kapat

23.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )


Demokrasi hesap verme rejimidir

On dört aydır uygulanmakta olan ekonomik programdan "vazgeçildiği", 12 saatten fazla süren bir toplantının ardından dün sabaha karşı ilan edildi. Başbakan da iki ortağı ile birlikte öğleden sonra yaptığı basın toplantısında "ekonomide zaten sorun vardı" dedi.

On dört ay önce, Uluslararası Para Fonu ile bir anlaşma yapıldı ve ekonominin "düzlüğe" çıkması, enflasyon ateşinden kurtulması için "istikrar programı" açıklandı.

Programın halka dönük yüzünde fakirleşme vardı, ekonomik durgunluk vardı. Çalışanların gelirleri "dondu", ücret ve maaş zamları hep hükümetin belirlediği enflasyon hedefine göre yapıldı. Çalışanlar iki yıl sonra ulaşılacak "düzlük" uğruna durumu kabullendiler. Toplumsal patlama yaşanmadı, fakirleşen insanlar sokaklara dökülmedi.

İşletmeler, işverenler de program hedeflerine göre kararlar aldılar. Küçülmesi gereken küçüldü. Durgunluk içinde varolabilmek için işveren de işçi de fedakârlık yaptı. Küçük işletmelerde iflaslar olağanüstü rakamlara ulaştı. Bu durum da olgunlukla kabullenildi.

Gerçek olarak gelirler azalırken Hükümet yeni vergiler istedi.

Telefon vergileri, elektrik fiyatları, harçlar, taşıt vergileri yoluyla da halk biraz daha fakirleştirildi. "Bir defalık" denilen deprem vergilerinin bazıları "sürekli" hale getirildi.

Toplum nasıl güvensin?

Türk halkı ne istendiyse verdi.
Türkiye, bütün kesimleriyle Ankara'dan söylenenlere inandı, güvendi, sesini çıkartmadı, isyan etmedi.

Şimdi Ankara diyor ki: "On dört aydır uygulanan program olmadı, bundan sonra yeni bir program uygulayacağız."

Neden olmadı sorusunun iki cevabı olabilir: Ya uygulanan ekonomik istikrar programı başından yanlıştı... Ya da programın ilkeleri doğruydu, ama uygulamada yanlışlar yapıldı...

Bu programı belirleyen de Ankara'dır, uygulayan da Ankara'dır.

Şimdi aynı "kadro" yeni bir program uygulamasına geçileceğini söylüyor. İlk programı on dört ay önce belirleyen ve uygulayan kadro aynı kadro olduğuna göre Türk halkı bu kez nasıl güvenecektir?

İktisatçılar söylüyor: Bu tür istikrar programları "denedik olmadı, yenisine bakalım" mantığıyla yapılamaz. Çünkü, program başarısız olduğu anda düşülen nokta hiç bir zaman başlangıç noktası değildir, başlangıç noktasından daha da geride bir noktadır.

Başaramayan evine döner
Türkiye on dört ay öncesine dönmemiştir, 3-4 yıl öncesine dönmüştür. Ayrıca bu programın başarısızlığı yüzünden uygulanmak zorunda olan yeni tedbirler, eklenen yeni zararlar ve faturalar yüzünden daha da ağır olacaktır.

Bugüne kadar sesini çıkarmadan Ankara'nın dediğine inanan ve güvenen, fedakârlık yapan bütün kesimlerden daha da fazla fedakârlık istenecektir. Sadece dolar fiyatındaki yüzde 25-30'luk değişiklik bütün toplumun aynı oranda fakirleşmesi anlamına gelmektedir.

Demokrasi, yönetilenlerin hesap sorabildiği, seçilmiş ya da atanmış bütün yönetenlerin hesap vermek zorunda oldukları rejimdir. Bu hesap sorma-hesap verme sistemi de sadece seçim sandığıyla işlemez. Başarısız yöneticinin, yönetilenlerin kendisine artık güvenmediğini hisseden yöneticinin çok basit bir hesap verme yolu vardır.

Ankara ilan etti: "Başarısız olduk". Ama herkes aynı yerde duruyor ve on dört ay önce söyledikleri aynı kelimelerle, aynı cümlelerle halktan fedakârlık istemeye devam ediyor.

Herhangi bir şirkette, on dört ay boyunca uyguladığı program başarısız olan bir yönetici "evine döner" yerine başkası gelir.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır