kapat

18.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Kemalizmin uslu çocukları
Ekranlarda çağdaş, eğitimli genç nüfusu onlar temsil ediyor. Ancak Atatürkçü gençler de kendi aralarında ayrılıyor: Bir grup 'ben de zamanı geldiğinde asarım' derken, 'uslu' Kemalistler kadro yaratma çabasında

Televizyon programlarında çıkan tarikat tartışmalarında en çok kendilerine Kemalist diyen gençlerin sesi çıktı. Ne var ki söylemleri farklıydı. Kimi "Ben de zamanı geldiğinde tarikat şeyhlerini asarım arkadaş" derken, kimi de "Okumalısınız, ben okudum ve doğru yolu buldum. Sizin gibi üzüm salkımı şeklinde yetişmedim" diyordu. Peki kimdi bu gençler? Bunu anlamak için kendilerine 'Aydınlanma 1923 grubu' diyen gençlerle görüştük. Röportajda gruptan 15 kişi bulunuyordu. Ama sorularımızı grubun kurucularından Kaan Öğüt, Süreyya Kumkumoğlu, Cem Karsu ve Mutlu Demirkan cevapladı.

Kimsiniz siz?

Kaan: 1993 yılında Aydınlanma 1923 adında İTÜ'de bir grup kurduk. Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü senenin sonuydu. Arayış içerisindeydik. Profesyonel olarak dergi oluşumuna 1996'nın Nisan ayında başladık. Şu anda 35'inci sayımız piyasada.

Zaman içinde İTÜ'nün dışına taştınız değil mi?

Kaan: 29 Ekim 1997 yılında tüm üniversitelerin Atatürkçü Düşünce Kulüplerinin katıldığı kongrede temel olarak ikiye ayrıldık. Bir grup Kemalizm'i sosyalizm ya da kapitalizm gibi görüşlerle yamamaya çalışırken biz Kemalizm'i başlı başına bir ideoloji olarak benimsiyorduk. Bu noktada ayrıldık ve aynı zamanda da birleştik. Farklı üniversitelerden arkadaşlarımız bizimle geldiler.

Hedefiniz nedir?

Cem: En büyük iddiamız kadro yaratmak. Geniş anlamıyla ileride Türkiye'nin kaderini belirleyecek kadrodan söz ediyoruz. Biz ülkenin herhangi bir yerinde çalışan, çabalayan ve bu arada da hizmet eden ulusal bakış açısına sahip, kendi çapımızda da olsa bir grubuz. Aramızda Ağrı ve Diyarbakır'da öğretmenlik yapanlar, doktor ve akademisyenler de var.

Sizden önce böyle bir oluşum yok muydu?

Cem: Evet bizden önce Kemalist bir gelenek yoktu. Biz yalnızdık, ne yapacağımızı bilemiyorduk. Gittiğimiz derneklerde gençlere yaklaşım bizi tatmin etmedi. Birey olarak Kemalizm üzerine yazan insanlar vardı ama bir o kadar da Kemalizm'i bir fraksiyon olarak kabul etmiş insanlar vardı. Biz hep bunun rahatsızlığını duyduk. Bir gelenek yaratmak için bir araya geldik. Ve varlığımızı inatla, tüm imkansızlıklarımıza rağmen sürdürüyoruz.

* Arkanızda "derin bürokrasi"nin desteği olduğu söyleniyor. Hatta sık sık tekrarlanan bir soru var: "Nasıl oluyor da bu destekle muhalefet yapmaya kalkıyorlar?"

Cem: Bunun en son söyleneceği grup, Aydınlanma 1923'tür. Bu tip eleştirileri çok alıyoruz. Özellikle İşçi Partisi çevresinden... Amerika'dan ve devletten para aldığımızı söylüyorlar. MİT'le ve emekli askerlerle bağlantılarımız da varmış. Şu ofisi görüyorsunuz. Dergimiz 35. sayısında ama hiçbir gün daha dağıtıma giremedi. Paramız olsa sesimizi daha çok duyurabilirdik. Benzerimiz olarak görünen diğer görüşlerin durumunu bilemeyiz. Bizden önceki kuşaktan hiç yardım görmedik. Bir tek Ahmet Taner Kışlalı gazetedeki köşesinde bizden bahsetti.

Düşüncede destekleyen akademisyenler oldu ama o kadar... Galiba gençlerin fikir üretiyor olmaları, otoritelerini sarsıyor.

Peki, devletin Atatürkçülüğü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mutlu: Derin devlet bizim savunduğumuz Kemalizm'i savunmuyor. Ekonomide devletçi bir politika, ulusal kalkınma, az gelişmiş ülkelerin izlemesi gereken üçüncü yol gibi görüşlerimiz devlete ters düşüyor.

CHP'ye bakışınız nasıl?

Kaan: Herkes şu partiye oy verir diye bir şey yok. Bazılarımız CHP'ye bazılarımız DSP'ye oy verdi. Çapsız bir lider kalkıp da yeni sol diye Blair'in sosyal demokrasisini Atatürk'ün partisine yamamaya çalışırsa olacağı buydu. Bugünkü CHP Kemalizm'i temsil etmiyor. Ama en azından isminden dolayı CHP bize ait bir parti ve bugün onu yöneten insanların elinden bir şekilde alınacaktır. Yani oradaki hükümdarlıkları sürmeyecek.

Bir gün Türkiye'yi yöneteceğiz
Televizyon programlarında dikkat çekti; Kemalistler "asarız keseriz" diyorlar...

Cem: Onlar kendilerine Kemalist diyen sosyalistler... Biz sloganlarla konuşmuyoruz. Tek bir hedefimiz var: bir gün Türkiye'yi yönetmek.

Kimisi de sessiz tavrınızın arkasında "darbeci örgütlenme" hedefi görüyor...

Kaan: Darbeci bir örgüt olmamız için uzantılarımızın olması gerekiyor. Olamayan bir şey üzerine konuşamayız.

Ateş Hattı'ndaki tartışma sırasında Reha Muhtar'a "Mustafa Kemal'in de sözünü bölemezsiniz herhalde!" diyerek onun bir sözüyle konuşmaya devam ettiniz...

Cem: Bakın biz bilimsel düşünen insanlarız. Fakat aynı zamanda duygusal insanlarız... Türkiye Cumhuriyeti'nde Mustafa Kemal'in sözünü kesmek kimsenin haddi değil... Bu iş bu kadar basit değil! Mustafa Kemal bir tanrı olduğu için değil, bir dogma olduğu için değil, saygı için böyle... Ve bir ülke hâlâ anayasasında onun ilkelerini barındırıyorsa ve toplum ona saygı gösteriyorsa, benim bunu söylemeye hakkım var. Biz Kemalizm'i dogmatik bir hareket olarak görseydik kuramsal temellerini oluşturmaya çalışmak mümkün olmazdı. Çünkü bir dogma geliştirilemez.

Onlar spor bile yapıyor
Sosyal olmadığınız düşünülüyor. Hatta okuyacak bir şairinizin olmadığını söyleyenler bile var...

Süreyya: Bizler herkes gibi keyif alınabilecek her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Bunda en önemli nokta verimli olması gerektiği... Sürekli gelişim, sürekli eğitim, sürekli hareket...

Cem: En iyi yerlerde yemek yiyip en iyi yerlerde eğleniyoruz. Hepimiz tiyatroya, sinemaya önem veriyoruz. Bizler de spor yapıyoruz, bizler de tenis maçları oynayıp basketbol maçı izliyoruz. Galatasaray Avrupa'da başarılı olunca mutlu oluyoruz.

Süreyya: Biz de 2000'li yıllarda 25/28 yaş grubu insanlarız. Ama biz bize laf söyleyen tiki gruplardan farklıyız. Calvin Klein kıyafet giymek gibi bir derdimiz yok. Çünkü kompleks sahibi değiliz. Klasik Etiler kızı olmak zorunda değilim. Saçımın doğal renginden son derece memnunum. Biz prototipe karşıyız. Çok merak ediyorum Nazım Hikmet'in Bab'ını Cem'in okuduğu gibi okuyan biri var mı onların içinde? Ya da benim seçebildiğim kadar özenli kıyafetleri seçebilen biri var mı? Aramızda profesyonel müzisyenler, dağcılar ve yeraltı edebiyat dergilerine yazı yazanlar bile var. Ben de onlar için üzülüyorum, yazık onlara!.. Hâlâ bir tek Nazım okuduğumuzu ve Zülfü Livaneli dinlediğimizi zannediyorlar. Halbuki kendileri özlerini yakalayamadılar. Tabii ki Murathan Mungan ve Küçük İskender okusunlar ama moda olduğu için değil, tercihleri olduğu için...

Cem: Eleştirenler bizim AB'ye ve internete de karşı olduğumuzu zannediyorlar. Hayır. Ama AB'nin ve internetin yararlı kullanılmasından yanayız.

Sibel Arna


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır