kapat

18.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )


Milliyetçilik farkı

YÖK toplantısında tanınmış profesörler "milliyetçilik" tartışması yaptılar. Bu kelimeden henüz ortak bir anlam çıkaramıyoruz. Milliyetçiliğe; ırkçılığa kadar giden, otoriter, saldırgan, yabancı düşmanı, demokrasi düşmanı bir içerik yüzyılın başında yüklenmek istendi. Milliyetçilik biri "vatanseverlik", diğeri "şoven" iki uca yöneldi.

Türkiye'de milliyetçilik üzerine ilk büyük tartışma 1940'lara dayanmaktadır. Alman ve İtalyan faşizmlerinin, Doğu'da "komünizmi yıkmaya", Batı'da disiplini sağlayan imparatorluklar kurmaya yönelik saldırganlıkları yükselirken Türkiye'de de Atatürkçülük hattından çıkan bir "milliyetçilik" eski "Turan" hayalleriyle birlikte kabarmaya başladı.

1940'larda dünya savaştan yanıp kavrulmakta, Türkiye genç bir cumhuriyet olarak hem kendini bu yangının dışında tutmaya hem de ayakta durmaya çalışmaktadır. O dönemin "ırkçı-turancı" örgütlenmeleri günün koşullarından beslenerek gelişmeye başlarlar.

Milli Şef'in milliyetçiliği
Yönetimde ve aydın çevrelerde tedirginlik başlar. Türkiye'de ırkçı-turancı bir temelde ve milliyetçi üslupla kitleleri etkileyebilecek bir radikal hareketin ülkeyi yeni bir maceraya sürüklemesi ciddi bir tehlikedir.

Milli Şef İsmet İnönü 19 Mayıs 1919'daki bayram konuşmasında tartışmayı başlatır. İnönü, radikal milliyetçiliği Atatürk milliyetçiliğinden ayırdetmek için siyasi ve fikri farkları vurgular: "Türk milliyetçisiyiz, fakat memleketimizde ırkçılık prensibinin düşmanıyız... Türk milliyetçiliği içinde vatan çocuklarının temiz ülkülü ve vatan fikirli olarak birbirine dayanan sağlam bir millet olması, erişilmez ve yanlış bir hayal değildir... Türk vatandaşı yetiştirmek için bütün iyi şartları özünde toplamış olan bu feyizli yolu bırakır da ırkçıların Milleti bin bir parçaya ayıracak fesatlı ve nifaklı zehirlerine Cemiyeti kaptırır mıyız?..

Cumhuriyet, İmparatorluktan son zamanlarda ayrılmış olan komşulariyle de iyi ve samimi komşuluk şartlarının temin edilmiş olmasını Milletin saadeti için lüzumlu saymıştır. Milli politikamız memleket dışında sergüzeşt aramak zihniyetinden tamamen uzaktır..."

Dönemin bütün siyasileri, yazarları iki milliyetçilik arasındaki farkı ortaya koymak amacıyla yazılar yazmışlardır. Tartışma 1944 Turancılık davasıyla sonuçlanmış, aralarında Alparslan Türkeş'in de bulunduğu kalabalık bir grup mahkeme önüne çıkmıştır.

Tartışma neden bitmiyor...
Sonraki tartışma 1960'larda Türkeş'in MHP'yi örgütlediği ve yeni bir "Türk milliyetçiliği" yaratmaya ve yaymaya çalıştığı dönemde yapılmıştır.

Bugün MHP, yılların tortularıyla birlikte hükümet ortağı ve ikinci büyük partidir. Ama "milliyetçilik" tartışması hâlâ bitmiş değildir.

Batı'da da son dönemde, günün koşullarına bağlı olarak radikal milliyetçi hareketlerin yükseldiği görülmektedir. Bunlar daha çok her ülkedeki "yabancılar" sorunuyla bağlantılıdır.

İki milliyetçiliğin arasındaki en önemli ayırdedici farklardan biri de 1944'te İnönü'nün vurguladığı "yabancı düşmanlığı ve saldırganlık"tadır. Çevremizi ve dünyayı "düşmanlarla dolu" olarak görüyorsak, insanlar arasında etnik farkları dolayısıyla ayırım yapıyorsak, yayılmacılığa ve şiddet kullanmaya hevesliysek, demokrasiyi küçümsüyor ve otoriter düzenlere özlem duyuyorsak bunun adı çoktan beri "milliyetçilik" değildir.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır