kapat

17.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Gelmişim Adana'dan, ne anlarım badanadan?

Yazar, yüksek oyunculuk potansiyeliyle katkı yaptığı son Türk filmi olan Komser Şekspir'in galasında hazır bulunmak üzere Adana'ya gider.. Adana yazları sıcak ve kurak, kışları ılıman bir ilimizdir.. Ahalisi şalgam suyuyla beslenir..

Bizim Komser Şekspir filminin ikinci galasını Nebil Özgentürk'ün anavatanı Adana'da yaptık.. Gerçi birinci gala İstanbul'daydı ama ona gala demek için Adana'dakini bilmek gerekir..

İstanbul'daki olsa olsa bir film gösterimi düzeyinde kalıyor..

Dünkü yazıda "Sinan Çetin'in zoruyla gittim.." dedim ya nazıma kulak asmayın, iyi ki gitmişim.. Nereden bakarsanız bakın; yaşadıklarımla, gördüklerimle bir yaşıma daha girmiş oldum..

***

Adana'ya iki partide uçtuk.. Sinan ile yakın silah arkadaşları Berna ve Ceren önceden uçmuşlar.. Biz 14.45 uçağına kaldık.. Biz dediklerim, benden başka; Özkan Uğur, Pelin Batu, Mustafa Altıoklar, Galip Tekin, İzzet Çalışlar, Levent İnanır bir de televizyondan gelen muhabirlerle kameraman arkadaşlar..

Uçakta Pelin'in suratı bir karış.. Bu kızın inanılmaz güzel bir yüzü var lakin Gazanfer Ağabeyin dediği gibi soluk..

Sebebi yemek yememesi.. Gerçi Pitigrilli'nin dediği gibi kadınlar yemek yemez, mıncıklar.. Ancak bu mıncıklama olayını da aşmış..

Kızın keyfi kaçmış..

Küçükken buna kuzu mu beslettiler, tavşan mı bilmem.. Kırmızı ete düşman olmuş.. Kırmızı et yemiyor.. Beyaz eti de hardalsız yemiyor.. Geriye kalıyor sebzeler..

Dikkat ettim.. Yemek yerken sebzeleri de tabağın içinde çatalı ile ayırıyor.. Mesela çatalına yeşil biber mi denk geldi, cııırrt! Tabağın kenarına.. Soğana rastladı mı, onu da biberin altına itiyor..

Önüne koyduğu zaten bir serçe kuşunu ancak doyurur.. Onu da üç taksitle yiyor.. O sebepten yüzü, başına pudra kutusu dökülmüş gibi kuşe kağıt beyazlığında..

Lakin suratının asıklığı medyamız yüzünden.. İstanbul galasında kameramanları "lütfen salona aletlerinizi sokmayın, korsanlarla baş edemiyoruz.." diye uyardılar ya!

Bunlar da birbirlerinin gazına geldi, eylem koydular. İstanbul galasında salondan bir çıktık ki kameralar yan yana dizilmiş, askeriye nizamında bizi protesto ediyor..

Neyse, dil döktük bilmem ne yaptık insafa gelip kokteyl salonuna girdiler, çekim yaptılar.. Ben bunların neyi çektiklerini bildiklerinden de emin değilim..

***

Kamerayı bir hedefe nişanlayıp kayıt düğmesine basıyorlar, o sırada muhabir konumunda olan da birşeyler soruyor.. Temsil benim yanımda Türk sinemasında iki yüze yakın filmde oynayan Arzu Okay gelmişti..

Onbeş sene evvelinin İstanbulu'nda Arzu Okay'ı bilmeyenleri döverlerdi.. Kızcağız mutasyon geçirip oyunculuğu bıraktı, şimdi Fransa'da yaşayan bir iş kadını.. Sinemadan kopmuş ama yüzü, fiziği aynı..

Yanında da kızı Eda vardı.. Bir Allah kulu televizyoncu Arzu'yu tanımadı.. Hele kameramanlardan biri tam Japon çıktı.. Yanıma sokuldu, Arzu Okay ile kızını gösterip "Selahattin Bey, eşiniz ve kızınızla bir görüntü alabilir miyiz?" diye sordu..

Bozmadım fukarayı.. "Al bakalım.." dedim ama yanımızda duran Nebil'i gösterip "Bu arkadaş gazeteci.." diye mecburen uyardım.. Uyarmasam onu da "Selahattin Bey'in askerden gelen oğlu.." diye tanıtma ihtimalleri var..

Nitekim Pelin Batu'nun kimyasını da bozan gazetecilerin bu halleri olmuş.. Ertesi gün bizim Takvim, Pelin'in fotoğrafını üç sütundan birinci sayfaya dayamış.. Altına da "Gala'da olay!" türünden başlık atmış..

Haberin gözü çıktı..

Gazeteyi görünce "Amanın, ne kaçırdım acaba?" diye habere sarıldım.. Hikaye! Güya Pelin birlikte olduğu Mustafa Altıoklar'ı babası Büyükelçi İnal Batu'ya takdim etmek istemiş..

İnal Bey, uzun saçları ile beyazların arasında asimile olmuş bir kızılderili gibi duran Mustafa ile yanyana gelmesinin Türk dış politikasına aykırı bulduğundan bunu reddetmiş..

Mustafa da ısrarcı.. İlla ki tanışıp el sıkışacağım, diye tutturmuş.. İnal Bey galanın yapıldığı Fitaş'ın fuayesinde kaçmaya başlamış.. Mustafa bir eyyam kovalamış ancak kovalamış.. Ancak İnal Bey kaçarken sağa sola feyk attığından ele geçirememiş..

Bu durum Pelin'in canını çok sıkmış.. Galada bulunan iki bin insan bunları görmemiş, sadece Takvim'in cinbit muhabiri farketmiş.. Oturup yazmış! Haberi dördüncü sayfadan öyle bir vermişler ki arazi hesabına vurdunuz mu yarım sayfadan fazla ediyor..

Oysa galada hep beraberdik.. Hatta galadan sonra kendimizi kutlayıp, birbirimizi övmek için topluca Soho adındaki kulübe gittik.. Orada Pelin Batu, Mustafa Altıoklar, Pelin'in babası İnla Batu, annesi, erkek kardeşi aynı masaya oturduk..

Bre nabekarlar.. Bu kadar palavra attınız, bari yalanın gözünü tam çıkarın.. Mesela "Büyükelçi İnal Batu, kendisi ile el sıkışmak için ısrar eden Mustafa Altıoklar'a uçarak bir ninja tekmesi attı.." deyin ki olay güzelleşsin..

***

Aynı sayfaya, Sinan Çetin ile eşi Rebeka'nın da fotoğrafını basmışlar.. Sinan'in kucağında oğlu var.. Onun altına da "Sinan çetin, eşi ve kızıyla.." yazmışlar.. Doğru bilgi vermemekteki kararlılığından dolayı o Takvim muhabirini kutluyorum..

Yine de içim rahat.. Genel Müdürleri Tevfik Ağabey Laleli çocuğudur, nasıl olsa bu yanlışları biri ona fitler.. O da muhabirini güzelleştirip, çiçek gibi yapar..

Pelin'i uçakta teselli ettim.. Yine o malum sayfada, Kadir'le yanyana çekilmiş fotoğrafımızı kullandıklarını hatırlatıp "Biz bozuluyor muyuz!" diye sordum.. Öyle ya! Bozulacak biri varsa o da benim..

Kadir ile birlikte çektirdiğimiz fotoğrafın altına "Selahattin Duman ve Pamuk Prenses" diye başlık atmışlar..

Buna da şükrediyorum.. Sayfanın editörü pekala beni de tanımayabilirdi.. Kadir'in boyu 1.80'in üzerinde.. Aramızdaki boy farkına bakıp "Pamuk Prenses ile kadrolu cücelerinden Selahattin.." diye yazabilirdi..

YARIN: İki gündür hala uçaktan inemedik, şu Adana'yı bir göreydik.. Demek ki kısmet yarınaymış.. Sırada galanın hikayesi var bir de pavyon basan İstanbul kızları..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır