kapat

13.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Susurluk dersleri
Unvanı, sıfatı, siyasi ya da sosyal konumu ne olursa olsun, suç işleyenler derhal yargı önüne çıkarılıp hesap sorulmalıdır

Suç işleyip de koruma kalkanının arkasına sığınan ya da kalkanı kaldırmayanlar unutmasın, adalet onlara da lazım olacak

Susurluk davası hakimi Metin Çetinbaş, 4 yıl sonunda tüm sanıkların mahkum olduğu davada kararı açıklarken hukuk dersi verdi. Sanıkları "bazı siyasetçilerden, yönetici ve bürokratlardan yönlendirme ve güç alan silahlı teşekkül" olarak tanımlayan mahkeme, çetenin emniyet personeli ile ilgili organize irtibat, düzenleme ve emir-komutasının İbrahim Şahin'de, sivil şahısların organize, irtibat ve emir-komutasının Mehmet Korkut Eken'de olduğunu belirtti. Çetede, sanıkların dışında Abdullah Çatlı'nın da görev aldığı, ancak Çatlı'nın daha sonra trafik kazasında yaşamını yitirdiği kaydedildi.

YASAL YETKİ VE GÖREVİN DIŞINA ÇIKTILAR
Kararda, cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün, yukarıdan aşağıya emir-komuta doğrultusunda Anayasa ve yasaların vermediği yetki ve görevleri kullanarak ya da verilen yasal yetki ve görevler dışına çıkılarak veya kendi menfaatlerine göre hareket edilerek, "Halk arasında korku, endişe, panik yaratacak adam öldürme, adam kaldırma, yağma, ruhsatsız silah taşıma, suikast silahları taşıma, sahte kimlik belgesi kullanma-kullandırma, firari cinayet sanıklarını ve kumarhane işletmecilerini kullanma, saklama ve çetesel faaliyetlerine iştirak ettirme" şeklinde gayri muayyen suçların işlenmesi amacının güdüldüğünün anlaşıldığı kaydedildi.

SİLAHLI TEŞEKKÜLÜN BİR BÖLÜMÜ SU YÜZÜNDE
Susurluk'ta meydana gelen kazada silahlı teşekkülün bir bölümünün "su yüzüne çıktığı" ifade edilen kararda, "Kazadan sonra Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında toplanan siyasi liderler, bu tip çete faaliyetlerinin önünün alınması, kamu ve özel şahıs güvenliğinin sağlanması için alınacak önlemleri, yapılacak yasal düzenlemeleri, idari ve siyasi tedbirleri tartışıp kamuoyuna açıklamıştır" ifadesi yer aldı.

ÜÇ KUVVET KAYIRMAYA İZİN VERMEMELİ
"Edirne'den Kars'a, Sinop'tan Mersin'e kadar Türkiye'nin her köşesinde yaşayan her bireyin, devletimizin en alt görevlisinden en tepesinde bulunanlara kadar herkese düşen görevin, hukukun üstünlüğünün hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tesis edilip sürdürülmesi olduğu" vurgulanan kararda, bunun, demokrasinin üç kuvveti olan yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin denk ve ahenk içinde çalışmasıyla olacağı, hiçbir yasadışı uygulamaya, keyfiliğe ya da kayırmaya izin verilmeyip en ufak hoşgörü gösterilmemesi gerektiğine dikkat çekildi.

SUÇ İŞLEYEN HERKES YARGIYA ÇIKARILMALI
Kamusal ya da özerk hiçbir tasarruf, faaliyet ya da eylemin yargı denetim ve gözetiminden uzak tutulmaması gerektiği belirtilen kararda, "Unvanı, görevi, sıfatı, siyasi ya da sosyal konumu ne olursa olsun, suç işleyen herkesin derhal ve en kısa zamanda yargı önüne çıkarılıp hesap vermesi sağlanmalıdır" denildi. Kararda, şunlar kaydedildi: "Birtakım idari, siyasi ve yasal düzenleme manevralarla yargı denetiminin önüne geçilmesi, toplumumuzdaki herkesi üzmekte, korkutmakta, adaleti ve adalet duygusunu zedelemektedir. Suç işleyenin cezasını çekmediği bir toplumda, sosyal ve siyasi istikrar sağlanamaz, huzur ve refah tesis edilip sürdürülemez. Suç işleyip de bazı siyasi, sosyal, idari ve yasal koruma kalkanlarının arkasına sığınanlar ile bu koruma kalkanlarını muhafaza edenler ya da kaldırmayanlar unutmamalıdır ki, adalet bir gün onlara da lazım olacaktır."

KARAR MECLİS'E DE GÖNDERİLDİ
Kararın bir örneğinin, haklarındaki davalar tefrik edilen ve dokunulmazlıkları bulunan Sedat Edip Bucak ile Mehmet Kemal Ağar'ın dosyasına bilgi olarak konulmak üzere TBMM Başkanlığı'na gönderilmesini hükme bağlayan mahkeme heyeti, ayrıca, tüm sanıklara yurtdışına çıkış yasağı koydu.

ÇETEBAŞLARINA 6 ÜYELERE 4'ER YIL
İbrahim Şahin ve Korkut Eken'e "Cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak ve bu teşekkülü yönetmek" suçundan 6'şar yıl ağır hapis cezası verildi. Şahin ve Eken, ömür boyu kamu hizmetlerinden men edilerek, haklarında yurtdışına çıkış yasağı da konuldu. Özel timci eski polisler Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Ercan Ersoy ve Ziya Bandırmalıoğlu ile Sedat Bucak'ın şoförü Abdülgani Kızılkaya, "katliam sanığı" Haluk Kırcı, "uyuşturucu kaçakçısı" Yaşar Öz, Ömer Lütfü Topal'ın iş ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir'i de, "Cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak" suçundan 4'er yıl hapse çarptırdı. Bu sanıklar, 3 yıl süreyle kamu hizmetinden men edildi. Mahkeme sanıklara en üst sınırdan ceza verdi. Yargıtay cezaları onarsa daha önce bu davadan hiç tutuklanmayan Korkut Eken 879 günün tamamını yatacak. Tutuklu kaldıkları süreler düşüldükten sonra Şahin 694, Çarkın, Ersoy ve Yorulmaz 296, Altunok 382, Akça ve Bandırmalıoğlu 402, Ulu 445, Kırcı 431, Öz 481, Kızılkaya 393, Bir 467 ve Hoştan da 555 gün daha cezaevinde kalacak. 14 sanığın İnfaz Yasası gereğince yatmaları gereken toplam süre 6 bin 419 gün olacak.

Yargıtay onarsa emsal olacak
Susurluk davasında karar, İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan "Susurluk Savcısı" Aykut Cengiz Engin'in hazırladığı iddianame ve 27 Aralık 1999 tarihli duruşmada verdiği esas hakkındaki görüş yönünde karar çıktı. İstanbul 6 Nolu DGM'nin kararı sonucunda, Susurluk Çetesi resmen tescil edildi. Susurluk Davası'nda verilen karar, bugüne kadar çete davalarında verilen en yüksek ceza özeliğini taşıyor. Bu karar, Yargıtay tarafından da onaylanırsa diğer çete davalarına da emsal teşkil edecek. Daha önce İstanbul 6 Nolu DGM'de yargılanan Alaattin Çakıcı hakkında, silahlı çete kurmak ve yöneticiliğini yapmak suçundan 5 yıl ağır hapis cezası verilmişti. Çakıcı, kararı temyiz etmediği için, 5 yıl ağır hapis cezası Yargıtay'a gitmeden kesinleşmişti.

'Kirli ilişkiler BİTMEDİ'
Susurluk davasında 14 sanığın mahkum edilmesi Ankara'da geniş yankı buldu. ANAP lideri Mesut Yılmaz, kararla ilgili alelacele bir yorum yapmak istemediğini belirterek "Umarım ki adalet yerini bulmuştur" demekle yetindi. Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu eski Başkanı FP'li Mehmet Elkatmış, DYP Grup Başkanvekili Turhan Güven, komisyon üyesi CHP eski milletvekili Fikri Sağlar, FP Genel Başkan Yardımcısı Veysel Candan'ın kararla ilgili değerlendirmeleri de şöyle:

'Mahkum olanlar piyon'
MEHMET ELKATMIŞ: Bu davada bir eksiklik var. Bu çete hangi işleri yapmış, onun da ortaya çıkması lazım. Kayıp silahlar davası da hala karanlıkta. Bunlar ortaya çıkmadığı sürece Susurluk olayı da ortaya çıkmaz. Mahkeme kararı bir başlangıç ve hayırlı bir neticedir. Ama mahkum olan bu 14 kişi kendiliğinden biraraya gelmedi. Mahkum olanlar piyon.

"Çeteler manzumesi"
Turhan Güven: Bu davanın henüz Yargıtay safhası var. Türkiye'de siyasetçi-çete-kamu görevlileri arasında bir irtibat iddia edildi. Bütün soruşturmalar enine boyuna araştırılmalı. Bu karar doğrudur ya da yanlıştır diyemeyiz. Ama bu ilişkiler yine devam ediyor. Siyasetçiler bürokrat ve çeteler manzumesinin sonuna kadar gidilmeli ve çare bulunmalı.

"Liderler konuşmalı"
Fikri Sağlar: İstanbul DGM'nin kararı bizim bugüne kadar savunduklarımızı kanıtlıyor. Olayın çete ayağı mahkum edildi, ancak siyasetçi ayağı Meclis'te. Korkut Eken mahkeme kararı sonrası tehditlerde bulundu. Parlamentoya bu konuda önemli görev düşüyor. Tansu Çiller, Doğan Güreş, Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel de konuşmalı.

Veli SARIBOĞA


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır