kapat

17.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
ŞELALE KADAK(skadak@sabah.com.tr )


En ketum genel müdür

Doğrusu biz işin içinden çıkamadık. Büyük bir değişim yaşadıklarını anlatmak için ilk kez gazetecilerle bir akşam yemeği yiyen Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul'un bize sunduğu ipuçlarını bir araya getirdik getirmesine de, bir türlü 'yeniliklerin' somut olarak ne olduğunu ortaya çıkaramadık. Hayal gücümüzü yeterince zorlayamadık sanırım...

Akbank'ın şimdiye kadar ki en genç genel müdürü 43 yaşındaki Kurtul sıraladı: Yaşamın her evresinde, her yerde, yenilikçi hizmet, güven, mutluluk... Ama yeniliğin ne olduğu konusunda ser verdi sır vermedi.

Ekonomi basınının önde gelen temsilcilerinin olduğu toplantıda her türlü sıkıştırmaya rağmen çiçeği burnunda yeni genel müdür Kurtul'un ketumluğu takdire şayandı. Hal böyle olunca, büyük merak uyandıran 'yenilikler' şu Amerikalılar'ın sır gibi sakladığı ve adına 'ginger' dedikleri 'şey' gibi öylece ortada kaldı.

Bizler de, toplantı için özel olarak hazırlanan ve çekimleri Ak Sanat'ta gerçekleştirilen harika çocuklar ve özenle boyadıkları taşları konu olan bir filmle ve sonra hediye edilen en 'minik sanatçıların' eserleriyle yetinmek zorunda kaldık.

Gözler özel bankacılıkta!
AnladIĞImIz kadarıyla, dengelerin değiştiği rekabetin daha da çetinleştiği yeni dönemde Akbank'ın en büyük kozu 'private banking' (özel bankacılık) konusunda olacak.

Şirketin yeni genel müdür yardımcılarından Fikret Önder, Akbank tarafından İngiltere'nin bu konudaki önde gelen isimlerinden Julius Baer'den transfer edilmiş.

Anlatılanlara bakılırsa, şimdiden yurtdışından sadece Türkler'in değil, TL faizinden yararlanmak isteyen yabancı yatırımcının da parası gelmeye başlamış.

Genel Müdür Yardımcısı Hayri Çuhacı da sohbet sırasında, Deutsche Bank gibi dünya devlerinin bile artık yatırım bankacılığı gibi alışılmış bankacılık çeşidini bir kenara bırakıp, bu tarz özel bankacılığa yöneldiğini, çünkü geleceğin burda olduğunu söylüyor.

Yakında, 'özel logosu' özel mekanı ve özel hizmetiyle Akbank'ın 'private banking'inden sıkça söz edileceğe benziyor.

Moraller mi bozuk yoksa güç birliği mi yapılmıyor?
İŞ dÜnyasInda moraller bozuk. Deniyor ki, önceki gün kapılarını açan Uluslararası İstanbul Moda Fuarı'na bir önceki yıl 150'nin üzerinde ihracatçı Türk firması katılmıştı. Bu yıl sadece 99 firma katılabildi. Sebebi de morallerin bozuk olması.

Oysaki, böyle bir fuarı hayata geçirmek için geçen yıl kurulan IF Konsorsiyumu'nun Başkanı Atilla Kalkay'la sohbet ediyorum ve katılmama sebeplerinin hiç de söylendiği gibi olmadığını öğreniyorum. Anlaşılan herkes 'moraller bozuk' bahanesinin arkasına sığınıyor ve özellikle hazır giyimciler bir türlü güç birliği yapmasını beceremiyor. İlginçtir ki, 5 yıl önce İstanbul'un bir moda merkezi olacağına inanan hazır giyimcilerin liderlerinden Hasan Arat'ı, Nur Ger'i, Turan Sarıgülle'yi ve daha nice önemli ismi bu fuarda göremiyoruz. Bırakın katılımcı olmalarını ilk gün yapılan açılışta da dünyada Türk modası yaratacağı iddiasını dile getirenleri görmek mümkün olmuyor. TGSD Başkanı Güngör Keşçi'yi ise açılış da yalnız bırakmayan tek isim eski milletvekili Ercan Karakaş oluyor.

Çok değil bundan bir ay kadar önce dünyanın önde gelen fuar şirketi Messe Frankfurt'un başkanı, İstanbul'da şube açma gerekçesini en çok da Türkiye'nin bir moda merkezi haline geleceğine olan inançlarına bağlamamış mıydı? Sanırım ki, yabancılar bu ülkenin potansiyeline bizden daha fazla inanıyor. Atilla Kalkay diyor ki, sırf işler durgun, firmalar iyi durumda değil diye katılım bedelini 100 dolardan 70 dolara indirdik. Stand kurma maliyeti yaklaşık 5 bin dolar, ona da 6 ay vade yaptık. Ama katılım istediğimiz gibi olmadı. Fuar anlamında Türkiye, 2 saat uçuş mesafesinde 650 milyonluk bir nüfus potansiyeline sahip. Bunu bir türlü değerlendiremiyoruz.

12 ülkeden geldiler ama...
Moda fuarı için Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği, Triko Sanayicileri Derneği, Çorap Sanayicileri Derneği, Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği ve Ege Giyim Sanayicileri Derneği bir araya gelmiş ancak belli ki üyelerini bir araya getirmek biraz zor olmuş. Oysa ki, Fuar Koordinatörü Şeyda Fulyaoğlu'ndan öğrendiğim kadarıyla, aralarında Macaristan, Kazakistan, Cezayir, Japonya, İngiltere, Kuveyt, Finlandiya, İran, Hollanda ve Polonya'nın da bulunduğu 12 ülkeden alım heyetleri fuar için Türkiye'ye gelmiş. Ama Türk firmaları ortada yok.

IF Konsorsiyumu, Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan aldığı destekle, yurtdışındaki 55 ticaret müşavirliğinin alım heyetleri için tanıtım yapmalarını sağlamış. Moda fuarıyla ilgili tanıtımlar THY'nin seferlerinde gösterilmiş. Afişler, broşürler önemli merkezlerde dağıtılmış. Sponsorlardan DHL, son bir ay yaptığı bütün dağıtımlarda paketlerinin üzerine moda fuarının tanıtıcı etiketini yapıştırmış.

Hazırgiyimciler kendilerine 'İstanbul'u New York'tan başlayıp Tokyo'ya uzanan Moda-Marka ekseninde Milano-Hong Kong arasındaki yerine yerleştirmek' hedefi koymuş. Alım heyetleri de ciddi siparişler için yola koyulmuşlar. Fuarda gelecek adına büyük umut veren genç Türk tasarımcıların defileleri yakında Fashion TV'de yayınlanmaya başlayacakmış. Anlaşılan geriye bir tek güç birliği yapmak kalıyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır