kapat

19.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
YILMAZ KARAKOYUNLU(yilmazk@sabah.com.tr )


Türkiye dikkat! Temel yasalar geliyor...

İnsanoğlu için hafıza ne ise, toplum için tarih odur. Tarihçi Arthur Link diyor ki; "insanı vahşi konumundan kurtaran en önemli varlığı hafızasıdır."

İç tüzük tartışmalarını unuttuk bile. Şıhanlıoğlu'nun ölümünü hazin bir hatıra gibi geride bıraktık. Üzerinden henüz üç hafta bile geçmeden görüldü ki sorun iç tüzükten kaynaklanmıyormuş. Sorun, parlamenter disiplinin varlığı ya da yokluğu meselesinde toplanmakta...

Geçtiğimiz hafta Elektrik Kanunu görüşmelerinde Meclis yeterli sayıda milletvekilinin bulunmayışı nedeniyle üç kez tatil edildi.

İşin gerçeği, yeter sayıda iktidar milletvekili yoktu. Ama muhalefet milletvekili de yoktu. Oysa, "söz hakkının kısıtlandığını" iddia eden muhalefetten oturumlara katılıp milletin kısıldığı söylenen sesini yükseltmesi bekleniyordu. Muhalefet sıraları da bomboştu.

TBMM'nin 16 günde 27 kanun çıkarması düşünülüyordu. Bunların önemli bölümü "Temel Kanun" niteliğindeydi ve her maddesinin sınırsız eleştiri çerçevesinde tartışılması isteniyordu. Sonu ölümle biten tartışmalar da bu yüzden çıkmıştı. Ama geçen hafta Meclis toplantıları gösterdi ki, ne muhalefet ne iktidar yasaları tartışacak sayıda milletvekilini Meclis'te bulunduramıyor.

***

İşin bir başka gerçeği daha var. Acaba dünyanın hangi parlamentosunda bu kadar kısa sürede bu kadar çok yasa çıkarılıyor? Yılda 200 kanun çıkarmakla öğünüyoruz. Yetmiş beş yıllık cumhuriyetin, seksen yıllık Meclis'in Türkiye için gerekli temel yasaları çıkarmış olması gerekmez miydi?

Bu temel kanunların görüşülmesi ile ilgili bir endişemi daha belirteyim. Eğer koalisyon ortakları methetmenin edebiyatını sergiler; buna karşılık muhalefet de zemmetmenin karasını çalmaya devam ederse, bilin ki Türkiye'nin, 21. yüzyıla bakışı henüz netleşmemiştir.

Temel felsefesi ve amacı aydınlanmamış, metodu karmaşık, sonuçları meçhul bir yeni dünyadayız. İşte Irak'ın bombalanması; kimse bizi adam yerine koymadı...

Eğer geleceğimizi hâlâ dogmatik nakaratlar veya büyülü vaatlerle tartışıyorsak bilin ki Türkiye, kendini bu köhne siyaset zaafından kurtaramamıştır.

***

Kaos üzerine inşa edilmiş siyasi tartışmaları, bir sosyal melankoli gibi yaşadık. Bu hastalıklı tavır her kafadan bir ses çıkardı. Çevreyi toz duman kapladı ve asıl gerçeği kaybettik.

Kapadokyalı Aretaus'un melankoli teşhisi, dünyanın ilk tıbbi tanımlaması... Bir fikre saplanıp, değişen gerçeğin koşullarını fark etmeyen zihin zayıflığına melankoli diyoruz. Bu zaafı saptıranlar, kavram kargaşasının ustaları olarak meydana dökülüyorlar.

Sonuçta akıl elden gidiyor. Hırs ve kıskançlık, saptırmanın en yoğun gerekçesi olur. Oysa doğanın evrensel kuralları var. Karşıtlar arasında sağlanan uyum doğanın dengesini oluşturuyor.

Toplumsal yaşamın da dengesi var. Yanlışlığın peşinde koşmayı meziyet sanan aptallık ne kadar doğalsa, değişimin ve gelişimin peşinde koşan aklın ısrarı da o kadar doğal...

Belli ki, Türkiye'nin en büyük hesabı kendisiyle...

***

Yarından itibaren Meclis'te, Medeni Kanun, Ceza Kanunu, Fikri Haklar Kanunu gibi gerçekten "temel" nitelikli yasalar görüşülmeye başlanacak. Bunlar bizim ve çocuklarımızın gelecekteki yaşam ilkelerini kapsıyorlar.

Bu tasarıların Meclis'teki görüşmelerini özenle izleyiniz. Neden mi? Söz hakkının kısıldığını söyleyen muhalefeti ve söz hakkı verildiğini söyleyen iktidarı izleyin. Bakalım bu temel yasalar üzerine neler söyleyecekler?

Genç devekuşu, acı içinde annesine yaklaşmış. Annesi başını kumdan çıkarıp sormuş. "Galiba karnın ağrıyor, ne yedin?"

Genç devekuşu cevap vermiş, "Çok değil, bir kutu çivi..."

Annesi azarlamış. "Ah! Salak çocuk; bu günlerde bir kutu çivi yenir mi?"

Ve arkasından eklemiş: "Haydi hemen git, bir de çekiç yut..."

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır