kapat

26.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Aktif Dagitim
İmparatorluğun dönüşü
"İstanbul'da kendinizi Hollywood'da gibi hissediyorsunuz. Büyülü şehrin bir yanı Paris, bir yanı Kahire..." New York Times'ın moda eki, 'İmparatorluğun Dönüşü' başlıklı yazıda İstanbul'u bu cümlelerle tanıtıyor

İSTANBUL'DA kendinizi adeta Hollywood tepelerinde gibi hissediyorsunuz. Bir kilometre gidince bir bakıyorsunuz Portofino'ya gelmişsiniz. Biraz daha gidin Şam'dasınız. Kentin bir kesimi Paris'i, bir kesimi Londra'yı , New York'u, Roma'yı ya da Kahire'yi andırıyor... Amerika'nın en önemli gazetelerinden biri olan New York Times'ın yılda dört kez yayınlanan moda dergisi, ondört sayfa ayırdığı, "İmparatorluğun Dönüşü" başlıklı yazıda İstanbul'u işte bu cümlelerle tanıtıyor. Yves St. Laurent firmasının yöneticisi Mark Lee ve Ed Filipowski dergiye yaptıkları açıklamada; "Mâlikanelerinde kullandıkları İznik işi çini tabakları, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları'na başkentlik yapmış İstanbul'a yaptıkları son seyahatlerinde satın aldıklarını; cam eşyaları ise, bir zamanlar sultanların tercih ettiği Beykoz Cam Fabrikası'ndan satın aldıklarını" belirtiyorlar.

İstanbul'un etkileyiciliğinin kendine özgü mimari, şiirsel ve müziksel dokusundan kaynaklandığını kaydeden New York Times, bu sihirli dokunun şimdi yeniden değerlendiğini anlatıyor. Dergiye göre, moda dünyası İstanbul'u keşfetmekle kalmadı, İstanbullular da modayı yeniden keşfetti. 10 yıl önce piyasada sadece bir adet olan iç tasarım dergilerinin sayısının, şu anda tam kırk olması da bu gelişmenin göstergesi... Dergide, "Avrupa Birliği'ne girmeye çabalayan Türkiye'nin giderek güç kazanan ulusal gururu, estetik bir değişimi de beraberinde getirdi" ifadelerinin yanısıra şu satırlara yer verildi: İstanbul üç imparatorluğa, Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarına ev sahipliği yaptı. 1600 yıl boyunca 120 imparator ve sultan dünyanın yarısını İstanbul kıyılarından yönetti. Ama İstanbul'un en baştan çıkan yanı, ufka baktığınızda geleceği görmeniz.

Minareler, tepeler ve gökdelenler; çelik ve İznik çinileri huzur verici bir uyum içerisinde mükemmel bir görüntü sunuyorlar. Bir yandan Londra'nın şık mekânlarının aynısını, bir yandan da İstanbul'a özgü çok özel mekânları birarada bulabiliyorsunuz. İstanbul'da tarihi eserlerin restore edilerek geçmişin de korunduğunun altını çizen New York Times dergisi, bu korunma içerisinde aynı zamanda da bir yenilenme hareketinin yaşandığını söylüyor. Çukurcuma'yı 10-20 yıl öncesinin Soho'suyla kıyaslayan dergi, aradaki tek farkın Çukurcuma'daki sanat eseri binaların, Soho'da bulunmaması olduğunu belirtiyor.

Antikacı Erol Aksoy'la bir konuşma yapan dergi, Aksoy'un "On yıl önce parasını pahalı arabalara harcayan insanlar artık evler ve kilimler almaya başladı" sözlerine yer veriyor. Aksoy'a göre bu sayede Hüseyin Çağlayan ve Rıfat Özbek'in moda alanında yakaladığı başarılara, iç tasarım ve mobilya tasarımı alanında da ulaşıldı. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın eski Genel Direktörü Melih Fereli ise "İstanbul'un nüfusunun yüzde 65'i 35 yaşın altında. Gençler önceki nesillere oranla çok daha eğitimli: Birkaç dil birden konuşabiliyorlar" diyor. Mimar Nazlı Gönensay ise dergiye yeni nesil İstanbulluları şöyle anlatıyor: Gençler çok daha zevk sahibi. Dinamik ve gelişmeye aç. Londra ve New York'u yakalamak için çalışıyorlar.

MODANIN BAŞKENTİ
İstanbul'un etkileyiciliğinin kendine özgü mimari, şiirsel ve müziksel dokusundan kaynaklandığını kaydeden New York Times, bu sihirli dokunun şimdi yeniden değerlendiğini anlatıyor. Dergiye göre, moda dünyası İstanbul'u keşfetmekle kalmadı, İstanbullular da modayı yeniden keşfetti. 10 yıl önce piyasada sadece bir adet olan iç tasarım dergilerinin sayısının, şu anda tam kırk olması da bu gelişmenin göstergesi... Dergide, "Avrupa Birliği'ne girmeye çabalayan Türkiye'nin giderek güç kazanan ulusal gururu, estetik bir değişimi de beraberinde getirdi" ifadelerinin yanısıra şu satırlara yer verildi: İstanbul üç imparatorluğa, Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarına ev sahipliği yaptı. 1600 yıl boyunca 120 imparator ve sultan dünyanın yarısını İstanbul kıyılarından yönetti. Ama İstanbul'un en baştan çıkan yanı, ufka baktığınızda geleceği görmeniz.

MİNARELER ŞEHRİ
Minareler, tepeler ve gökdelenler; çelik ve İznik çinileri huzur verici bir uyum içerisinde mükemmel bir görüntü sunuyorlar. Bir yandan Londra'nın şık mekânlarının aynısını, bir yandan da İstanbul'a özgü çok özel mekânları birarada bulabiliyorsunuz. İstanbul'da tarihi eserlerin restore edilerek geçmişin de korunduğunun altını çizen New York Times dergisi, bu korunma içerisinde aynı zamanda da bir yenilenme hareketinin yaşandığını söylüyor. Çukurcuma'yı 10-20 yıl öncesinin Soho'suyla kıyaslayan dergi, aradaki tek farkın Çukurcuma'daki sanat eseri binaların, Soho'da bulunmaması olduğunu belirtiyor.

YAŞAM ZEVK KAZANDI
Antikacı Erol Aksoy'la bir konuşma yapan dergi, Aksoy'un "On yıl önce parasını pahalı arabalara harcayan insanlar artık evler ve kilimler almaya başladı" sözlerine yer veriyor. Aksoy'a göre bu sayede Hüseyin Çağlayan ve Rıfat Özbek'in moda alanında yakaladığı başarılara, iç tasarım ve mobilya tasarımı alanında da ulaşıldı. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın eski Genel Direktörü Melih Fereli ise "İstanbul'un nüfusunun yüzde 65'i 35 yaşın altında. Gençler önceki nesillere oranla çok daha eğitimli: Birkaç dil birden konuşabiliyorlar" diyor. Mimar Nazlı Gönensay ise dergiye yeni nesil İstanbulluları şöyle anlatıyor: Gençler çok daha zevk sahibi. Dinamik ve gelişmeye aç. Londra ve New York'u yakalamak için çalışıyorlar.

İSTANBUL'DA MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN 10YER
Topkapı Sarayı: Sultanlara evsahipliği yapan sarayın yapısı, dünyanın tüm mimarlarına da esin kaynağı olmuş.

Pandeli Restoran: Mısır Çarşısı'nın üst katındaki restoranda, çarşının renkleri ve kokuları ile boğazın etkileyici manzarası birarada.

Yerebatan Sarnıcı: Bizans İmparatorluğu'nun su kaynağı ve "Rusya'dan Sevgilerle" filminin etkileyici mekânı.

Sultanahmet Camii: İslamiyetin güzelliğini, iyimserliğini ve ışığını bu kadar güzel bir araya getiren başka bir yer olamaz.

Ayasofya: İmparator Jüstinyen ve karısı Theodora tarafından 537 yılında açılan kilise dünyanın en güzel anıtlarından.

Beylerbeyi Sarayı: Boğazın Anadolu yakasındaki saray, Batı ve Doğu kültürlerinin biraraya gelişinin en güzel örneklerinden.

Kapalı Çarşı: Mutlaka görülmesi gereken bir yer. Eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright da Noel alışverişini buradan yapmıştı.

Horhor: Mühürlü padişah lambalarından, incilerle süslü yatak takımlarına ve vitraylara kadar ne ararsanız var.

Çukurcuma: 3 cadde üzerindeki 200 mağazada ıvırzıvırdan hazinelere kadar birçok şey var.

Pera Palas Oteli ve Sirkeci Garı: Gar da, otel de Şark Ekspresi'nin yolcuları için yapıldılar. Şark Ekspresi seferleri çoktan bitti. Ama otel görkemini yitirmedi.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır