kapat

18.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
'Extacy'ye karşı Ecstasy
Akraba evliliğinde aşk olur mu?.. Ressam Mahmut Karatoprak'ın "süslenmiş" kadınları... Harvard'ı tek 'v' ile yazmak yakışık almaz... İtalyan lokantası Porto Venere'de bir türbanlı... 14 Şubat Sevgililer Günü'nde kaç para harcadınız?..

Sevgili Orhan, Siyaset Meydanı programından davet ettiler. Eğer bir aksilik olmazsa sen bu yazıyı okuduğunda ben yeni Medeni Kanun Tasarısı'nı konu edinen tartışmaya katılmış olacağım.

Adalet Komisyonu'nda evlenme yaşı 15'ten 17'ye yükseltildi ama "akraba evliliğini yasaklayan" maddesinden vazgeçildi. Bakan Hikmet Sami Türk'e göre erken evlenmek özellikle kadınların eğitimine mani oluyormuş. Gerekçesi bundan ibaret. Yahu, insanlar binlerce yıl 18 yaşın altında evlendi. Hiçbir şey de olmadı. Hatta sorumluk bilincinin daha erken geliştiğini bile söyleyebiliriz. Ayrıca okumak isteyen zaten evlenmeyip okuyor.

Akraba evliliği ise gayet ciddi bir sorun. Bana kalırsa kadını tahakküm altında tutan en önemli mekanizmalar arasında. "Ailenin içinde" kalmak koca denetiminin yanı sıra baba ve abi denetiminin de devamını sağlar. Hem düşünsene: Dokuz ay karnında taşıdıktan sonra ortaya sakat bir çocuk çıkıyor. Hadi bir tane daha yapıyorlar... Sakat çocuk mutsuzluk demek, masraf demek, sorun demek. Gördüğüm kadarıyla aşiret sistemine ciddi prim verdiler.

(Ara not: Aşiret dedim de aklıma geldi... Erbakan'ın tarikatçılara yemek vermesi hâlâ konuşulur da, kimse Demirel'in aşiret liderlerine verdiği daveti söz konusu etmez. Halbuki yerli Hizbullah'ın arkasındaki toplumsal gücün; devlet yanlısı ama koruculuğun kalkmasını istemeyen -ve aynı zamanda uyuşturucu işine bulaşmış- aşiretler olduğu iddia ediliyor ciddi biçimde.)

Haa, dersen ki, yasaklama akraba evliliğini engeller mi? Tamam engellemez ama adamlar o yönde dişe dokunur bir şey de yapmıyorlar.

Bu aralar "Extasy tehlikesi"nden söz ediliyor. Bir "sorun" var gerçekten de: Çünkü bunlar "Ecstasy"nin nasıl yazıldığını dahi bilmiyorlar! Benim Milliyet'te çalıştığım dönemde "Ecstasy" bir kere doğru yazılmıştı; onu da bana sormuşlardı, ben de

hata yapmamak için sözlüğe bakmıştım! Sorun şu: Üzerine konuştukları şeyin ABC'sini bile bilmiyorlar. Bu da dile yansıyor tabii. Mesela geçenlerde bir gazete "Harward" diye yazdı. Belli ki "Koskoca Harvard, tek 'v' ile yazılmaz," diye düşünmüşler! Bunları dil komiserliği yapmak için değil, bir zihniyeti ortaya koymak için yazıyorum. Yoksa herkes hata yapar...

ÇUBUK DEĞİL HAP!
(Ara not: NYT Magazine Ecstasy'yi kapak konusu olarak işledi. Hapın "seks gücünü" artırdığını sananların mutlaka okuması gerekiyor. Hem bir düşünsünler; neden "mutluluk hapı" deniyor? Onlar galiba "mutluluk çubuğu" ile karıştırıyorlar. :)))

Sevgililer Günü bu yıl sönük kutlandı. Belli ki ekonomik kriz ve genel mutsuzluk havası fena vurdu. Bir arkadaşım Çırağan Oteli'ne yemeğe gitmiş. Masalar çiftlerle doluymuş ama aralarında hiç konuşmuyorlarmış. Canları sıkkın, bitse de gitsek havasında etrafı kesiyorlarmış.

(Ara not: Bize gelen habere göre 14 Şubat'ta Amerikalı erkekler ortalama 40 dolar harcıyormuş. Sen ne yaptın oralarda? Türkiye'ye sanal güller filan yolladın mı? Ha, ha, ha!)

Yemek deyince hatırladım. Geçen Pazar, Zaman'ın ekindeki "Ağız Tadı" bölümünde Meral Yılmaz adlı türbanlı bir kız Nişantaşı'ndaki İtalyan lokantası Porto Venere'yi tanıtmış. Bu "hanım" büyük olasılıkla içki, sigara içmiyordur. O lokantaya nişanlısıyla filan gitse neler olacağını tahmin edebilirsin. Nilüfer Göle bir keresinde, "Laikçiler ile İslamcılar arasındaki ilişki, Hindistan kastlarına benziyor" demişti, "Biri diğerine 'kirli' muamelesi yapıyor."

Mahmut Karatoprak'ı hatırlar
mısın? Hani GazetePazar'a da çizerdi. Uzun süredir kendini resme verdi. Dördüncü sergisini Galeri C.A.M.'da açtı, Nişantaşı'nda, Abdi İpekçi'de. Daha çok küçük ağızlı, tombul göğüslü kadın figürleri yapar. Sergiye gittik. Aaa, o da ne? Bu kez figürlerin üzerinde beyaz, transparan minik damlalar var. Su mu? Değil! Olsa olsa "sevgi dolu" bir mastürbasyon operasyonunun sonucu. Mahmut'a, "Nedir yahu bunlar" diye takıldım. Yazacağımı da biliyor ya; "hayatın başlangıcı" dedi. Çok güldük. Belli ki sembolik anlamda da olsa (çünkü figür de resmin kurgusuna dahil, meni de) o damlacıklar, hayatın başlangıcını değil ama resmin bitişini işaret ediyor!

emreakoz@sabah.com.tr


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır