kapat

18.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Finansinvest
Şimdi ağlıyoruz!
Yeni döneme çabuk ayak uyduramayan elenecek. Bunu çok kısa süre içinde göreceğiz Battık diye ağlamak çözüm değil. Verimliliği öğrenemezsek, bu mücadeleden galip çıkamayız

Türkiye'de enflasyon aşağıya iniyor. Bunun için ciddi bir program var. Çiftçiye, köylüye daha az ücret vermek durumundasınız, memur maaşları enflasyon oranının altında artıyor. Yüksek faizle geçinen de o gelirden mahrum... Bu büyüme geleceği ipotek altına alan ve gelecekteki gelirlerinden zorunlu tasarrufta bulunmak süretiyle heves ekonomisi dediğimiz otomobil, beyaz eşya ve konuta gitmekle sağlanıyor. Sağlıklı değil. Nitekim talepte ciddi bir durgunluk var. Perakendede başlayan bu durgunluğun dalga dalga diğer sektörlere de intikal edeceğini bir tespit olarak burada ifade etmek istiyorum...

Bu sözler Koç Holding Tüketim Grubu Başkanı Cengiz Solakoğlu'nun 28 Haziran 2000 tarihinde İSO Meclisi'nde yaptığı konuşmadan...

* Bundan 8 ay önce ekonomide bir daralma olacağını gördünüz. Şimdi önümüzde nasıl bir tablo var?

Enflasyonun yüksek olduğu yıllarda verimli, verimsiz ayrımı olmadı. Talep de yüksekti. İnsanlar oturdukları yerden devlete borç vererek enflasyonun iki katı para kazanıyordu. Sanayici, tüccar verimliliğini artıracak yatırımı yapmak yerine devlete borç verip para kazanıyordu. Bunlar şişman şirketler doğurdu. Şimdi zayıflamayı öğreniyoruz. Bunu öğrenenler ayakta kalacak.

*Firmalar zayıflarken neyi öğrenecek?

Bu dönemler firmaların kendilerine çeki düzen vermesini de beraberinde getirir. Verimlilikle tanıştırır. Kaliteyi ucuza nasıl mal ederiz şeklinde bir çalışmayı başlatır. Yani firmaları geleceğe hazırlar. "Yandık, battık" diye bağırışları doğru bulmuyorum.

*Feryat edenlere taviz verilecek mi sizce? Bu doğru olur mu?

Şu anda çok ince bir yoldayız. Tünelin ucunda ışık var. Yoldan çıkmadan yürümemiz lazım. Yoksa o ışık Sayın Güngör Mengi'nin de dediği gibi, karşıdan gelen trenin ışığı olur! İki yıl fedarkarlıkla bu noktaya getirdiğimiz enflasyonla mücadeleden en ufak bir taviz verilmesini doğru bulmuyorum. Sektörlerin yeniden rekabet gücünü kazanması geleceğimiz için çok önemli.

*Hiç taviz verilmediğini ve programın aynı kararlılıkla devam ettiğini varsayalım. Nasıl bir piyasa görüyorsunuz?

Bu yılı güç görüyorum. Ne kadar zayıf bünyeli ve verimsiz, hesapsız yatırım yapan varsa, bunların da batması kaçınılmaz.

İFLASLAR ÇOK YAKIN
* Ya birleşmeler?

Sektörlerin çoğu ekonomik ölçekte değil. Piyasa koşullarında rekabete hazırlanmak için vizyonlarını değiştirecekler. Ekonomik ölçeğe gelmeyi düşünecekler. Bunları erken başaran da güçlenerek ayakta kalacak, pazar paylarını artırarak, güçlenecek. Diğerleri de yıkılıp gidecek diye düşünüyorum. Bir sektör düşünün, kapasite kullanım oranı yüzde 35-40. Bu kapasiteyle üretim yapıp para kazanması mümkün mü? Bunlar tek bir fabrikada birleşecek. Kapasitelerini yüzde 80'lerin üzerine çıkaracaklar. Kâra geçecekler.

*Bir örnek verebilir misiniz?

Herhangi bir gıda sektöründe bu durum var. Örneğin makarna. Sektörde 1 milyon tonun üzerinde kapasite oluştu. Tüketim ise 300 bin ton. İki tane firma geçen yıl kepenk indirdi. Daha fazlası da yolda. Ya birleşecek ve para kazanacaklar. Ya da elenecekler. Aklın yolu bir. Nehirleri dağlara doğru akıtmak mümkün değil.

* Ne zaman bekliyorsunuz bu gelişmeleri?

Önümüzdeki aylar, hatta günler içerisinde bekliyorum.

"BİZİ ALIN" DEDİLER
*Sizin şirket satın alma gibi bir planınız var mı?

Çok sayıda şirket geldi ve "bizi alın" dedi. Ama ilgilenmiyoruz. Bizim birinci hedefimiz mevcut üretimlerimizin zarar görmesini önlemek, hatta güçlenmelerini sağlamak. Özellikle bankaların eline geçecek çok sayıda şirket olacağını sanıyorum.

*Peki ne zaman nefes alabileceğiz?

Eğer siyasi istikrar devam ederse ve reçete düzgün şekilde uygulanırsa, 2002 yılında Türkiye enflasyonu yüzde 9-10 seviyesine indirmiş ve yavaş yavaş makul büyümeyi sağlamış bir ülke olacak. Biz Koç Holding olarak buna inanıyoruz. Planlarımızı ona göre yapıyoruz.

Ancak şunu unutmamak gerekli. Türkiye moralle ayakta duran bir ülke. Başbakan dahil, bu programın sahiplenilmesi, sıkıntıların geçici olduğunun halka anlatılması gerekir. Gazete manşetlerinde "Battık, intihar ediyoruz" dersek, bu mücadeleden galip çıkamayız.

Esnafa 1960 model koruma!
* Süper, hiper marketlerin şehir dışına çıkarılması konusundaki yasa teklifini nasıl karşılıyorsunuz?

"Esnaf, bakkal hipermarketlerden çok etkilendi, bunları şehir dışına çıkaralım" diye bir fikir ortaya atıldı. Bunlar demode olmuş düşünceler. Serbest piyasa rekabetinde kim daha verimli çalışıyorsa, kim kaliteyi daha ucuza satıyorsa, onun ayakta kalması ülke için de gerekli.

Ayrıca marketler hem istihdam sağlıyorlar, hem de ambalajı, hijyeni, kaliteyi ön plana çıkarıyorlar. Marketler kayıt dışı olan ürün satışını da kayıt altına alıyor. Marketler olmadan önce gazete kağıdına konan ürünleri yiyorduk. Şimdi markalı ürünler var. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de modern çizgiye gidiş, marketlerle başladı. Ekonomik krizin faturasını marketlerin rekabetine bağlamak çağdışı bir düşünce. Türkiye'yi tekrar 1960 öncesine mi götürmek istiyoruz. Bunu Başbakan'a da söylettiler ya aşkolsun!

Ben Erzurumlu'yum. 5 yıl önce Migros'u açmaya gittiğimizde, "Bir tane Migros açacaksın, 40 bakkal kapanacak" dediler. Ben de onlara, "Bakallar kendilerine çeki düzen verecek, temiz olacak, mahalleli ile ilişkilerini daha düzenli hale getirecek ve yaşamaya devam edecekler. Orada yaşayan halk iş bulacak. Üretici dünya standardına göre üretimi öğrenecek, daha sonra Migros kanalıyla Erzurum'un dışına çıkılacak" dedim.

Ertesi yıl gittiğimde Migros'un cirosu 1 trilyon lira olmuştu, üreticiler 700 milyar liralık malı da Migros'un kanalıyla Türkiye genelinde satıyordu. 40 bakkal da kapanmamıştı.

Esnaf edebiyatıyla bütün marketleri dışarı çıkarıp, halkı küçük bakkalardan alışveriş yapmaya mahkum etseler bu halk ne der, merak ediyorum!

NADİN TAŞCIOĞLU


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır