Akıl üzerine söylenmiş atasözlerimize şöyle bir baktım..
Şunları buldum:
Akıl akıldan üstündür..
Akıl için yol birdir..
Akıl kimde ise devlet ondadır..
Akıl kişiye sermayedir..
Akıl olmayınca ne yapsın sakal..
Akıl yaşta değil, baştadır..
Akılları pazara çıkarmışlar, herkes kendi aklını beğenmiş..
Akıllı düşman, akılsız dosttan iyidir..
Akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir..
Akıllı köprü arayıncaya dek, deli suyu geçer..
Akıllı tez kocar..
Akılsız başın cezasını ayaklar çeker..
Aklına geleni işleme, her ağacı taşlama..
Mutlaka daha da vardır akıl üzerine atasözlerimiz.. Ulusça yaşadıklarımıza bakınca, aklımıza geldi akıl üzerine söylenenlerin hiç olmazsa bir bölümünü arayıp bulmak.
Çünkü, ulusça bir delilik krizine girmeden önce, ki galiba eşiğindeyiz, akılda buluşmamızı diliyoruz.. Körle yatıp şaşı kalkmamamız gerektiğini düşünüyoruz. Çetin Altan ağabeyimizin önerisi üzerine, enseyi karartmamamız lazım..
Türkiye'nin müthiş iyi yetişmiş beyinleri var.. Hepsi kendi alanında dünya çapında isimlere sahibiz.. Onlarla gurur duyuyoruz..
Bütün bunları yapıyoruz ama, sonra, yurt içinde ve dışındaki bu beyinlerimizi bir kenarda oturtup, sadece emir kullarını alıp görevlere getiriyoruz.. Çünkü siyasiler akılla değil, başka dürtülerle hareket ediyorlar..
Bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini siyasete sokamıyoruz.. Pırıl pırıl beyinlerini kapı önünde bırakıyoruz.. Sonra da bunları yapan, bunların sorumlusu olan siyasetçiler sayesinde, ulusça delirmenin eşiğine geliyoruz..
Atilla Karaosmanoğlu gerçekleri söyledi diye, adamı bir idam etmediğimiz kalmıştı.. Unutmayın bunları..
Artık, Merkez Bankası'nı ve Hazine yönetimini, Almanya'ya veya ABD'ye bağlamayı bile düşünecek noktaya geldik.. Kimbilir belki de en iyisi bu olur..
Böylece, siyasetten, siyasilerin baskısından kurtulmuş bu iki kurumumuz, çok daha sağlıklı çalışacaktır.. İtibarı çok daha fazla olacaktır..
Daha bundan 10-15 gün önce, herşeyin çok iyi gittiğini söyleyen siyasetçilerle yaşamak zorunda mı Türk insanı? 65 milyon mu, 70 milyon mu, artık kaç kişi isek, bu kadar insanı mutsuz etmeye kimsenin hakkı yoktur..
Siyasiler, esas şimdi insanları sokaklara çıkartıp, "Fransa sabrımızı taşırma.. ABD çizmeyi aşma" diye bağırtın ki, bir anlamı olsun.. Ulusça deliliğin eşiğindeyiz ya.. Ama ne korkarlar kimbilir? Ah akıl ah..
Türkiye'nin Suriyelileştirilmesine, Iraklaştırılmasına izin vermeyecek siyasi kadroları özledik.. Onlara ihtiyacımız var..
Mesele, Ahnmet'in yerine Mehmet'in bakan yapılmasıyla çözülmez.. Zihniyetin tamamen değişmesiyle çözülür ancak.. Bu yüzyılda kayıp devlet olmak kaderimiz olmamalı..
Başkan Bush bile, bizim bir istikrarsızlığa doğru gittiğimizden endişeye kapıldığı için Ecevit'i aradı.. Çünkü ABD'nin çıkarı bunun tersini istiyor.. Yani bizi yine kurtarırsa batı kurtaracak.. Kendi kendimize akılla bağdaşır işler yapamadığımız için, yine onlara döndük gözlerimizi..
Hay Allah unutuyorduk; 4 gün sonra aybaşı, 5 gün sonra bayram..
Bize farketmez, çünkü deliye zaten hergün bayram..
Sizlere, iyi haftalar dilemek istiyoruz ama, Allah'ın bildiğini kuldan saklamak olmaz.. Bu hafta da delirmemeye çalışın lütfen değerli okurlarımız..