kapat

23.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Perşembenin gelişi

MGK'daki kavgayı izlerken içimde uyanan şüphe, Ecevit'in Çarşamba günkü açıklamalarını dinlerken daha da koyulaştı. Diyelim ki başbakan MGK toplantısındaki kavga sonrasında kendini tutamamış, fevri davranmış ve o basın toplantısını düzenlemişti. Peki aradan iki gün geçtikten sonra yaptığı o kriz tırmandıran açıklamalar neydi?

Yoksa o "fevri" davranışlar, gerçekte fevri olmayıp oldukça hesaplı kitaplı mıydı? Çoktandır yapılması gereken bazı düzenlemeler için uygun zemin mi aranıyordu?

***

MGK'da bir ağız dalaşı oldu diye, istikrar programının rafa kaldırıldığına inanmak için Türkiye'ye oldukça yabancı olmak gerek.

Bu ülke bunun gibi ne siyasi krizler, ne kavga gürültüler gördü...

Sağlıklı bir ekonomi, Başbakanla Cumhurbaşkanı iki gün küstü diye yerle bir olur mu? Sağlam bir vücut iki günlük yüksek ateş yüzünden tahrip olur mu?

İki günlük yüksek ateş ancak, zaten üflesen yıkılacak kadar zayıf bir bünyeyi yere vurabilir.

Ekonomi bir günde aktan karaya dönmez. Kara perşembelerin gelişi, koyu gri çarşambalardan, salılardan bellidir.

Ben zaten bunca yıldır düşürülemeyen enflasyonun, hemen hemen hiçbir yapısal tedbir alınmadan düşüvermesine şaşmış ve o zamanlar da yazmıştım: Yirmi yıldır kanımızı iliğimizi emen enflasyon canavarı ne olmuş da böyle birdenbire süt dökmüş kediye dönmüştü? Nasıl bir mucize gerçekleşmişti de Türk ekonomisi birdenbire düze çıkıvermişti? Sihirli bir değnek değmişcesine faizler inişe geçmiş, döviz fiyatları kuzu gibi olup söz dinlemeye başlamıştı.

Eğer bu iş bu kadar kolay idiyse, neden şimdiye kadar yapılmamıştı da bu halk tam yirmi yıldır enflasyonun yüksek ateşi altında sayıklaya sayıklaya yaşamaya mahkum edilmişti?

Değişen neydi? İstikrar programı devletin kara deliklerini mi kapatmıştı? Kamu bankalarının görev zararları mı giderilmiş, kamu bankaları mı özelleşmişti? Haberimiz olmadan KİT'ler doğru dürüst fiyatlara satılmış da devlet kasasına taze para mı girmişti? Üretimde ihracatta patlama mı yaşanmıştı? Devlette ciddi bir tasarruf reformu mu yapılmıştı? Memur sayısı mı azaltılmıştı?

Eğer döviz artışını yıllık takvime bağlamak; ücrette-kirada narh ekonomisine geri dönmek bu kadar harika bir çözüm idiyse neden yıllar yılı beklenmiş ve vatandaş zam altında ezdirilmişti.

***

Hükümet, milyonlarca ailenin, düze çıkma umuduyla yaptığı fedakarlığı değerlendiremedi. Halkın kemer sıkarak geçirdiği onca ayı boşa harcadı. Kendisine tanınan fırsatı, verilen zamanı kullanamadı. Ne kamu bankalarını özelleştirebildi ne Telekom'u satabildi. O kadar oyalandı, o kadar ayak sürüdü ki, sonunda ölü eşek fiyatına verse kimse almaz hale geldi. Bütçe dışı fonları düne kadar tasfiye edemedi. Hem harcamayı kısmak dedi, hem de bütçenin üçte biri olan Milli Savunma bütçesinin dokunulmazlığına dokunmaya cesaret bile edemedi. Bankalar krizine zamanında müdahale edemedi, hem yabancı sermaye gelsin dedi, hem de yabancı parayı tedirgin etmek için en olmayacak şeyleri yaptı.

Ve işte sonunda döviz cephesinde açık öyle bir noktaya dayandı ki, kuru serbest bırakmak kaçınılmaz hale geldi.

Şimdi gelinen bu noktada, bir günah keçisi bulmaya çalışmanın kimseye bir faydası olmaz.

Herkes bilir ki, başarısızlığın gerekçelerini sıralamak, hiçbir zaman başarının yerine geçmez. Hükümetler kriz yaratmamak, doğan krizi çözmek, vaadettikleri programı uygulamak, kısacası başarmak için vardır; başarısızlığın nedenlerini anlatmak için değil.

Bakalım, bütün varlık sebebini istikrar programı üzerine kuran bu hükümet, programın rafa kalkışından sonra kendisine nasıl bir varlık nedeni yaratacak...

(Kurtarıcı bekleme sendromu üzerine yazacağımı söylediğim yazı bir başka güne kaldı. Zaten kolay kolay gündemden düşecek bir konu da değil...)

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır