kapat

19.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
Baba olmayı ben istemedim
Emrah ve Tayfun... İkisi de baba tanımadı. Şimdi Emrah istemese de babalığı Tayfun'la öğreniyor

Hakkımda açılan babalık davasını daha fazla sürdürmek istemedim. Bu sebeple devam eden yargılama sürecini keserek, davayı, yani mahkemenin hakkımda vermiş olduğu hukuki babalık ve çocuğa ödenecek 300 milyon lira aylık nafaka başta olmak üzere bütün hukuki sorumluluklarımı yerine getireceğim...

(Emrah'ın basın toplantısında okuduğu yazılı metin...)

Bu kadar mı?

Bir kadın ve bir erkeğin aralarında duygusal hiçbir yakınlaşma olmadan dünyaya gelen ve yaşanan olaylardan pek de haberi olmayan minik Tayfun'un artık bir babası var mı? Emrah ona 'oğlum' diyerek sarılabilecek mi? Tayfun artık 'benim de bir babam var' diyebilecek mi?

Uzun uzun konuştuk... Ama anladım ki, Emrah henüz o duyguya; oğlunu kucaklamaya hazır değil...

Röportaj boyunca Tayfun'dan 'çocuk' diye söz eden Emrah'ı çok sıkıştırdım. Hissedebildiği kadarıyla konuştu ve anlattı... Üstelik Emrah da babasını hiç tanımıyordu. Baba Elyesa Erdoğan Emrah 1,5 yaşındayken ölmüştü. Ve Emrah annesinin ilk evliliğinden olan üç abisinin soyadı olan İpek soyadını almıştı... Bir yıl önce o da öz babasının soyadını aldı... Şimdi soyadı Erdoğan... Babasını hatırlamıyor. Sadece odasında bir fotoğrafı var.

*Baba sevgisinin yerine hangi sevgileri koyabildin?

Annem var. Ve tabii abilerim. Babamı hiç görmedim ama abilerim vardı. Babamı çok sevdiğimi biliyorum. Zaman zaman resmine bakıp, yüreğimle onunla konuşuyorum. Hiçbir zaman 'baba' diyemedim ama tabii ki baba duygusu çok önemli.

*Babalık davası uzun yıllar sürdü... Ve mahkeme devam ederken sen ortaya çıkıp 'artık kabul ediyorum' dedin... Hangi noktada bu kararı aldın? DNA testinden 'bu çocuk % 9. Emrah'ındır' sonucu çıktığı zaman mı?

Evet. DNA testi önemlidir bu konuda. Kendi yüreğimde bir karar aldım ve bunu basın toplantısı ile açıklamak istedim. Benim en çok üzerinde durduğum konu şu; Bir kadının bir kez gördüğü ve hemen birlikte olduğunu iddia ettiği bir erkekten kendi başına bir çocuk sahibi olmasının geleneklerimizle, örf ve adetlerimizle ne ölçüde bağdaşıp bağdaşmadığının da tartışılması adaletli olurdu. Benim meselem burada hiçbir zaman o çocukla olmamıştır.

*Kendi istek ve iradenle baba olmadığın için bu davanın karşısında oldun, öyle mi?

Tabii. Bir çocuk dünyaya getirmek iki insanın ortak kararı değil midir? Ben diyorum ki, herkes kendine sorsun; Kadının biri bir gün karşınıza geçip 'ben seninle falanca tarihte bir kez görüşmüştüm. Al bu çocuk senin' dese acaba kim nasıl davranır?

Çocuğa zarar vermeyi hiç düşünmedim

Emrah, küçük Tayfun'a adıyla hitap edemiyor. 'O çocuk' diyor... Ve zaman istiyor

*Hangi noktaya kadar bu senin için sıradan bir öyküydü de, hangi noktada Tayfun'a bakıp 'acaba?' dedin?

Mahkeme açıldığı günden itibaren gerçekten çok şaşkınlık içindeyim. Neden sorularını sordum. Acaba ben Emrah olmasaydım bu olay böyle olur muydu? Şu saatten sonra bu konuyu kendi yüreğimde ve vicdanımda bitirdim. Her şeyi zamana bırakıyorum. Zaman çok önemli.

*10 senede bu noktaya geldin. Belki bir 10 sene sonra 'oğlum' diyebilirsin...

Kendinizi benim yerime koyarsanız anlarsınız.

*Tayfun'u yaşayabilsen belki seversin?

Ben her çocuğu severim.

*Ama sen şu anda sevgiden söz etmiyorsun. Sadece yasal olarak üzerine düşen görevleri yerine getiriyorsun.

Çünkü benim duygum şu anda bu kadar. Şu anda daha fazlasını veremiyorum.

*Gelecekte sevgini de verebilecek misin?

Zamana bıraktım her şeyi. Bana bir dava açıldı, sonuçlandı ve bir karar alındı. Ben de yüreğimdekileri anlattım.

* Röportajın başından itibaren Tayfun'dan 'çocuk' diye söz ediyorsun. O çocuğun bir kimliği var, bir adı var, bir annesi, babası var... Niçin adını telaffuz etmiyorsun? Kime ceza vermeye çalışıyorsun?

Kimseye ceza vermiyorum. Benim hayat tarzım bu değil zaten. Kimseyle bir mücadelem yok. Ama kimse şu anda benden bir şey beklemesin.

*Hazır mı değilsin?

Zamana bıraktım diyorum...

Elindeki kağıttan okuyarak

Anne babalık Dersi verdi
*Ebru Çolak'ı hiç hatırlamıyor musun?

Nasıl hatırlayabilirim ki....

*Aslında bu da sorgulanması gereken bir durum değil mi? Hiç tanımadığın bir kadınla birkaç saat için birlikte oluyorsun? Sonuçlarını hiç düşünmeden... Bunu her erkek yapar mı?

Bilemiyorum.

*Sen yaptın ama...

Ama bir kadın dünyaya bir çocuk getirmek için nasıl bir başına karar alabilir? Ben bunu soruyorum. İnsanların birbirlerine olan yaklaşımları sevgi ve güzelliklerle olabilir. Dünyaya bir insan getirmek yetki ve sorumluluğu tek başına ne bir kadına ne de bir erkeğe aittir. (Elindeki kağıttan okuyor.)

*Sen olaya kendi durduğun yerden bakarak çok mantıklı açıklamalar yapıyorsun. Ama ortada bir çocuk var...

Bence ben doğru yerden bakıyorum...

*Beni insani boyutu ilgilendiriyor. Tayfun'un durumunu soruyorum. Oğlunla aynı kaderi paylaşıyorsunuz aslında... Sen de babana hiç sarılamadın. Tayfun'u anlayamaz mısın?

Bu olayda herkes beni eleştirdi. Bana göre hep tek taraflı bakıldı. Kimse Emrah ne demek istiyor diye düşünmedi... Ben bu taraftan baktım olaya. Yoksa sevgisiz bir insan değilim ki...

*Çocuğunla aynı kaderi paylaşıyorsun dedim.

Hayır. O çocuğun aslında şu anda hiçbir şeyden haberi yok.

*Sevdiğin bir kadından kendi rızanla çocuk sahibi olmak ister miydin?

İsterdim. Ama burada benim durumum farklı. Bir dava sonucunda baba oldum. Oysa sevdiğin bir kadınla beraber olup, çocuğun annesinin karnındaki tekme seslerini duyarak oluşan bir babalıkla aynı hislerde olması mümkün mü?

ŞENGÜL BALIKSIRTI


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır