Boğaz'dan yılda ortalama 50 bin ticari gemi geçiyor. Bunların 6 binini dev tankerler oluşturuyor. Orta Asya'daki yeni petrol boru hatları devreye girince rakam 2010 yılında ikiye katlanacak. Bugünkü durumuyla bile her gün bir deniz kazasına sahne olan Boğaz, o zaman "günde birkaç deniz kazası riski" taşıyacak. Tankerler petrol ve türevlerini taşıyor. Bir uzman şu korkunç olasılığı dile getirdi:
"Tankerlerin taşıdığı yükler arasında amonyak gibi çok çabuk alev alan uçucu maddeler de bulunuyor. Bunlardan biri Boğaz'da kaza yapar ve amonyak tutuşursa, 20 kilometre çapındaki bir alanda, sadece birkaç saniye içerisinde doğal varlık ve insan olarak, canlı kalmaz."
DÜNYANIN en dar, tehlikeli ve riskli su yolundan 2010'dan itibaren yılda 100 bine yakın ticari gemi geçecek. Bunların 15 bine yakını, "yanıcı-patlayıcı maddeler taşıyan tankerler" olacak. Bugün koruyamadığımız Boğaz'ı, o zaman nasıl koruyacağız? Boğaz kıyılarına Çin Seddi gibi dikilecek kulelerdeki VTS adlı "gözetleme cihazları" ile mi? VTS "kaza durumu"nu sadece haber verir; müdahale edip önleyemez. Yetişip durdurmaya vakit bulamayacağımız kaza "bilgimiz dahilinde" cereyan eder, hepsi bu. Boğaz ve İstanbul büyük bir faciayı yaşarken bize yine ağlaşıp dizimizi dövmek düşer.
YAPILACAK tek şey, Boğaz'dan tehlikeli geçişleri geniş yetkiyle bizim denetlememiz ve yönlendirmemiz. Bunun için de Montrö Sözleşmesi denen paslı kelepçeyi, bileğimizden bir an önce söküp atmamız şart.