kapat

17.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Vaziyet bilindiği gibi değil
İhtiyar, eski zamanın büyük nümayişleri öncesi yaptıkları toplantılarda, daimi olarak not tutar ve konuşmasının temelini oluşturan meseleleri bir tür makale biçiminde yazardı. Sonraları nümayişleri kesilmiş ve buna kimse bir anlam verememişti. Vaziyet aynen bu günlere benziyordu.

'Tarihin gördüğü en geniş muhayyile sahibi insanlardan biri Philip K Dick'dir. Bir zamanlar Kaliforniya'nın Orange Country nahiyesinde yaşayıp mütemadiyen arızalı bir hayat yaşayan Philip K Dick de kim? diyebilirsiniz. Bir yerde haklısınız. Ancak Philip K Dick'in bir takım eserleri son zamanlarda Türkçeye çevrildi ve yayınlandı. Ne sattığını, ilgi görüp görmediğini bilmiyoruz, ancak yazarın özellikle "The Man in the High Castle" isimli romanı (Türkçeye çevrilen eserlerden biri) hakikatle zahir arasındaki karmaşık ilişkiyi konu almasından ötürü son derece büyük öneme sahip...

Kitabın konusu, İkinci Dünya Savaşını Almanların ve Japonların kazandığı bir dünyada geçer. Asıl karakter bir süre sonra bu dünyanın hakiki olmadığını, asıl dünyada savaşın müttefikler tarafından kazanıldığını idrak eder. Şekilde görüldüğü gibi, aslında Orange Country ile memleket arasında sanıldığı kadar büyük bir mesafe yok. Örneğin "her şey çok iyi, vaziyet süper" denilen bir şekil içindeyken aslında frenleri patlamış ve büyük bir süratle duvara doğru ilerleyen bir otomobilde bulunduğumuz hissine neden sahip olduğumuz, modern zamanların en mühim sırlarından biri olabilirdi. "The Man in the High Castle" romanında, gerçeği anlayan baş karakteri öldürmek üzere Almanların yolladığı katil hadisesi bizim vaziyetimize de bir miktar açıklık getiriyor. En azından biz öyle düşünüyoruz. Bu durum, bir nevi halüsinasyon için yaşamak gibi.'

BUZUL ÇAĞI GİBİ GEÇTİ
Otoyol kenarındaki büyük mahallede yaşayan ihtiyarlardan biri, eski zamanlardan birinde tertiplenen bir nümayiş öncesi hazırladığı notlar arasında bulunan kağıtları, her gün yaptığı gibi tekrar elden geçirirken bulduğu bu notu okudu. Aslında birkaç gün önce hatırlamıştı. Eski zamanın büyük nümayişleri öncesi yaptıkları toplantılarda, daimi olarak not tutar ve konuşmasının temelini oluşturan meseleleri bir tür makale biçiminde yazardı. Sonraları uzun ve biteviye nümayişlere rağmen, ortalığa aniden bir durağanlık gelmiş ve buna kimse bir anlam verememişti. Vaziyet aynen bu günlere benziyordu (bakınız geçen hafta). Birden karanlık çökmüş, nümayişler bitmişti. Ardından bir takım düzenlemeler yapılmış; bu süre bir buzul çağı gibi karanlık ve soğuk geçmişti. Sonra karanlıktan geriye kalanlar, otoyol kenarında bir araya gelebilmişti. İlk zamanların zor geçmiş olmasına rağmen otoyol kenarı bir süre sonra yavaş yavaş katılanlarla bir çeşit mahalle halini almıştı. Bir gün tel dikilmiş, tabii o esnada bol miktarda zaiyat verilmişti. Fakat üstün teknoloji ve yüksek ateş gücüne karşı yapılabilecek bir şey olmadığından tel adeta bir anıt dikilip, orada kalmıştı. Fakat uzaktaki şehirde bir süredir devam eden sessizlik, otoyol kenarındaki mahallede süregelen efendi hayatı tehdit eden bir karanlık içeriyordu.

KÖPEKLER YEDİ
En azından ihtiyar böyle düşünüyordu... Zaman zaman otoyoldan geçen ve ihtiyatsız davranıp mahalle halkının eline düşen otomobiller dışında pek bir hadisenin gerçekleşmediği bu mahallede nümayiş günlerini bilen hatırlayan sadece birkaç kişi kalmıştı. Onlar da, mahellenin yeni nesline geleceğin aslında olduğundan daha karanlık bir durum içerdiğini anlatabilecek bir ağırlığa sahip değillerdi. Öte yandan şişman böcekler büyüyor ve çoğalıyorlardı. Yarım düzine kadarını mahallenin sefil köpeklerine denemek maksadı ile yedirdiler. Kısa bir süre içinde köpekler hem akıllandı, hem hızla büyüdü.

barbaros.devecioglu@ntv.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır