kapat

18.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Kıskanç koca, mükemmel baba
Vâlâ Nureddin'e göre Nâzım, müşterek hayatı güzelleştirme çabası gösteren, sevdiği kadına sadık kalan bir erkekti. Çok kadın, ardından gözyaşı dökmüştür. Münevver, Eva, Piraye...

Aslında Nâzım monogramdı. Birini severse Ğiyice severse- ona sadık kalmak isterdi. Sevemediği sıralarda da sevilecek birini daldan dala arardı. Bunu bilinçle mi, içgüdüyle mi, can sıkıntısıyla mı yapardı? Daha ziyade kadınların ayartma gayretine kurban gittiğini, tanıdığım kadınların sözlü ve yazılı itiraflardan öğreniyorum. Şair, aşklarının etkisindeyken ve sevgilisi uzun süre gözden ırak değilken, başka çekimlere kapılmamak için gönlünün kepenklerini sıkı sıkıya indirirdi diyebilirim. Fakat sevgiliyi zamanlar ve mekanlar ayırınca, günün birinde mahzun mahzun içeri girerdi. Vicdan azabı çekiyorum Vâlâ derdi."

Vâlâ Nureddin yani Vâ-Nu Nâzım'ın dünyasını paylaşmış ve "Bu Dünyadan Nâzım Geçti" kitabında geçmişe aşk satırları da düşmüştü. (Remzi Kitabevi 1965)

Yazar, Nâzım'ı "kadın koleksiyoncusu" olarak görmeyen ve onu "kıskanç koca, mükemmel baba" şeklinde niteleyenlerin başında geliyor. "Müşterek hayatı güzelleştirmek ve gönülleri mamur kılmak çabasını gösteren bir erkek" olarak tanımlanan Nâzım, bu görüş çerçevesinde "ayrıldığı kadınlar tarafından mazur görülmüş, hayırla anılmıştır". Daha ötesi kadınlar onunla hep arkadaş kalmış, arkasından gizli gizli ağlamışlardır.

SEVGİLİLERİ MISRALARINDA
Çevresine göre her veda, kadınlar için gözyaşıdır. Ama bu ayrılışların diğer yüzündeki acı ve yaş dolu Nâzım'ın bakışından çok söz edilmemiştir. Oysa Nâzım Hikmet sevgililerinin isimlerini bile mısralarına koymuştur:

"Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim / Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki"

Sabiha Hanım Vali kızı olup, "Gözleri Siyah Kadın"dır. Bir doktorun baldızı olan Azize Hanım, Nâzım Hikmet'in başında kavak yelleri eserken, 17 yaşında kalbine girmişti:

"Önünde gönlümle gelirken dize / Şu yanan alnıma bir kere dokun / Azize gözleri nurdan Azize"

"Benim gönlüm bir kartaldır/Nerde güzel görürsem ben/Haydi derim, haydi saldır."

Gönlü kartal Nâzım'ın kanat çırptığı isimler elbette rakama gelmez. Münevver Hanım, Eva, Piraye...

Nâzım Hikmet'in ilk eşi İttihatçı bir aileden gelen Fransızca öğretmeni idi. Aile nikâha rağmen beraberliği onaylamıyordu. Eşi de "Bizim de herkes gibi bir yuvamız olsun" dedikçe Nâzım Hikmet kendi ile hesaplaşıyordu. Bu kadınsı arzuları küçük burjuvalık olarak görebiliyordu: "Minimini minnacık kadın, rahata acıktı kadın"

Madam Sofya'nın ise bu dönemde hem bedeni hem de sesi güzeldir. Dolayısı ile yuvanın dağılması sırasında ayrılığın onarıcı rolünü üstlenecekti. Nâzım'ın Türkiye'ye dönen eşi ise bir profesör ile evlenerek çocuk sahibi olacaktır. Yani aradığı yuvayı Moskova'da Nâzım'ın kalbinde değil, İstanbul'da bulmuştur.

ANNELER DE SEVER
Yahya Kemal'in Nâzım Hikmet ailesinde önemli bir yeri vardır. Yahya Bey yemek masalarında sadece kendi şiirlerini değil, Nâzım'ın da ilk mısralarını okuyup fikir beyan eden kimsedir.

Nâzım'ın şiirlerine bakmıştır ama asıl baktığı Celile Hanım'dır. Yani Nâzım Hikmet'in annesi.

Celile Hanım (1883) sıradan bir ressam olmayıp Fausto Zonaro'dan ders almış, Roma'daki sanat eğitimini karma ve kişisel sergilere taşımıştı. (1917)

"Nâzım Hikmet'in anası Yahya Kemal'in büyük aşkı idi. Sık sık eve gitmesinin bahanesi de Nâzım Hikmet'e şiir dersi vermekti. Nâzım Hikmet'in annesi Celile Hanım'ı 'Pars gözlü' olarak şiirlerinde mısra ile dolaştırmış ancak iş evliliğe gelince kayıplara karışmıştır." Dönem tanıkları olan Nâzım'ın arkadaşları böyle yazıyor...

Eleştiri okları Nâzım'ın affına imza koymadığından dolayı keskinleşmiş ve çevre Yahya Kemal'in bu imza hasisliğini asla bağışlamamıştır. Celile Hanım ve Nâzım Hikmet çevresinin bu "mutena zevad" ile ipleri kopmamıştır ama gevşemiştir. Yahya Kemal, Vâ-Nõ'ya yazdığı mektubunda şair için "Bizim değil, sizin Nâzım" hitabını kullanacaktır. "Sizin aziz dostunuz Nâzım İstanbul'a mevkufen geliyormuş. Çok kıymetli olan bu arkadaşınız inşallah beraat kazanır, serbest olur. Fakat siz de bu defa kendisine hitaben şöyle bir nasihatla başlayınız:

- Hey avanak, bana bak... Politikayı bırak. Serserilik ettiğin de kafi. İstanbul gibi dünyanın en güzel yerinde rahat otur ve yaşa" (Varşova'dan 15 Eylül 1928 tarihli mektup.)

Bu beraberliğin Nâzım Hikmet'i çok hoşnut ettiği söylenemez. Yahya Kemal'in evlilik sorumluluğundan kaçındığını şu satırlardan anlıyoruz: "Bir zaman baktı o viran kuyuya/Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü/Parmağından sıyırıp attı kuyuya"

ergunhicyilmaz@superonline.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır