllü olarak açan Sakıp ve Türkan Sabancı, hepsi en büyük takdirleri hak ediyorlar bence..

Ekonomik krizin karanlık bulutlarıyla gölgelenen yüzlerimizi gülümsetmeyi başardılar.

Onları kutluyorum!

Nefes almaya devam..
Ödülleri toplama konusundaki başarısı ile ilk tercih edilen kadın sanatçılar arasına giren Helen Hunt her filmde karşımıza çıkmaya başladı. Bir bakıma iyi, filmin kalite düzeyine katkısı oluyor ama öte yandan kötü, insan hep aynı yüzü görmekten sıkılıyor.

Geçen hafta iki ayrı filmde izledim onu.. Mel Gibson'la "Kadınlar Ne İster?"de ve Tom Hanks'le "Yeni Hayat"ta (Çok yakında 'İyilik Yap, İyilik Bul" filminde de Kevin Spacey'le izleyeceğiz.)

İkisi de güzel filmler.. Hareketli, neşeli filmden hoşlanıyorsanız birinciyi daha çok beğenebilirsiniz ama Tom Hanks'I ıssız adada dört yıl geçiren Chuck Noland rolündeki müthiş oyununu izlemek de başlı başına bir zevk. Büyük ihtimalle 2001 Oscar'ını da bu rolle kapacaktır.

Filmin sonunda hayatta kalmayı nasıl başardığını anlatırken söylediği söz bizim şu günlerdeki ruh halimize uyuyor; "Nefes almaya devam etmeliyim. Yarın sabah yine güneş doğacak. Yeni bir günde hayatın neler getireceğini bilemezsin diye tekrarladım kendi kendime.." diyordu.

Mel Gibson'ın komedi türünde de başarısını kanıtladığı "Kadınlar ne ister?" çocuklarınızla birlikte sıkılmadan izleyebileceğiniz bir film. "Yeni Hayat"ta çocuklar sıkılabiliyorlar, hatırlatayım.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır