Beyoğlu'nda 5 milyona ceket!
Sular da tersine akar mı? 70 yaşındaki teyzemden 18 yaşında genç kız olur mu? Ecevit giderse Demirel döner mi?
Yönetimde tıkanma belirtileri!
Ecevit-Bahçeli-Yılmaz...
Nefes nefeseler...
Sanki yeni biri aranıyor.
Yeni bir lider...
Yeni kadrolar...
Yeni bir rüzgar...
Yeni bir atılım...
Bir beklenti yükseltiyorlar. Demirel de erkek erkeğe ve yanak yanağa öpüşür gibi yapmayı kaldırmış. Eskiden toplantı öncesi kurmaylarıyla, partilileriyle, gazetecilerle öpüşürmüş.
Şimdi el sıkışıyor ve "Eğer siyasete geri döneceksem terekenin (ölen kimsenin bıraktığı miras) sahibi İsmet Sezgin'in başkanlığını yaptığı DTP'dir, Tansu Çiller'in başkanlığını yaptığı DYP değildir" diyor... Zaten dün yolda yürürken gördüm, DTP de İstanbul'un ana caddelerinin sağ kaldırımındaki elektrik direklerinden sol kaldırımdaki elektrik direklerine kan kırmızı bez afişler asmış. Afişlerin üstüne de "Alternatif hazır..." diye yazmışlar.
***
Alternatif...
Ne kelime ama...
Meydan okuyor...
Yiğitleniyor...
Biz varız, talibiz...
Tıkanmayı açacak..
Yeni rüzgar yaratacak..
Yeni vizyonu bulacak...
Beklentilere cevap verecek bizleriz.
Ecevit giderse Demirel gelecek...Oysa Ecevit, Demirel'in de hazırlanmasında yüklüce katkısı olduğu bu ekonomik enkazı temizlemek için bile bile gelmişti. Bile bile bu ekonomik program hazırlanmıştı.
Program iflas mı etti?
Büyük sermayenin etkili sözcülerinden Rahmi Koç, "Programa nefesi uzun olan dayanır. Bu program Türkiye'nin enflasyonu düşürmesi için son şans" derken, Sakıp Sabancı; "Programın tadını kaçırdık. Üretim durdu. İşsizlik arttı, ihracat azaldı. Türkiye için yazılan reçetede ülke gerçekleri gözardı edildi" diyor.
Sabancı ne demek istiyor?
Sabancı aklını mı yitirdi?
Program iflas etti mi demek istiyor?
Ekonomi çakılıyor.
Çekler ödenmiyor.
Senetler tuvalet kağıdına döndü.
Küçükler dayanamıyor.
Servet değişimi oluyor.
Bütün servet, az sayıda kişinin, patronun, holdingin elinde toplanıyor.
Tekelleşme sürecine girdik.
Memurlar mecburi kemer sıkıyor.
İşçiler kemer sıkıyor.
Esnaf kemer sıkıyor.
Çiftçiler kemer sıkıyor.
Kira geliri olanların da geliri düşüyor.
Kârlar da iniyor.
Temmuz sıcağı yemiş dondurma gibi eriyor.
***
İstanbul'da Beyoğlu'nda 5 milyon liraya ceket, 10 milyon liraya takım elbise satan mağaza vitrinlerine rastlanmakta. Halkın toplanma ve dağılma merkezi büyük meydanlarda, Taksim'de otobüs duraklarının yanında, Karaköy'de, Üsküdar'da, Kadıköy'de iskele önlerinde 10 erkek çorabını 1 milyon liraya satan satıcılar da var.
100 bin liraya çorap..
5 milyona ceket...
Bu fiyat düşüşleri; kâr oranlarının da inmekte ve "enflasyonun da belinin kırılmakta olduğunun" belirtisi değil midir?
Sık dişini ey millet!
Zoru gitti, azı kaldı...
Enflasyon iniyor, mutlu sona geliyoruz..
Diyebilmenin göstergesi değil midir?
Hem de İstanbul Beyoğlu'nda vitrinlere "5 milyona ceket..." etiketlerinin asılması, yoksa "yandım anam satışları..." mıdır? 5 milyona ceket üretip satıp, kâr edebilecek bir verimlilik tutturulduysa program hedefine ulaşıyor. Yok, "5 milyona ceket"; onu üreten firma battığı içinse ve batan firmanın ceketleriyse.... GSM lisansından 2 milyar doların girdiği gün yapılan borçlanma ihalesinde faizler yüzde 70'in altına inmemişse...
Ve Sabancı "tadı kaçtı" diyorsa...
Programın altında imzası olanlar; "bir açıklama" yapmalı.
Program iflas mı etti?
Yoksa umut devam etmekte mi?
