kapat

17.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Açık hava müzesi: Berlin
Berlin, tarihini duvarlar arasına sıkıştırmayan bir kent. 'Terörün Topografisi' adlı açık hava sergisi ibret için gözler önünde. Hackescher Markt'taki bistrolarda, Borchardt'ta ünlülere rastlayabilirsiniz

Berlin'i yıllarca Doğu'dan Batı'ya insan kaçırma senaryoları ile dolu casus filmlerinden tanıdık. Oysa Almanya'nın eski ve de şimdiki yeni başkenti, Avrupa'nın en ilginç şehirlerinden biri. Bir hafta sonu kaçamağı için de düşünülmesi gereken şehirlerin başında.

Berlin'de bir-iki gün kalacaksanız Mitte kısmından ayrılmamalısınız. Mitte "orta", yani şehir merkezi demek. İkinci Dünya Savaşı'nda neredeyse tamamı yıkılan şehir merkezi aslına sadık kalınarak inşa edilmiş.

Üzerindeki dört atın çektiği savaş arabası heykeli ile ünlü Brandenburg kapısı, Mitte'nin ana bulvarı Unter den Linden ile hayvanat bahçesinin bulunduğu yeşil alan arasında yer alıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Berlin, savaşı kazanan ülkeler arasında paylaşılırken Ruslar, düz gitmesi planlanan sınır çizgisini Mitte'yi de kendilerine bırakacak bir şekilde değiştirmişler. Doğu Almanlar'ın Batı'ya kaçmalarını engellemek için Utanç Duvarı inşa edildiğinde Brandenburg kapısı ve eski Berlin'in en önemli meydanlarından Potsdamer Platz duvarın bir kısmı haline gelmişler.

REICHSTAG MUAZZAM
Berlin Avrupa'nın birçok şehri gibi tadı yürüyerek çıkarılabilecek bir şehir. Tucher'in hemen yanıbaşındaki Brandenburg Kapısı'nı geçince sağ tarafta bütün ihtişamı ile parlamento binası Reichstag karşınıza çıkıyor. Reichstag'ın yeni yapılan cam kubbesinin içine çıkıp aşağıdaki parlamento salonuna bakabilirsiniz. Bu muazzam yapı eğer Hitler'in mimarı Albert Speer'in efendisi için hazırladığı planlar gerçekleşse idi, yanına yapılacak olan 375 metre yükseklikteki kubbenin altındaki Nazi Parlamentosu'nun yanında bir cüce gibi kalacaktı.

Brandenburg Kapısı'ndan geriye dönüp Unter den Linden'e çıkarsanız, yarım saatlik bir yürüyüşten sonra Berlin'in içinden geçen Spree nehrine varırsınız. Soldaki katedral ve onun arkasındaki müzeler ile Bergama'dan çalınan tapınağın sergilendiği Pergamon Museum görülmesi gereken yerler. Biraz daha ileride eğer komünist dönemin bütün soğukluğunu yaşamak gibi garip bir isteğiniz varsa, eski Doğu Berlin'in ana meydanı Alexanderplatz bulunuyor. Oraya gidebilirsiniz.

Berlin'in en büyük havrasının (önündeki polis panzerleri sayesinde hemen bulabilirsiniz) bulunduğu Oranienstrasse ile Hackescher Markt küçük bistroların, kaldırım kahvelerinin bulunduğu bölgeler. Öğle yemeği için hoş yerler var.

Şehir tarih, müzelerden çok açıkta. Utanç Duvarı'nın kalıntıları bazı yerlerde ibret için korunuyor. Bunlardan eski Gestapo merkezinin bulunduğu Niederkircherstrasse'deki kalıntının yanındaki 'Terörün Topografisi' açık hava sergisi, Nazi döneminin vahşetini gözler önüne seriyor. Bir dahaki Berlin ziyaretinizde ise artık Berlin'in banliyösü haline gelen Postdam'ı görmek için zaman ayırmanız gerekecek. Postdam bu sene 700 yılını kutlayacak olan eski Prusya'nın Kaiserlerinin saraylarının bulunduğu şehir. Ben de daha gitmedim, gittiğimde orayı da yazarım.

Alışveriş ve yemek
Unutamayacağınız bir yemek için Gendarmenmarkt doğru adres. İki kiliseli bu meydanda Lutter & Wegner, tavana kadar uzanan şarap rafları arasında nefis bir yemek için ideal. Başka bir alternatif ise Borchardt. Yemekleri çok iyi, şarap listesi zengin değil, ama öğle yemeğinde Almanya başbakanına rastlama ihtimaliniz yüksek. O yoksa da Katerina Witt olabilir. Friedrichstrasse ise damarlarınızdaki alışveriş yapma isteğini tatmin için. Avrupa'nın en görkemli iş-alışveriş-eğlence merkezi Postsdamer Platz'a da uğramalısınız. Buradan Brandenburg Kapısı ve Adlon yürüme mesafesinde.

Adlon oteli Ankara Palas gibi
Adlon yirminci yüzyılın başlarından beri ilk önce imparatorluk Almanyası'nın, daha sonra da Naziler'in başkenti Berlin'in en önde gelen oteli olmuş. Bir bakıma bizim başkentimizin eski Ankara Palas'ı gibi. 1945 yılında yerle bir olan Berlin'de ayakta kalan sayılı binadan biri olan Adlon, ne yazık ki hemen ardından bir yangında tamamen yıkılmış.

Eski ihtişamı ile yapılması ise Doğu ve Batı Berlin birleştikten sonra olmuş
Brandenburg Kapısı'nın gölgesindeki Adlon'un lobisinde otururken insan hâlâ kapıdan içeriye süslü üniforması ile Hermann Goring ile savaş arası dönemin ünlü simalarının girmesini bekliyor. Oysa Adlon Oteli, artık zamanımızın devlet adamları ile film yıldızlarını misafir ediyor. Adlon'da bir gece 500 DM civarında. Adlon Oteli Brandenburg kapısının hemen yanındaki Pariser Platz'da. Oteldeki kahvaltı çok iyi olmasına rağmen meydanın karşısındaki Theodor Tucher'e gitmek daha iyi bir fikir. Burası da güzel bir bar. Tel: 0049 30 2261-0, Fax: 0049 30 2261 2222

Teoman Hünal


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır