kapat

18.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Eşitliğin sefası ve cefası

Kezban-Hüseyİn Hatemi çifti, dün sabaha karşı Siyaset Meydanı bitip de evlerine döndüklerinde "Bizden günah gitti, elimizden geleni yaptık, ama kimseye bir şey anlatamadık" demişlerdir, eminim...

Gerçekten de, kendilerince "gaflet" içinde olan kadın hareketini uyarmak için ellerinden geleni yaptılar. Orada bulunan kadın hakları savunucularına, pire için yorgan yaktıklarını; "eşitlik" uğruna ne büyük kayıplara uğradıklarını anlatmaya çalıştılar. Onları, aslında erkek cinsine yönelik bir pohpohlamadan ya da göz boyamadan başka bir şey olmayan "reislik" kavramını kaldırmak için, mevcut Medeni Kanun'un kadını koruyucu kanatları altına alan nice maddesinin uçup gitmesine göz yummakla eleştirdiler.

Doğrusunu isterseniz, ben de senelerdir aynı noktayı vurgulayıp duruyorum. Ama tersten... Medeni Kanun'da mevcut reislik kavramının, tek başına bir kelime olmayıp, Kanun'un bütününe sinen bir rol bölüşümünün ürünü olduğunu, bu sözcük kaldırıldığında, aile içi rollerde ve geleneksel iş bölüşümünde köklü bir değişim olacağını anlatmaya çalışıyorum.

Ama Hatemiler'den farklı olarak, ben bunu devrimsel nitelikte bir değişim olarak görüyor ve alkışlıyorum.

***

Aile reisliğinin kaldırılması...

Eğer hukuki üst yapının toplumsal yaşamımız üzerindeki dönüştürücü etkisini ciddiye alacaksak, bu nasıl bir şeydir, biliyor musunuz?

Köleliğin kaldırılması gibi bir şey... Tarihin tanık olduğu en temel ve en köklü toplumsal işbölümünün ilgası... Aile içi rollerin feshedilmesi... Toplumun "hücre"sinde genetik bir değişiklik...

Medeni Kanun'un aile reisliği ile ilgili maddesi kamuoyunda çok konuşuldu. Ama hep tek yanıyla: Modern dünyada artık reislik sökmez, çağdaş ailede karı koca eşittir, vs...

Oysa aynı maddenin bir de devamı vardı ve bu devamında erkeğe reislik payesini veren yasa bu payenin gerektirdiği sorumluluğu da dayatıyordu; "Karı ve çocukların iaşesi kocaya aittir."

Şimdi, "aile reisliği" kalkarken, doğal olarak "reis"in eş ve çocuklara bakma yükümlülüğü de kalkıyor.

Ve ne oluyor?

Reisin ölümü, ev kadınlığı mesleğini de öldürüyor. Yeni tasarı kadına. "Artık kocan sana bakmak zorunda değil, sen de çık dışarı, çalış, para kazan. Ev işlerini de birlikte yapın" diyor.

Böylece, yüzyıllardır evin bütün geçimini tek başına sırtlamak zorunda kalan erkek, bu ağır yükten kurtuluyor. "Eşini zorla çalıştırmak" en ağır erkeklik suçu olmaktan çıkıyor. Erkek, işsiz kalınca ayıplanmaktan, kendini eksik insan gibi hissetmekten; iki gün evde oturunca üstüne dikilen suçlayıcı bakışlardan kaçmak için kahveye sığınmaktan kurtuluyor. Eşitlik mi diyordunuz, işte size eşitlik: Yasa bu ağır manevi baskıyı kadınla erkek arasında eşit bir biçimde bölüştürüyor.

Eğer ben erkek olsaydım, Medeni Kanun'daki bu değişikliğin kabul edildiği günü erkeklerin özgürlük bayramı ilan ederdim.

Buna karşılık, eğer ev kadınlığını geçim kaynağım olarak gören bir kadın olsaydım ve bu yasa değişikliğini ciddiye alsaydım, kara yaslar bağlardım.

***

Kezban ve Hüseyin Hatemi, erkeği evin geçimini sağlamakla yükümlü tutan, kadına da evin bakımı ve çocukların yetiştirilmesini asli görev olarak veren mevcut iş bölümünün kadınların yararına olduğunu söylüyor ve devam etmesini istiyorlar.

Bense bu iş bölümünün kadınların ikinci cins oluşunun kaynağı olduğunu söylüyor ve kalkmasını savunuyorum.

Peki, kadın hakları dernekleri ne diyor?

Meselenin bu yanını tartışmamayı tercih ediyor. Dün gece Siyaset Meydanı'nda olduğu gibi, bu konuyu susarak geçiştiriyor.

Sanırım onlar bu konuda geleneksel ahlaka güveniyorlar. Toplumda yerleşik değerler sayesinde, reislik ilga edilse de, erkeğin evi geçindirme yükümlülüğünün süreceğini ve kadınların yeni statülerinin nimetlerinden yararlanıp külfetlerini yok sayabileceklerini umuyorlar.

Amiyane tabirle, artık reis olmayan kocanın, toplum tarafından ayıplanmak korkusuyla, "eşşek gibi" çalışıp kendilerine bakmaya mecbur olduklarını hesap ediyorlar.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır