kapat

11.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Atina'da biber soslu mantı
Atina'da St.George otelinin lobisinde Roula Levendi ile çay içiyoruz. Melina Mercouri'ye kızkardeşi olacak kadar benzeyen Roula, Yunanistan'ın en zengin kadını imiş.

Aramıza az sonra yakın arkadaşı ve otelin sahibesi İrini Voussilopoulos katılıyor. Kendisinin Yunanlı Otel Sahibi Kadınlar Derneği'nin başkanı olması, doğal olarak bu ülkede otel sahibi birçok kadın olduğu intibaını uyandırıyor. Evlerinin bulunduğu bu yerde bir otel yapmaya otuz yıl önce karar vermişler. Buna da şaşmamak lazım, çünkü otelin bulunduğu Lycabetus tepesi, Atina'ya Akropol'un taçlandırdığı Filopapou tepesinden çok daha hakim. Müdavimleri, Agnelli gibi soylular. "Le ciel est Bleu" filminin yapımcısı Tony Richardson ise filminin senaryosunu yazdığı dört ay boyunca bu otelde kalmış. Parthenon'un bütün gece aydınlatılan silüetinin görülebildiği bu otelin sahibi olan bay Voussilopoulos, Panathiakos takımının da sahibi ve bir sanat tutkunu. Otel koridorundaki sergilerin nedeni de böylece anlaşılmış oluyor

***

Otelin merdivenlerinden itibaren başlayan Kolonaki semti ise Simitis ve Miçotakis gibi ünlü sakinlerinin yanı sıra Atinalı zenginlerin oturduğu bir semt. Turunç ağaçları ile süslenmiş, ünlü butiklerin sıralandığı caddelerinde her saat şık insanlar var. Ünlü Yunanlı veya yabancı modacıların butiklerinin yanı sıra mücevherci Giritli Fanourakis gibi, Atina'nın zenginlerini takılarıyla, giysileriyle donatan dükkanlar hep burada.

Kolonaki'de yemek için, daha çok İtalyan yemekleri sunan Valaoritou gibi modern mekanlar veya bizim Türk usulü pişen Grek kahvesi yerine cappucino'nun, espresso'nun içildiği cafe'ler tercih ediliyor. Dışarıdaki akşam yemekleri de, genel olarak Pire'deki Kaptan'ın Yeri gibi tipik balık tavernalarında yeniliyor. En lezzetli çeşitler barbunya ve ahtapot, bunların da ızgarası tercih ediliyor. Hepsi devasa tabaklarda sunuluyor.

***

Kolonakililer, ev davetleri için catering'e başvuruyorlar. Bu konudaki tek isim Aliki Şengüloğlu. Aliki, İstanbul'dan Atina'ya göç etmiş zengin Rum cemaatından ve o zamanlar kumaş fabrikaları olan Şengüloğlu ailesinin kızı. İstanbul'u ziyaret ettiğinde, Sarıyer'e gidip bir börek yemeden dönmeyen Aliki, popülaritesini ailesinin yemeklerine borçlu. "Niğdeli babaannemden öğrendiğim, sarımsaklı ve kırmızı biber soslu mantıya bayılıyorlar" diyen Aliki, Atinalılar'a sadece "hünkar" olarak tanıttığı beğendiyi yapmak için, Türkiye'de bir kilo patlıcana altı kaşık un konulmasını haklı olarak çok yanlış buluyor...

Çam fıstıklı sigara tatlısını, elmalı, biberli, fıstık ve bademli Türk usulü pişirdiği pilavını tattıktan sonra Atinalı zenginlerin Aliki'nin yemeklerine olan hayranlığının nedenini çok iyi anladım. Zaten en çok ısmarlanan da pilav imiş. Bütün yemeklerini Palio Faliron'daki zevkle döşenmiş evinde hazırlayan Aliki'nin, davetlerde yemeklerini yiyip de unutamayanlar arasında Miçotakis, Karamanlis gibi politikacılar ile Lalaounis gibi birçok ünlü kişi var.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır