kapat

18.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Başkan Bush'ların ortak eğlencesi...

Bekri Mustafa'ya sormuşlar:

- ABD ile İngiliz savaş uçakları Bağdat'ı yine vurdu; şimdi Saddam ne yapacak?

Bekri Mustafa:

- Saddam da yumruğunu kaldırdı havaya, demiş, o da vuracak yumruğunu..

- Washington'la Londra'ya mı?

- Hayır, önündeki masaya...

Nasreddin Hoca: - Zavallı Saddam, diyormuş. Aslında bizim Namık Kemal'in kazığını yedi biçare...

- Nasıl yani?

- Namık Kemal vaktiyle, "Hazır ol cenge eğer isterisen sulh-ü selah" demiş.. Saddam da, barış ve huzur istiyor olmalı ki, sürekli savaşa hazır durmaya çalıştığı için, Irak halkını bile yoksul bırakmak zorunda kalıyordu...

- Peki, Saddam'ın savaşa hazır olması, neden engelleyemedi Bağdat'ın tekrar bombalanmasını?

- Baba-oğul Bush'lar, Namık Kemal'in tam tersine, "Arap diktatörünün biti yine kanlandı; hızlandırdı savaş hazırlığını; hemen binmek gerek tepesine" diye düşünmüş olacaklar..

- Hoca, sen Namık Kemal'in yerinde olsan, Saddam gibileri için ne yazardın?

Nasreddin Hoca:

- Şunu yazardım, demiş:

Halkın nafakasını indirirken mideye

Babalanma yiğitim, harbe hazırım diye..

Nağraların arttıkça, kışkırtıcı olursun.

Hava akınlarıyla ülken bombalanırken;

Sade burnundan değil, kıçından da solursun...

Bektaşi babası, Saddam üstüne politik bir konuşma yapıyordu: - Ulus-devlet modellerinin çoktan aşıldığı Uzay çağında, hala daha Saddam gibi diktatörlerin bulunması; özellikle Türkiye için çok sakıncalıydı. Çünkü saydamlaşarak Avrupa Birliği'ne üye olmak yerine; astığı astık, kestiği kestik bir Şark diktatörü olmaya özenenler çıkarsa; kendilerine örnek olarak Saddam'ı alabilirlerdi...

Dinleyenlerden biri bağırdı:

- Evet ama, Türkiye çağdaş bir demokrasi değil mi? Kim neden özensin Saddam gibi bir diktatör olmaya?

Baba erenler şöyle bir yutkundu:

- Bazı gizli Şark politikacıları, dedi; nedense vatanı sürekli olarak tehlikede görürler...

- Ee sonra ne olur?

- Kurtarmaya kalkarlar Enver Paşa, yahut Saddam gibi..

- O zaman vatan kurtulur mu?

- Kurtulmak şöyle dursun, daha da beter olur ama; kurtarıcılar çok debdebeli yaşar ve hayatın zorluklarından kurtarmış olurlar kendilerini...

İncili Çavuş: - Saddam devrilirse, sıra Kaddafi'ye gelecek, diyormuş...

- Neden, diye sormuşlar...

- Eskiden geri kalmış ülke diktatörleri, kapitalizm için çok karlıydı. Onlara bol bol silah satıyorlardı...

- Şimdi artık karlı değil mi?

- Değil... Üretim teknolojisi değiştiği için, gitgide artan üretimin daha rahat pazarlanabileceği zengin halk yığınlarına gereksinme var şimdi...

- Halk yığınları nasıl zenginleşecek peki?

- Kendi halklarını yoksul bırakıp, durmadan dışardan silah alan diktatörler devrilerek..

- Bu da, küreselleşme sürecinin bir göstergesi mi?

- Evet, gayet tabii...

- Bağımsızlık iddiasındaki diktatörler nasıl anlayacaklar bunu?

İncili Çavuş gülmüş:

- Uzaydaki astronotlar sade uzay istasyonu mu kuruyorlar sanıyorsunuz, demiş; aynı zamanda öreke de yapıyorlar...

- Ne örekesi?

- Aşağıdaki diktatörlere göstermek için, analarının örekesi..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır