kapat

17.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Bir seri katilin anatomisi
Hamdi Kayapınar canilik kariyerine 14 yaşındayken kardeşini boğarak başladı. Gerekçesi: 'Beni hep döven babam, yaramazlık yapan kardeşime kızmıyor bile!'

Beş çocuklu ailenin üçüncü çocuğu olan Hamdi Kayapınar'ın babası inşaat işçisiydi. Ona sık sık dayak atıyor, işe yaramaz olduğunu söylüyordu. 13-14 yaşındayken ilk cinayetini işledi: 11 yaşındaki kardeşini eşarpla boğdu. Gerekçesi tüyler ürperticiydi: Kardeşi yaramazlık yapmış, ancak babası dayak atmak bir yana kızmamıştı bile! Hamdi bu olaydan sonra kardeşinden nefret etmeye başlamış ve yine yaramazlık yaptığı bir gün boynuna doladığı eşarpla onu boğarak öldürmüştü.

CEZAEVİNDE HORLANDI
Hamdi Kayapınar yaşı küçük olduğu için 4.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1998'de dışarı çıktığında 18 yaşındaydı. Kayseri, Keçiören ve Sinop cezaevlerinde yatarken sürekli baskıya maruz kaldı. Yaklaşık 40 kişinin birlikte kaldığı sübyan koğuşlarında güçsüzlüğü ve ufak tefekliği nedeniyle ezildi. Ayak işlerinde kullanıldı ve dayak yedi. Belki de tecavüze uğradı.

Kayapınar'ın yatalak babası 1999'da öldü. 1.60 m. boyundaki Hamdi Kayapınar, Kayseri'nin Talas İlçesi'ndeki 3 göz gecekondunun bir odasını sahiplendi. Yer yatağında uyuyordu. Bazı geceler, "Ava gidiyorum" diye silahını kuşanıp çıkıyor, belirsiz saatlerde dönüyordu. Annesi ve kızkardeşi ise eve hiç av getirmemesine rağmen bu işe şaşırmıyordu. Ama zaten onlarla hiç konuşmuyordu.

BİSİKLET VE TÜFEK AŞKI
Bir de bisikleti vardı. Av tüfeği gibi o da çalıntıydı. İşe bu bisikletle çıkıyordu. Çünkü onunla daha hızlı kaçabiliyordu. Kurbanlarını rastgele seçiyordu. Bu yüzden kardeşi dahil öldürdüğü 6 kişiden 3'ü gece bekçisiydi.

Geceleri genellikle bekçilerle karşılaştığı için onları av olarak seçiyordu. Bazen de bekçileri kendisini cesetleri atarken görmüş olabilir diye vuruyordu.

Öldürücü noktalara ateş ediyordu. Onları öldürdükten sonra üzerlerinde bulunan para ve değerli eşyayı alıp, cesedi ıssız bir yere atıyordu. Son kurbanlarından birisinin ceketini beğenip almıştı.

Öldürerek hem topluma olan hıncını gideriyor, hem de parasal sorunlarını çözmüş oluyordu.

Cinayet alanında delil bırakmamaya dikkat ediyordu. Önceleri ne parmak izini bulabilmişti polis, ne de boş kovanları. Ancak son cinayetinde hem kovan bırakmış, hem de kurbanın ceketini eve getirmişti; yakalanmak istercesine.

'BEN BİR AVCIYIM'
Kayapınar nasıl bu hale geldiğini polise verdiği ifadede şöyle anlatıyordu:

"Kardeşimi öldürdükten sonra 4.5 yıl cezaevinde yattım. Bu yüzden okula gidemedim. Psikolojik yapım bozuldu. Bir mesleğim de olmadı. İş aradım ama bulamadım. Babam da beni sürekli aşağılıyordu... Cinayetleri para için işliyordum. 'Bu işi av olarak değerlendiriyorum. Zaten ben avcıyım. Kurbanlarım av, avların üstünden çıkan para ve eşyalar da av ganimetidir.''

Dün mahkemeye çıkarılmak üzere zırhlı arabayla getirilen, duruşma sonrası tutuklanan Hamdi Kayapınar'ı Kayseri Adliyesi önünde biriken maktüllerin yakınları linç etmek istedi. Kayapınar'ı 50 polis zar zor korudu. Hamdi'nin annesi ise, "Oğlum içine kapanıktı. Kız gibi evinde otururdu. Bu cinayetleri nasıl, ne zaman işledi bilemiyorum" dedikten sonra basına, suç aleti olan av tüfeğini kendisinin toprağa gömdüğünü söyledi.

'Seri katiller deli değildir'
Bakırköy Akıl Hastanesi'nden psikiyatrist Doç. Armağan Samancı'nın yorumu: "Bu tip kişilerde 'psikopati' denilen antisosyal kişilik bozukluğu vardır. Hamdi Kayapınar örneğinde olduğu gibi vicdan duygusu çok sınırlıdır.

Bunların kendini kontrol yeteneği çok düşüktür. İnsanlarla duygusal bir sıcaklık kurmaları mümkün olmaz. Toplumun düzenini ve kuralları hiçbir şekilde tanımazlar.

Geçmişleri de problemlerle doludur; genellikle ilkokul yıllarından itibaren başlar. Arkadaşlarına ve hayvanlara zarar verirler, okuldan kaçma eğilimleri vardır. Yaşları ilerledikçe problemleri artarak sürer.

PİŞMANLIK DUYMAZLAR
Bu kişiler akıl hastası değildir. Deli oldukları için değil, kişilik yapısına bağlı olarak suç işlerler. Bunlardan pişmanlık duymaları ise çok az rastlanan bir şeydir.

Tedavi olasılığı pek yoktur. Örneğin İngiltere'de yeni kanun çıkarılıyor. Bu tarz insanları psikiyatrik bakım özelliği olan hapishanelere yerleştirip, ömür boyu buradan çıkartmayacaklar. Çünkü biliniyor ki topluma zararı çok yüksek, tedavileri de mümkün değildir."

Nebahat KOÇ -Recep BULUT


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır