kapat

26.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Selahattin Duman(sduman@sabah.com.tr )


Vardığın yer körünse sen de gözünü kapa..d

Beni en şaşırtan şeylerden biri ünlü ve lüks restoranların karşısında konuşlanıp, ticari varlığını sürdürmeye çalışan seyyar yiyecek satıcısı esnaftır.. Bunların içindeki hür teşebbüs ruhunu kim dürtükler hiç anlayamam..

Bu aralar film galası yüzünden elimizde zembil, şehir şehir geziyoruz ya! Yolumuz o sebepten düştü Bursa'ya..

Galayı düzenleyenler tarihi İskender'de rezervasyon yapmışlar, orada yiyeceğiz.. Lokantanın kapısına geldiğimiz saat henüz altı suları.. Akşam karanlığı güneşi yeni yeni boğuyor..

Sinan Çetin "Bu saatte lokantaya girmem, iftar mı yapacağız.." diye itiraz edince ben de isyana katıldım.. Ekibi orada bırakıp; ikimiz sokak aralarında, çarşıda dolanmaya başladık..

İstanbul dışında gezinmenin iyi tarafı insana star muamelesi yapmaları.. Karşılaştığımız her on kişiden dokuzu selam veriyor.. İkisi beni tanıyorsa, dokuzu da Sinan'ı mutlaka tanıyor..

İnsanoğlu böyledir işte.. Gaza getirmeye gelmez..

Gördüğüm ilgiden sonra sanki filmin başrol oyuncusu benim, Kadir ile diğerleri misafir oyuncular havasına girmeye başladım.. Allahtan koyunlara bir zararı olmuyor..

***

Bursa'daki tarihi İskender Kebapçısı'nın önünden geçen caddeyi trafiğe kapatıp "yaya yolu" haline getirmişler.. Çok şık oturma grupları yapmışlar ki benzerini ne Avrupa'da ne de İstanbul'da gördüm..

Vitrinler ışıl ışıl.. İnsanlar dost.. Herşey iyi.. Sinan'la ikimiz sanki Türkiye'ye ilk kez gelmiş turist gibi herşeye merakla bakıyoruz, açıkta ne varsa elimize alıp didikliyoruz..

Korsanınız Bursa'da..

Avare gezinirken kartpostal tezgahı gibi bir şeye rastladık.. Biraz dikkatle bakınca kartpostal görünümündeki şeylerin aslında film afişlerinin küçültülmüş örnekleri olduğunu gördüm..

Elledik.. Bildiğimiz CD kutuları ve içinde de o günlerde sinemalarda ne oynuyorsa korsanı var.. Vizontele'yi iki rakip korsan firma birden piyasaya sürmüş..

Birinde filmin afişinin kötü bir bilgisayar çıkışından kopyası var.. Diğerinde ise gazeteden kesili bir kare.. Yılmaz Erdoğan bisiklete biniyor.. Afiş havası vermek için mavi dubleks basmışlar..

Sinan "Aman iyi bizim filmin korsanını yapamamışlar.." diye söyleniyordu ki yanıma sokulan gençten bir oğlan "Abi.." dedi.. "Komser Şekspir'in de korsanı çıktı ama tükendi.."

Şimdi bu müjdeyi Sinan'e versem keyfi kaçacak.. Söylemedim.. Ne kadar yerli film korsanı varsa birer tane aldım.. Niyetim her gezide yanımda taşıdığım portatif DVD cihazına takıp, içinde ne var bakmak..

***

Aklınızın bir kenarında bulunsun.. Bilet parasından tasarruf edeceğim diye bu korsan VCD'lerden almaya kalkışmayın sakın..

Bu hem korsanlara "yardım ve yataklık" anlamına geliyor, hem de parayı sokağa atmak.. Eeee! Sen niye aldın, diye sorarsanız cevabım hazır.. Ben araştırmacı gazeteciyim.. Benim alışverişim incelemeye girer..

Nitekim gece teker teker korsan VSD'leri cihaza taktım.. Vizontele'nin birinci kopyasını seyrettim.. Durum aynen şöyleydi..

Ekran açılıyor.. Perde olarak yansıyan görüntünün üçte biri sinemanın koltukları.. Demek ki korsan, video kamerayı kucağına oturtmuş, öyle çekiyor.. Ama sağ tarafta koca kafalı bir oğlan oturduğundan perdenin, enlemesine olarak üçte biri de onun işgalinde kalmış.. Böylece ekranı yedi birim kabul ederseniz, üç birimi koltuklara ve koca kafalı oğlana gitmiş..

Görüntü berbat.. Video kameranın ekranı perdenin tamamını alamadığından planlar eksik.. Sanki filmi anahtar deliğinden seyretmeye çalışıyorsunuz.. Ses desen hiç yok.. Ne bir repliği anlamak mümkün ne müziğin tadını çıkarmak..

Alana müstahak..

Disketi hızlı hızli geçtim.. Filmin sonu da yok..

Balalayka'nın disketini taktım.. Aynı çirkinlik.. Üstelik ikinci disket hiç kayıt edilmemiş..

"Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" ile "Oyunbozan" filmleri de öyle.. Üstelik bunları çeken korsan iyice bir teknoloji cahili olduğundan çalmayı da becerememiş..

Müjde'nin filminde flu olmayan tek bir kare yok.. "Oyunbozan"ı çeken korsan, kendini yönetmen yerine koyduğundan durmadan ona buna zoom yapmış.. Kah Okan'ın kulaklarını zoomluyor, kah Zeki Ağabey'in gömlek cebini..

Alanı pişman eden bir korsanlık hizmeti, yani.. Alana da mustahak! Bu arada gözlerinin önünde satılan bu korsan VCD'lere müdahale etmeyip, adı sanı belli mekanların kâhyalarına savaş açan polisimize de teşekkürü borç bilirim..

***

Bursa çarşısında dolanıp dolanıp tarihi İskender'in önüne geldik.. Mekanın tam karşısında bir seyyar tezgah kurulmuş, kestane satılıyor.. Onun yanında da kokoreç tezgahı..

İnsanımızın müteşebbüs gücü bu işte..

Her iki tezgahın sahibi de "İskender kebapçısı ne ki? Benim hizmetimle de malımla da rekabet edemez.." fikrindeler besbelli.. Buna inanmasalar gidip başka yerde tezgah açarlar..

Tezgahları birbirimize gösterip gülüştük, içeri girdik..

Yemek tek tipti.. Sadece İskender kebabı var.. Çeşit yok.. Temsil, içimizden biri pide değil de ekmek üzeri istedi kebabını.. Ekmek yokmuş.. İlle de çeşit yaratmak istersen, tabağa önce yoğurt döktürüp kebabı üste çıkarabilirsin..

Çeşide bu kadar meraklıysan başka çözümler de var.. Kebabı bir büyük bardağa doldurup, pipetle mideye çekmeyi deneyebilirsin..

İçecek de sınırlı.. Bira dahil tüm müskirat yasak.. Ayran, şıra bir de kola serbest..

Yemekten sonra tatlı isteyeni tersliyorlar..

Sinan sinirlenip söylendi, ben de onu gaza getirmek için elimden geleni yaptım..

Sonunda biraz buruk, biraz kızgın kalktık.. Mekan sahibi o sırada yanımıza gelip şikayetimizin sebebini sondu.. Öyle bir sordu ki "yemekleri beğenmeme cesaretini nereden buluyorsunuz.." gibi anladık..

Gurbetten olduğumuzdan biraz da tırsarak çıktık dışarı.. İşte o zaman, böyle ünlü bir mekanın karşısına seyyar yiyecek tezgahı açma cesaretinin kaynağını anladım..

Kıssadan Hisse: Ben kendime "Seksen koyun getirdim, onbeşi toklu.. Yine de beğenmedi iki g..ü boklu.." dedirtmem..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır