kapat

17.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


CHP'de yeniden yapılanma sancıları

Galiba kamuoyunun en çok ilgilendiği parti, Cumhuriyet Halk Partisi.

Bu örgütteki her kıpırdanma, her tartışma, her yeniden yapılanma hamlesi gazetelere yansıyor. Köşe yazarlarımız en çok bu parti ile ilgili görüş belirtiyor.

Mesela; bir iktidar partisi olan DSP'nin Genel Sekreterini bilmeyen kişiler, CHP'ye ilişkin fısıltı gazetesini sürekli izliyorlar.

Yine DSP'de parti içi demokrasi olup olmadığı sorusunu sormayan, bu partinin niye illerde 149'dan fazla üyesi bulunmadığını merak etmeyen, il kongreleri yapılıp yapılmadığına aldırmayan yurttaşlarımız, CHP konusunda son derece duyarlı hale geliyor ve kendilerini de neredeyse gönüllü bir parti müfettişi olarak görüyorlar.

***

Basının da CHP'ye epeyce ilgi duyduğu açık.

Yalnız bu ilgi kurultay zamanlarında farklılaşıyor: CHP'de temsil edilen değişik grupların, kurultay salonuna, birbirine dargın aşiretler gibi girmesini ve işin sonunda kavga gürültü çıkmasını ağır bir dille eleştiriyorlar.

Delege ağalığı sisteminin bir sosyal demokrat partiye yakışmadığını vurgulayarak CHP'nin bu yapılanmadan kurtulması gerektiğini işaret ediyorlar.

Hem de epeyce sert ifadelerle.

Ama aradan bir süre geçip parti, delege ağalığından; bağnazlıktan, bölgesel ve etnik bazlı fraksiyonlardan arınmaya çalışınca da aynı kişiler "Neler oluyor?" diye ayağa kalkıyorlar.

Bu iki tutum birbiriyle çelişmiyor mu?

***

Türkiye'de yalnız CHP'nin değil, bütün partilerin yeniden yapılanması gerekiyor.

Şu andaki siyasal parti manzaralarının iki aşırı ucu var: Bir uçta mutlak bir genel başkan diktatörlüğüne açılan yol, öteki uçta ise hemşehrilik, çıkar, etnisite ve bölge bazlı bir delege yapılanmasının boğucu baskısı.

İki aşırı ucun da çıkar yol olmadığı açıkça ortada.

Aşiret yapılanmasına sahip partiler yeni ve değerli kadrolarla açılım yapamaz; tek kişinin diktötürlüğü ise parti örgütlerini kuklaya çevirir.

Öyleyse yapılması gereken şey; aşiret yapısına son verecek bir parti disiplini ile, her türlü fikrin özgürce tartışıldığı demokratik ortamı bir arada yaşatmak.

CHP şimdi bu yolu arıyor. Kendi içinde bu arınmayı gerçekleştirmek istiyor.

***

CHP'nin aradığı bir başka boyut ise yeniden bütün Türkiye'yi kucaklayacak bir parti olabilmek.

Bu da değişik kutuplara bölünmüş olan toplumumuzda, "ortak ulusal alan" diye tarif etmeye çalıştığımız bir değerler bütününe sahip çıkarak, özgürlükleri ve diyalog ortamını korumaktan geçiyor.

Buna çoğulcu demokrasi de diyebilirsiniz.

Bağnazlık, tutuculuk ve militanlık, hiçbir partiye yaramayacağı gibi CHP'ye de yaramaz.,

2001 yılının CHP'si kendisini yenilemek ve politikalarını gözden geçirmek zorunda.

Doğaldır ki herkes bu politikaları tartışmak ve eleştirmek hakkına sahip olmalı.

Ama yine herkesin bu sancılı süreçten geçerken partisini yaralamamak, kamuoyu önünde küçük düşürmemek gibi bir sorumluluğu da vardır.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır