kapat

26.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Ahmet Tan(tana@sabah.com.tr )


Keçi

Adamın canı sıkkın mı sıkkın. Çaresizlikten havraya gitmiş. Hahambaşına dert yanmaya başlamış:

- Efendi baba, artık daraldım, yandım, tükendim. Evde dokuz canız. Ev dediğim tek gözlü bir dam. Dokuz dediğim, hanım, ben, onun ana babası ve beş çocuğumuz. Bu tek gözlü damda yaşıyoruz. Musa efendimiz aşkına bana bir yol göster, bir akıl ver. Artık dayanamıyorum!

Hahambaşı "sakin ol evlat" diyerek, şefkatle adamın omuzuna dokunmuş:

- Git bir keçi bul, eve al.

Adam şaşkın:

- Eve mi?

Hahambaşı:

- Evet, eve! Ben ne yiyorsam onu yap! Keçiyi eve al ve bir hafta sonra tekrar bana gel!

Adam denileni yapmış. Bir hafta sonra geri gelmiş. Ama bedbinlikten, bezginlikten öldü ölecek durumdaymış:

- Haham efendicim, aziz babacım, evde herkes delir delirecek. Olmaz böyle bir şey. Keçi bizi öldürecek, kokuyor, tepiniyor, tos vuruyor. Bir dakika rahat vermiyor. Hayatımız altüst...

Hahambaşı, sakin mi sakin:

- Evladım, sakin ol. Şimdi evine dön. Keçiyi götür aldığın yere teslim et. Bir hafta sonra yine gel.

Adam bir hafta sonra geri gelmiş. Ama bu kez sakin mi sakin, rahat mı rahat:

- Aziz hahambaşım, muhterem efendim, meğer hayat ne güzelmiş. Bir haftadır ilk defa rahat nefes alabildik. Ailece sevinç içindeyiz. Keçiden kurtulduk. Şimdi evde biz bizeyiz.

Evet, bizim de çok değil bir süre dişimizi sıkmamız gerekiyor. Adamın başına gelen Türkiye ekonomisinin de başına geldi, biraz farklı geldi.

Çok şükür Türkiye'nin de Hahambaşısı var.

Keçisi de var elbette.
Evet Cottarelli, belki de Hahambaşımız. Keçi ise, belki şu sıralarda keçileri kaçırtacak noktaya getiren, "Bir milyona bir dolar realitesi!"

Önce bu realiteyi, adamın keçiyi evine kabul etmesi gibi kabul etmemiz gerek.

Gerisi mi? Gerisinin üzerinden biraz kendine güven ve ama daha çok sükunet ve sağduyuyla gelinir ve gelinecek. Enflasyonun düşmesini bir türlü kabul etmeyen, hatta inanmayan, hatta hatta buna belki üzülenler vardı.

Onlar şimdi saatler içinde, her şeyin alt üst olmasına bakıp seviniyorlar. Önce bunlara bakıp sinirlenmemek, moral bozmamak gerekiyor.

Türkiye, tarihinin en büyük depremini yaşadı. Binlerce yurttaşını on saniyeler içinde taş toprak ve beton yığınları içinde kaybetti.

Acılarını içine gömdü. Trilyonları aşan bu kayıpların ve hepsinden önemlisi deprem gerçeğinin üstesinden geldi. Hem de üzerinden 18 ay bile geçmeden...

Elbette ekonomideki bu depremin de üstesinden gelecektir.

Tabiattaki fay kırılmalarını önlemek mümkün değil.

Yirmi yıllık enflasyonun üzerine gidilmesi, muazzam bir enerji boşalması yarattı. Yıllar içinde zayıf düşmüş TL üzerine binen yükle kaçınılmaz bir fay kırılması ortaya çıktı.

Artçı şokları hesaba katmak gerek.

Deprem vurguncuları gibi bundan da gecelik yüzde 7500'leri aşan faiz vurguncuları, dolar vurguncuları elbette olacak.

Bir milyona 1 dolar çılgınlığı ise fazla sürmeyecek. Gecelik yüzde 2-3 binlik faiz çılgınlığı gibi o da bitecek. bunun için, önce kendi elimizle evin içine aldığımız şu arsız keçiyi boynuzundan tutup atmak gerekiyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır